Dili nâşadımın ne sabrı, ne ârâmı kalmıştır,
Ne yarın lütfu, ne bahtın bana inamı kalmıştır.
Felek bezm-i sefa-i işreti gâmkâhe döndürmüş,
Ne sâkisinde var neş’e ne rengîn camı kalmıştır.
Ne gül kalmış, ne gonca hepsi pâmal-i fena ol muş
Ne gülzar-ı fenanın büIbülü nakâmı kalmıştır.
Unutturdu bana derd-i mâişet her şeyi billah,
Ne yarın hatırımda çehre-i gülfâmı kalmıştır.
Saadetlerle emrar ettiğim eyyam-ı şâdi’nin.
Bugün pâytanı yok, hüznü, gamı, âlâmı kalmıştır.
Kederler, giryeler, gamlar, teessürler enîsimdir,
Bana mihnetten, hicrandan acep pervâmı kalmıştır.
Nezihe! bekleme subh-u vîsâli, kat’ı ümit et.
Geçen subh-u sefanın bu siyah akşamı kalmıştır.
Yaşar Nezihe BÜKÜLMEZ