Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Pazartesi, Aralık 23, 2024
No menu items!

MİKAHA

 

Tanrının sokaklarda yalnız dolaştığı zaman
Adına kör karanlık diyorlar
Güneş de üç-buçuk aylık piçini düşürecek bulvarlara

Hıncımdam Makon’da bir Çinli’ye gözlerimle söveceğim
Saygon’da bir otel odasında bulacağım seni
Ellerini Portekiz’de unutmuş olacaksın
Gümrüksüz gireceksin düşlerime çırılçıplak
Beyrut’ta uçağı kaçıracağım Mikaha
Sana dönmek mi bir daha
Tövbeler olsun…

Özlediğin bu muydu yoksa
Tutkulu bir kelepçe vurdular yüreklerimize
Adına aşk diyorsun
Oysa balıklar Singapur’dan getirmemişlerdi
Ağızlarında bu tutkuyu
Roma’da kendini satan bir kadın görüp
Kadınlığından utanmıştın
Melekliğinden utanan şeytanlar gibiydin
Sen de yüreğini ellere sattın Mikaha!
Sana dönmek mi bir daha
Tövbeler olsun…

Bak yine inanasım yok işte
Sensiz geçmezdi bu mevsimler
Bulvarlara kar yağmazdı
Gecenin kör karanlığında
Tanrı bizim için ağlamazdı
Sevmeyi sevilerek öğrenmiştik
Tanrı’ya da biz öğretmiştik üstelik

Belli ki sevmeleri de bırakamıyorum artık
Tanrının da gözyaşları tükendi artık Mikaha!
Sana dönmek mi bir daha
Tövbeler olsun…

Kolay diyorsun
Gel bir de sen yaşa sensizliğimi
Yalan söylüyor Kuveyt’li petrol kralı
Beş gece içmez sana yüzük alırdım
Gözlerini Pire’li tayfalara çaldırdın
Belki Hong Kong’da bir şişe pirinç rakısına satarlar
Belki de ucuzundan ölmeyi göze alırsın
Ama sen; ölmüyorsan-ölemiyorsan-ölemeyeceksen
Paris benim kentim değil ki
Bu serseri izler senin izlerin Mikaha!
Sana dönmek mi bir daha
Tövbeler olsun…

Bak bu mezarı benim için kazdılar
Bu çiçekleri dişi eller getirdi
Sözüm var
Ölürsem erkekçe öleceğim
Ama sensiz ölmeyi beceremem Mikaha!
Sana dönmek mi bir daha
Tövbeler olsun…

Attila İLHAN

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments