Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Cumartesi, Kasım 23, 2024
No menu items!

MEKTUP

 

Anımsıyor musun
deniz ile makineleri
ve yapışkan karanlıkla dolu
o ambarları?
Ve Filipinler’le süslenmiş
yabanıl hayalleri,
bir de Magosa düşlerindeki
kocaman yıldızları?
Tek bir denizci olsun anımsıyor musun
ki susuz bakışını yitirmiş enginlerde,
orda, akşamları güneşin battığı yerde,
tropiğin kokusu içinde yoğun?
Anımsıyor musun nasıl
yavaş yavaş defnetmiştik biz
buzlaşan en son umutlarımızı,
nasıl bitti iyiliğe
ve insana yönelik
olanca güvenimiz,
nasıl yitirdik romantikliği
ve o bomboş
kuruntularımızı?
Anımsıyor musun nasıl
birileri acele etti
ve biz yaşamın tuzağına takıldık.
Uyandık uyanmasına.
Ama çok geçti.
Acımasızca kıskıvrak bağlanmıştık artık.
Kafese kıstırılmış hayvanlarınki gibi
kederli parlıyordu
susuz gözlerimiz
ve merhamet dileniyor
ve yalvarıyordu.
Oysa o denli genç,
inanılmayacak denli gençtik biz!
Ve sonra’ sonra
tanımadığımız bir kin
sarmaya başladı derinden içimizi.
Kangren gibi,
hayır, cüzam gibi vahim
büyüyerek o,
çürütmeye başladı yüreğimizi,
acımasız ağlarını örüyordu o,
bomboş ruhlarımıza karanlık ve bezgin;
kanımızda sürünüyor,
tehditlerle köpürüyordu o,
oysa vakit erkendi, çok erkendi bizim için’

Üstelik orda
-yüksekte, derinliğinde göğün-
eski haliyle
gözalıcı uçuşu sürüyordu martıların.
Gökyüzü mika örneği ışıyordu yine,
engin yine maviydi
ve alabildiğine aydın.
Ufukta her akşam üzeri yine
yavaş yavaş siliniyordu
rengi bezlerin
ve yitiyordu yelkenler uzak bir yerde,
ama feri bitmişti bizlerdeki gözlerin.

Önemsiz, geçmiş bir zamandır bu benim için,
ama unutmuyorum paylaştığımız saman yatağı
ve tek sana açma gereksinimi duyuyor içim
ne denli dinç olduğumu ve yarına inandığımı.

İşte budur aslında beni caydıran
şakağımı
parçalama
deliliğinden.
Ama yüreğimin derinindeki
o kin durmadan
bir savaş azmine dönüşüyor
artık
kükreyen.

Odur bizi kavuşturacak olan Filipinler’e
ve kocaman yıldızlarına Magosa’nın
ve makine sevgimizi diriltecek o yine
ve sonsuzluğunu denizdeki uzaklıkların,
tropiğin o eşsiz kokuları içinde.
Gecedir şimdi.
Makine tekdüzelikle dinlenmeden
okuduğu şarkıyla
sımsıcak umutlar saçıyor işte.
Yaşamı nasıl sevdiğimi bilmelisin sen!
Ve sınır tanımadığımı
boş şeylere
nefrette’

Yarın tan ağaracağını bildiğim kadar kesin ‘
biliyorum buzları başımızla kıracağımızı.
Ve karanlık ufuktan doğacağını
güneşin,
evet, parlayacak
bizim güneşimiz,
güneşlerin hiç batmazı.
Varsın o, minik bir kelebeğin
kanatları gibi, alazlasın
kanatlarımı en nihayet.
Ne ileneceğim,
ne de yerineceğim,
çünkü nasıl olsa bir gün
öleceğimi biliyorum elbet.
Ama, farklı bir şeydir,
yeryüzü
zehirli pasından
silkinirken
ölmek,
başlarken milyonların ölümsüzlüğü,
aslında bu, şarkı demek,
evet, bu şarkı demek.

Nikola VAPTSAROV

Çeviri: Erdal alova

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments