Reich’da Freud’un başladığı yerden başladı Psikanalizin gelişmesinden otuz yıl sonra tekrar başlangıca döndü. Freud’u başlangıçta ilgilendiren ve daha sonra psikanalizin ilerleyişinin güçlü bir eleştirisi olan konularla öncelikle ilgilenmeye başladı. Burada o zaman ve şimdi için Freud’un başlangıç noktasına dönüşü haksız kılan noktalan tartışmak istemiyorum. Doğal olarak bu başlangıç Freud’unkinden çok daha verimli ve farklı bir hale dönüşebilirdi.
Sorun bunun Reich’ın çalışmalarında böyle olup olmadığı Ben Reich’ın katkılarının yeni bir dahiyane çıkıştan değil, bir yanlış anlamadan doğduğunu iddia ediyorum.Reich bütün kavramları somutlaştırdı, fantezileri bir olgu olarak veya nevrotik bir gereklilik olarak aldı ve tüm doğal içtepilerin önemine inandı. Onu bu şekilde yönlendiren insanın içgüdüsel doğasıyla ilgilenmesi oldu. Bence Reich psikanalitik kurama bu noktadan yaklaşmakla onun en zayıf noktasına tutunmuş oldu. Daha önce gördüğümüz gibi Freud, defalarca biyolojik içgüdünün, dürtülerin psikanalitik kavramının üzerinde durmak sorunda olduğu yetersiz ve genelleştirilmiş bir varsayım olduğunu yinelemişti. Belki bir gün biyoloji daha yeterli bir kavramla psikanalizin yardımına koşacaktır. Bunun yer,ne Reich’ın orgonomisi yardıma geldi.
Reich kuramdan çok sağaltımla, soyut kavramlardan çok somut olaylarla, düşüncelerden çok davranışlarla ilgilendiği için Freud’un cinsellikle ilgili toplumsal fikirlerinin her birini yeniden geliştirdi. Gerçekten de günlük yaşamdaki cinsel baskıların incelenmesiyle psikanalitik kurama büyük katkıda bulundu.
Freud ilk başta nevrozu ‘gerçek nevroz’ ve psikonevroz olarak ikiye ayırmıştı. Gerçek nevroz hastanın günlük yaşantısındaki bir krizin nevrotik patlamasıyken psikonevroz çocukluktaki olaylarla belirleniyordu. Freud, aynı zamanda psikonevrotik semptom ve davranışı sürdüren ‘enerji’nin o andaki bir krizden kaynaklandığını, yani her psikozun altında gerçek bir nevrozun yattığını öne sürmüştür. Ona göre her ne kadar gerçek kriz ölüm, başka biriyle evlenmek veya yüzlerce cinsel olmayan başka olaylar olsa da iki nedenden dolayı bunlar değişmez bir biçimde cinsel krize yol açarlardı. Çünkü bunlar her zaman cinsel bir sorunu saklarlardı ve tersinden gidersek tüm nevrozu kışkırtıcı sorunlar cinseldi. Freud bir ikinci önermeyi daha az radikal olan birincinin de içerdiğini gördü. Gördüğümüz gibi Freud başlangıçta herşeyin günümüzde veya olgularda (travma kuramı) gerçekleştiğini düşünüyordu. İsterinin nedenlerinin cinsellikte yattığını vurgulaması hastalarının ona itiraf ettikleri birçok ırza geçme olayından kaynaklanıyordu. Freud hayret verici bir şekilde burjuva babaların, babacan sevgileri yalnızca açgözlü bir şehvet olan ırz düşmanı bir çete veya Lolita’yı sabit fikir haline getirmiş birer cinsel sapık olarak resmetmeye başladı. Ödio kompleksinin ve cinsel fantezilerin çocuğun yaşantısındaki rolünün keşfi ile Freud çocuk cinselliği ve aslı olmayan gerçeklik kavramlarını tanımlamaya başladı. Çocuk cinsel içtepilerle doğar ve insan kültürünün çizdiği yön bunların nereye yönlenip, nereye yönlenemeyeceğini saptar.
Reich bu malzemelerle iki şey yaptı. Gerçek nevrozu nem kendisi için, hem de psikonevrozun kaynağı olarak tekrar gündeme getirdi. Sonunda tüm nevrozları ‘gerçek’ olana indirgedi ve bunları ‘durgunluk’ nevrozları olarak adlandırdı. Sonunda Freud’un ayırımını tamamen hatalı buldu ve gerçek krizin somut olarak ortaya çıkışım onun ruhsal bağlantılarıyla olan ilişkilerine yeğledi. Bu şekilde nitelendirilen psikonalitik iddia onun cinsel isteklerin yansıtıldığı toplumsal durumlar üzerine yaptığı çalışmalara dönmesine neden oldu. İkinci sonuç ise çocuk cinselliğinin öneminin yeniden açıklanması idi. özgür cinsellik en iyi şey olarak kabul edildi ve doğal olarak çocuğun cinsel içtepilerinin bastırılmadığı gibi özendirilmesi ve tatmin edilmesi gerekliliği ortaya çıktı. çocuk cinselliği tamamen toplumsal hale getirildi, özgürlükçü bir toplumda özgürlükçü bir eğitim bunun yanıtını Bağlayabilir. Daha geniş kapsamlı bir sorun olan toplum düzeninin sağlanması ve genel kültürün en küçük istemlerinin iletilmesi devre dışı bırakılmıştır.
Reich’ın kendisini adadığı ilk iş nitelik ve nicelik sorunu oldu. Ruhsal yaşantının niteliksel bir sorun olduğu açıktı, ancak bunun niceliksel uyarılmalarla sürdürüldüğü de açıktı. Reich yanıtını cinselliğin evrensel tanımında buldu fakat her zamanki gibi yanıt sorusuna sormadan önce hazırdı: Cinsellik tümüyle önemliydi ve bir kuramın açmazları otomatik olarak kendi sınırlar içerisinde çözülebilirdi. Reich’ın bunu usa vuruş şekli de hemen hemen şöyleydi (her ne kadar yönü değiştirilebilirse de): Cinsellik tek gerçek içgüdüdür; içgüdüler insanın biyolojik temelidir; psikanaliz felsefe değil, bilim olduğunu savunduğu için diğer doğal bilimler gibi deneysel olarak kanıtlanabilir ve ölçülebilir olmalıdır: bu nedenle insanın biyolojik enerji kaynağı psikanalitik araştıırmamn büimsel nesnesidir ve gerçek nevrozlar psikonevrozların yorumlanmasından çok doğal bilimlerle araştırılmalıdır. (*) Sonuç olarak psikonevrozları özü olan gerçek nevrozlara indirgemeliyiz. Bunları ‘durgunluk nevrozları’ diye adlandıracağız ve cinsel enerjinin bastırılmasının bunların niteliksel ifadesi olduğunu göreceğiz : Nitelik ve nicelik birleşecek ve biyolojiyle psikoloji bir bütün içerisinde yer alacaktır.
Böylece nevrotik çelişkiler ruhsal özellik taşırlar fakat, bunların enerjisi bastırılmış cinsel uygulamalarla fiziksel özellik taşırlar; birinde görülen bozukluk, diğerinde derhal yanıt bulur, çünkü ruhsal tasarımlar ve somatik temeller tam bir uyum ve ilişki içerisindedirler. Bu psikanalizin hiçbir zaman çözemediği bir sorunun basitçe çözümlenmesidir. O kadar basit (ki, sorunu ve bununla birlikte psikanalizin önemini reddeder.
Reich’ın psikanalize getirdiği tipik dönüşümler çocuğu cesaretlendirmesi, çocuk cinselliğinin ifadesinin kaçınılmazlığını kabulü ve sağlıklı bir normalliği araştırması olmuştur.Reich çalışmasının temellerini Freud’un en önemlisi olduğuna inandığı alana çevirdi. Yirmi ve otuzlarda cinsellik ve bilinçaltının önemi Freud’a olan saygınlığının nedenini oluşturuyordu. Daha sonra bilinçaltını cinselliğin lehine dışladı veya ikisini birleştirdi: bilinçaltı orgonotik akışları algılama aracı oldu.
Çocuk cinselliğini ele alırken babaerkil aile yapısının olumsuz ve yasaklayıcı etkilerini mahkum ederek doğanın yaşayan ruhu olarak nitelendirdiği, insanın insandan ne oluşturduğunu öğrenmeden önce hayvansal tepileriyle yaşayan saf çocuğu yüceltmiştir. Reich, tüm varlığını insanların geleceği olan çocuklar için Wilhelm Reich Çocuk Emniyet Fonu’na emanet etmiştir.(**)
* Reich, Orgon’un Keşfi. doğal arzular ve bazı toplumsal kurumlar arasında keskin bir çelişki vardır. Bu çelişkilere düşen insan ikisinden birini yeğlemek durumundadır: Başarısız kalacak uzlaşmalar yapar; hastalığa veya ölüme sığınır; veya varolan düzene isyan eder düşüncesizce ve sonuçsuz kalacak şekilde. Bu mücadelede insanın yapısı şekillenir
** Ümitsizliğin verdiği kötümserlikle kişi kendine, eğer gezegenimizde hemen her evde bebekler, doğar doğmaz ebeveynlerinin bakıcılarla ve doktorlarla anlaşmaları ve yardımlaşmalarıyla öldürülüyorsa, insanları kanserden kurtarmanın ne anlama geldiğini sorabilir.Reich, ‘Doğada Aklın Kökleri’, Seçilmiş Yazıları