Dünyada gelmiş geçmiş ud üstadları arasında sanatsal anlamda Münir Beşir’le bir kıyaslama içine sokulabilecek ud üstadlarının sayısı bir elin parmaklarını geçmez. Münir Beşir’in Arap klasik müziğine, özelde de Irak müziğine yaptığı etkiyi gösterememişlerdir. Arap müziğinin ikonlarından biri olan Münir Beşir’in babası Tur Abdin’in Ehwo köyünden bir Asuri, annesi ise Kürt’tür. 1930 yılında Musul’da doğan Beşir’i müzikle tanıştıran bir Arap değil, müzisyen olan Asuri babası Abdülaziz Beşir olmuştur. Babası, Münir Beşir’e o daha 5 yaşındayken ağabeyi Cemil Beşir ile birlikte müzik dersleri vermeye başladı. İlk çalmayı öğrendiği enstrüman keman oldu. Babası Beşir’e kemanla eş zamanlı olarak ud dersleri de vermeye başladı.
Çokkültürlü yapıda yetişti
Musul, Beşir’in müziğe başladığı dönemde olağanüstü zenginlikte bir kültür şehriydi. Şehir Kürt, Arap, Asuri, Ermeni ve Türkmen kültürünü içinde barındırıyordu. Beşir daha çok küçükken böyle bir şehirde çok değişik kültürlerin etki ettiği bir müzik kulağına sahip oldu. Evleri şehirdeki değişik kültürlerden sanatçıların buluşma noktasıydı. Beşir çocukluğunda tüm bu seslere kulak kabarttı. Babası tarafından henüz 6 yaşında, o dönemde Arap kültürünün başkenti olan Bağdat’a gönderildi. Beşir burada üstat Şerif Muhyiddin Haydar Targan’ın kurduğu konservatuara başladı. Beşir’in konservatuarda geçirdiği seneler tüm Arap dünyasında klasik Arap müziğinin yavaş yavaş demode olmaya başladığı ve Batı etkisindeki bir müzik tarzının kendini yavaş yavaş gösterdiği bir döneme tekabül ediyordu. İngiliz mandası altındaki ülkede, yetişkin bir müzisyen olarak ilk dönemlerde kendini klasik Arap müziğinin notaya geçirilmesi ve arşiv çalışmalarına adadı. 1945-50 yılları arasında genç yaşına rağmen hem Bağdat Güzel Sanatlar Akademisi’nde ders veriyor, hem de Bağdat radyosundaki müzik programları için danışmanlık yapıyordu.
Feyruz’a hocalık yaptı
Ünü kısa bir süre içinde Ortadoğu’ya yayıldı. Ud için yazdığı parçalar ve klasik Arap müziği uyarlamaları geniş kitleler tarafından büyük beğeni topluyordu. Bu süreçte Beşir’in ünü onu Beyrut’a götürdü. 1952 yılında Beyrut’a varışının daha ikinci günü henüz yeni yeni parlayan Feyruz’un arkasında çalmak için kendisine bir anlaşma imzalatıldı. Beşir, Feyruz’un arkasında çalıyordu ama bir anlamda ona hocalık da ediyordu. Beyrut’ta bulunduğu süre içerisinde, buradaki konservatuarlarda dersler de verdi. 1953-54 yılları artık bir ud üstadı olarak kabul edilmeye başladığı senelerdir. Münir Beşir ilk solo konserini 1953 yılında İstanbul’da verdi. 1954 yılında ise henüz 24 yaşında Irak televizyonuna çıktı. 1957 yılında bir Avrupa turnesine çıkan Münir Beşir, 1958 yılında Kral II. Faysal’ın askeri bir darbe sonucu devrilmesinin ardından ülkesine dönmedi. Beşir, Irak’ın kozmopolit kültürü içinde yetişmiş bir müzisyendi. Irak’ın 1950’lerden sonra büyük bir istikrarsızlığa girmesi Beşir’in yurtdışında yaşama tercihini yapmasına neden oldu. Bir süre Beyrut ve Avrupa’nın çeşitli merkezlerinde kalan Beşir, 1960 yılında Budapeşte’ye yerleşti ve hayatının sonuna kadar burada yaşadı. Budapeşte’yi seçmesindeki en önemli etkenlerden biri şehrin Avrupa’nın müzik metropollerinden biri olmasıydı. Beşir burada Franz Liszt Konservatuarı bünyesinde ünlü Macar müzisyen Zoltan Kodaly’den dersler aldı ve 1965’te müzikoloji doktorasını tamamladı.
Beşir ülkesine dönüyor
Münir Beşir bu dönemde Avrupa’da birçok merkezde büyük konserler verdi. Beşir Avrupa ve Amerika’da neredeyse en popüler Ortadoğulu sanatçı konumundaydı. Bu durum Irak’ta da yankısını buluyordu. 1973 yılında henüz Baas rejimi kendisini tam olarak inşa etmemişken Irak Enformasyon Bakanlığı Beşir’i Kültür Komitesi üyeliğine atadı. Baas rejimi Beşir’i, ülkedeki Asuri ve Kürtleri Irak sınırları içinde tutma politikasının bir aracı olarak görüyordu. Bu tarihten sonra Beşir sık sık Bağdat’a gidip gelmeye başladı. Baas rejiminden Irak geleneksel müzik parçalarının toparlanması projesi için destek alan Beşir, birçok öğrencisiyle birlikte hummalı bir çalışmaya girişti. Münir Beşir bu çalışmasını 1987 yılında, İran ve Irak arasındaki savaş devam ederken tamamladı. 1991 yılındaki Körfez Savaşının ardından da ülkeyi bir daha dönmemek üzere terk etti.
Oğluyla bir başyapıta imza attı
Münir Beşir, oğlu Ömer Beşir ile birlikte çıktığı konserlerde büyük beğeni topluyordu. Beşir’in 1994 yılında oğlu Ömer ile birlikte kaydettiği albümü müzik dünyasında büyük yankı uyandırdı. Duo de ód adı taşıyan albüm Beşir’in olgunluk döneminin başyapıtı olarak nitelendirildi. Bu dönemde UNESCO Uluslararası Müzik Konseyi Başkan Yardımcılığı yaptı. Ayrıca çalışmalarından dolayı Fransa’da bir yabancıya verilen en büyük onur olan Legion D’Honour ünvanına layık görüldü. Hayatını müziğe adamış olan büyük ud üstadı 1997 yılında Budapeşte’de, Meksika’ya tura çıkmaya hazırlandığı sırada geçirdiği kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi.
Kendi adıyla anılan akort sistemi var
Münir Beşir, Arap dünyasının yetiştirdiği diğer ud üstatlarından birçok noktada ayrılır. Beşir, hem makamlar üzerinde yaptığı oynamalar, hem soloları, hem de cesur bir şekilde aynı parçayı birkaç makam arasında geçiş yaparak sunması onu Mısır udunun geleneksel temsilcisi Ferid El Atrache’den ve yoğun batı etkisi altında kalan Rabih Ebu Halil’den ayırır. Beşir değişik parçalar için değişik ud akortları yapmış ve bunları bir sistem olarak yeni kuşaklara aktarmıştır. Deneysel nitelikler taşıyan akort sistemlerinden bazıları günümüzde bile tam olarak çözülememiştir. Sıklıkla kullandığı bir akort sistemi bugün kendi adıyla anılmaktadır. Udu mızrabın yanı sıra bazen bir Batı enstrümanı gibi de kullanarak parmaklarıyla da çalmıştı. Olgunluk döneminde ise mızrap kullanmayı tamamen bırakmıştır.
SERDAR EROĞLU