sabahın köründe çıkıyorsunuz evden
kaybedilmiş savaşın utancı
sabahın köründe
gölgeniz
kardeşten ötesiniz belediye otobüslerinde
teriniz etiniz karışıyor birbirine
evin delisi gibi kanıksadınız
kadıköy karaköy vapurundaki sinan’ı
sırayla geçer uykulu gözlerinizden
işportacılar dilenciler martılar
ve en aptal uyumu dalganın
fakat
birdenbire bir mendirek gibi girer göğsünüze
denizde ölü bir balık olmak isteyen kadın
nanikçe bir şey var şu intiharda
azbiraz mizah yani
geçer geçmez aklınızdan
oracıkta
yüzünüzü donduran
inatla duruyorum işçıkışlarında
ellerim gökyüzü kadar geniş
hem kör hem topal
siz böyle nereye
Nevzat ÇELİK