Ne boğa tanır seni ne incir ağacı,
Ne evindeki atlar ne karıncalar
Ne çocuk tanır seni ne de ikindi
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok
Taşın sırtı da seni tanımaz artık,
İçinde düşündüğün kara atlas da.
Dilsiz anıların da tanımaz seni,
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.
Deniz kabuklarıyla geldiğinde güz,
Sis üzümleriyle, dağ öbekleriyle,
Gözlerine hiç kimse bakmak istemez,
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.
Ölüsün çünkü, dirileceğin de yok.
Yeryüzünün bütün ölüleri gibi,
Unutulmuş bütün ölüler gibi
Sönmüş bir köpekler yığını içinde.
Yok tanıyan seni.Yok.Seni söylüyorum bense.
Yüzünü inceliğini söylüyorum sonraya.
Anlayışının o yüce, yetkin üstünlüğünü
İştahını ölüme, ağzındaki tada onun.
Senin o yiğitçe sevincini saran kederi
Doğmasına çok zaman ister, gün olur doğarsa,
Öyle zengin serüvenli, parlak Endülüslü´nün.
İnleyen sözlerle söylüyorum inceliğini
Anarak acı bir yeli zeytin ağaçlarında
Garcia LORCA