Mekânsal-zamansal belirlenimlere kavramsal belirlenimleri çakıştıran bu iki büyük işlem -bu çakıştırma, bunların farklı türden oldukları, başkalıkları bir defa söylediğinde ne kadar zor olursa olsun- bunların her ikisi de sentez işlemleridir. Çok basit nedenlerden dolayı sentetiktirler, çünkü, gördüğümüz gibi, bir taraftan mekansal-zamansal belirlenimler, öte taraftan kavramsal belirlenimler yani mekân-zaman ile kavram ayrı türdendirler, bu yüzden de onları çakıştırma işi farklı türden şeyler arasındaki bir sentezden, bir birleştirmeden başka bir şey olamazdı. Bu iki sentetik işlemin bir adı da var. Bu işlemlerin her ikisi arasında ortak olan bir şey de var: Bu iki işlem hayal gücünün eylemleridir.
Elbette hayal gücü demek, hayal etmek demek bu noktadan itibaren artık kendine fikirler edinme ya da herhangi bir şeyi hayal etmek değildir, çünkü Kant hayal etme eylemine temelli bambaşka bir anlam kazandırıyor, buna göre mekânsal-zamansal belirlenimleri kavramsal belirlenimlerle çakıştırma eylemleridir. Bana buna neden “hayal gücü”, hayal etme dediğini soracaksınız. Anlamalısınız ki, Kant daha şimdiden hayal gücünü kendinden önceki felsefelere göre çok daha derin bir seviyede yakalamış bulunuyor: Hayal gücü, artık imajlar üreten bir yeti değildir, bir kavrama uygun bir mekân ve bir zaman belirleyen bir yetidir. Ama bu kavramdan türemez çünkü o mekân ile zamanın belirlenmesinden farklı bir doğadadır. Bu gerçekten de yeniden-üreten hayal gücüne karşıt olarak üretken, yaratıcı hayal gücüdür.
Dostum Pierre’i hayal ediyorum dediğimde bu yeniden-üreten bir hayal gücüdür; onu hayal etmekten başka bir şey de pekâlâ yapabilirdim, -ona günaydın diyebilirdim, evine ziyarete de gidebilirdim, onu hatırlayabilirdim- bunlar onu hayal etmekle aynı şey değil. Dostum Pierre’i hayal etmem yeniden-üreten bir hayal gücüdür. Buna karşın, bu kavrama uygun bir şekilde bir mekân ile zamanı belirlemek -ama öyle bir şekilde ki bu belirleme kavramın kendisinden türetilebiliyor olmasın-, yani bir kavramla bir mekân ve zamanı çakıştırmak… İşte bu üretici, üretken hâyâl gücünün işidir. Düşünün, bir matematikçi ya da geometrici ne yapar? Ya da başka bir yoldan, bir sanatçı ne yapar? Onlar mekân-zaman üretir.
Gilles Deleuze – Kant Üzerine Dört Ders
Öteki Yayınevi
Çeviri: Ulus Baker