Acaba ben de bugün kendime insan mı desem
Yoksa emsalimi temsil ile hayvan mı desem
Her yanından kemirir yurdumu azgın bir hırs
Çekilen kahra lütuf, çileye ihsan mı desem
Dahli yok kimseciğin, hep kabahat kendimde
Delilik min-tarafillâh bana bir şan mı desem
Gözünü açma da sen var elin efkârına uy
Eli dinle, ele bak, el sözüne kan mı desem
Şu sadakat denilen köhne tuzak yok mu bugün
Yeni dinde buna ben sure-i şeytan mı desem
Dalkavukluk denilen ilm-i hulûlün sırrı
Bilinirse apışır servet ü sâmân mı desem
İşte yüz bulduların yağtığı iş, bildiği söz
İstikamet karaborsa, çala tırpan mı desem
Gizli bir el izi var her dolabın çarhında
Ser dümen dalgada, gel bak şuna kaptan mı desem
Soramaz kimse cesaretle şerîrin işini
Astığı astık olur; kestiği kurban mı desem
Yedi Eylül ile fethetti refahın yolunu
Topatan kal’asına işte kumandan mı desem
Eski bir ekzemadır şimdiki Van meselesi
Çok karıştırma yalandır, bu da bühtan mı desem
Karagözcü ne komuş perdeye göstermeye bak
Sen bırak da sözü git dertlerine yan mı desem
İsterim ben de öğünmek hani bilgi nerede
Her kelin perçemine sünbül ü reyhan mı desem
Vâizin sunduğu kevserle cemaat sarhoş
Camiye bar mı desem, mescide dükkân mı desem
Yaptırır âdeme her şeyi geçim dünyası
Kara kaplı kitabın falları ferman mı desem
Sonu yoktur, bu didişmek ezelîdir Neyzen
Hikmetin buyruğu elân kemâkân mı desem
Neyzen TEVFİK