flütüm ince ve bereketli yüzümle
her akşam yeni bir dansı çalardı
yürürken yaylasında en uzun gün
kahve fallarında fincanlarda
ve bir sessizliğe ekleyip kendini
birden barbar sesime dolardı
ne kadar derin ve titrekse dolardı
kendisi olan tabancasını dolardı
yüreğimin leylaktan bir çan olduğu
biriken bir kini usuldan üflerdi
süngülerin açtığı ilaçlı soluğuma
bir akşam kuytuluğunu taşıyaraktan
şimdi kime söylesem umutsuzluğumu
günün çoktan indiği kılıçlar derinlikte
aşkların bittiği unutulan derinlikte
bütün herkesle ardarda derinlikte
artık soluyor kanım ağzımda
flütün keskin ve öfkeli
yorgunum çalmasını unuttum
gitsem yüreğim hızlı bir dansa dönerken
sevgi kimbilir nerde kaldı unuttum
şimdi kime söylesem umutsuzluğumu
unuttum
Refik DURBAŞ