1
Son ziyalar iner uyuyan nehre
Ufku mineleyen kızıl akşamdan
Nakş eder her hüzme ihtiyar şehre
Titrek loş gölgeler hicranla gamdan
Sularda açılır fâni çiçekler
Ufka ezanların yükselir âhı
Şimdi boş sahili gurbetle bekler
Kimsesiz çöllerin yorgun seyyahı
2
Böyle haşr olurken akşamla belde
Sahile inerler dik yokuşlardan
Şen bakışlı kızlar destiler elde
Farkı yok hepsinin ürkek kuşlardan
Yollara dağıtır baygın bir koku
Bahçelerden taşan çiçekler dallar
Dolaşır sahili bir ağır uyku
Uzaklarda kayan kederli sallar
-biraz sonra-
Karanlık dağılır artık beldeye
Bir esrarlı haşyet gezer her evi
Neşideler okur inen geceye
Çöllere açılan gamsız bedevî
Meşaleler yanar şimdi damlarda
Na’t sesi gelir beni idris’den
Şimdi meşaleler yanan damlarda
Sütunlar yükselir ziya ve isden
Ahmet Hamdi TANPINAR
Tanpınar, Adını ilk kez 1920 yılında Celal Sahir’in “Altın Kitap” adlı dergisinde yayımlanan “Musul Akşamları” şiiriyle duyurdu. Tanpınar, Edebiyat Fakültesi’nde hocası olan Yahya Kemal’den çok etkilenmiş olmasına rağmen, ilk şiirlerinde Yahya Kemal’den ziyade Ahmet Haşim’in izleri görülür.
Şair, imge zenginlikleri ve müzikal nitelikleriyle dikkat çeken ilk şiirlerini hece vezniyle yazmıştır. Şiirlerinde düşsel konuları duygusal bir üslupla işleyerek şiir aracılığıyla sonsuzluk duygusunu yakalamaya çalışmıştır.