Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Çarşamba, Ekim 16, 2024
No menu items!
Ana SayfaSizden GelenlerGenel Olarak Zaza Tarihi

Genel Olarak Zaza Tarihi

zazalarZazalar, büyük Hint-Avrupa dil ailesinin İrani dillerine ait bir dil olan Zazaca’yı konuşan ve Türkiye’nin çoğunlukla Doğu Anadolu Bölgesi’nde yaşayan bir halk.

ZAZALAR’IN YASADIGI COGRAFYA

Zazaların yaşadığı bölgeler

Zazalar Doğu ve Güneydoğu Anadolu’nun Fırat ve Dicle su havzasında ve dağlık alanlarda yaşarlar. Sükun ettikleri yer enlem 37,8°- 42° ve boylam 37,8°- 40° arasında yer alan bölgede, il olarak Sivas’tan Karlıova’ya, Gümüşhane\’den Urfa’ya kadar uzanır. Ağırlıklı olarak Tunceli, Bingölde yaşarlar.Bu iki ilde nüfusun çoğunluğu oluştururlar. Erzincan, Elazığ, Sivas, Diyarbakır, illerinde ise azınlık durumundadırlar..Kangal, Zara, Ulaş, İmranlı, Hafik, Gürün (Sivas), Varto (Muş), , Gerger (Adıyaman), Hinis, Mutki (Bitlis), Sason, Kozluk,Gercüş (Batman) , Dicle, Ergani, Hani, Lice, Kulp, Çermik, Çüngüş (Diyarbakır) ilçelerinde de meskendirler. Bunun dışında Gazi Mah. İstanbul, Ankara, Bursa, Kocaeli, Güzeltepe İzmir, Aksaray şehirleri ve birçok ilçeye göçetmiş Zaza mevcuttur. Almanya, Avusturya, İsviçre, Hollanda, Belçika, Fransa, İsveç, Danimarka gibi Avrupa ülkelerinde bulunan Zaza sayısı tahminen 500.000’dir.[Cambul (Kazakistan) Batum (Gürcistan) ve Musul bölgelerinde de Zazalar vardır. Zazalar’ın nüfusu hakkında kesin ve sağlıklı bir bilgi mevcut değildir. Genellikle dünyadaki Zaza nüfusuna dair olarak 1 milyon ile 2 milyon arasında değişen tahminler mevcuttur.

DİL

Zazaca ve Diğer İrani Diller

Zazalar’ın dili Zazaca olmakla birlikte, Zazalar arasında çiftdillilik veya çokdillilik göze çarpmaktadır. Yaşadıkları veya göç ettikleri coğrafyanın siyasi ve demografik koşullarına göre Türkçe, Almanca, Kürtçe gibi diller de konuşulur.

Zazaca’nın yerel olarak Zazaki, Dersimce, Dımılki, Şo-Bê gibi birkaç farklı adlandırması vardır.

Zazaca olarak yazılan önemli eserlerden Ehmedê Xani’nin Mewlid adlı kitabı (1899 yılında) ve Usman Efendiyo Babıc tarafından yine başka bir Zazaca mevlid ise Şam’da 1933’de Arap alfabesiyle yazılmıştır.

Latin alfabesine esas alınan Zazaca yazılış sistemi (Dilbilimci Prof. C.M. Jacobson’un Zazaca’ya uyarladığı alfabe, Jacobson Alfabesi), 1980’li yıllarda İsveç, Fransa ve Almanya gibi ülkelere göç eden Zazalar’ın gayetleriyle yayıldı ve Türkiye’de Zazaca dergileri ve kitaplarının yayınlanmasına yardımcı oldu. Bu alfabede 32 harfden oluşur. 1980’lerden itibaren Zazaca olarak birçok dergi ve kitap yayınlandı. Zazaca’nın yaşatıldığı en önemli alan ise müzik olarak değerlendirilebilir. Sılo Qıc, Rençber, Sey Qaji, Dewres Baba, Rençber Aziz, Mehmet Çapan, Hüseyin Doğanay gibi halk ozanları Zaza Halk Müziğinin 20.yy’daki başlıca önemli temsilcileridir. Bunun dışında 90’lı yıllardan itibaren Metin – Kemal Kahraman, Ahmet – Mikail Aslan, Nilüfer Akbal, Yılmaz Çelik, Avni Polat, Vengê Sodıri, Grup Munzur gibi sanatçılar ve müzik grupları da Zaza Müziğini batı müziğiyle tanıştırmışlardır.

Alevi Zazalarda ibadet dilinin Zazaca olması Tunceli’de bu dilin geçmişte kutsal kabul edilmesine neden olmuştur. Yörede Zazaca’dan bahsederken “Zonê Xızıri” (Hızır’ın Dili) diye bir kutsama deyimi kullanılır. Tunceli’deki Zazacası’nda yazılı hale getirilen yüzlerce “dêse” (deyiş, Alevi müziğinde ilahi) vardır.

DİN

Zazalar’ın hemen hemen yarısı Alevi, diğer yarısı da Sünni kesimden oluşmaktadır. Sünni kesimde ayrıca Şafii ve Hanefi mevcuttur.

Alevi Zazalar, Tunceli, Sivas (Zara, İmranlı, Ulaş), Mahallebaşı, Merkez), Erzincan (Merkez, Kemah, Tercan), Varto, Bingöl (Yayladere, Kiğı, Yedisu), Hinis, Elazığ (Karakoçan, Merkez, ), kısmen Gümüşhane, Şiraz, Kürtün, Köse ve Kayseri (Sarız, Develi ve Merkez), ikamet etmektedir.

Sünni Zazalar, daha çok Elazığ, Arıcak, Maden, Palu, Bingöl, Siverek, Adıyaman, Mutki, Aksaray gibi il ve ilçelere yayılmış durumdalar.

Alevi-Sünni ve Şafii-Hanefi farklılığı, Zazaca’daki şive farklılıklarına ve yaşam tarzlarına, gelenek ve göreneklere de yansımaktadır.

FOLKLOR VE KÜLTÜR

Zazalar; Beluçiler, Farslar, Gilanlılar, Kürtler, Osetler, Afganlar/Peştunlar Lorestanlılar, Mazenderanlılar, Tacikler ve diğer İrani halklarla dil ve kültür bağlamında birçok ortak özellik paylaşırlar. Tüm bu İrani halkların dilleri birbiriyle akrabadırlar ve yüzlerce ortak kelime barındırırlar. Kelime kökleri büyük oranda aynıdır, renklerin, sayıların , bitkilerin adlandırılmasında benzer ortak kelimeler kullanılır. Kılık-kıyafet, halk masalları, gelenek-görenekler , dini inançlar, bayramlar pekçok noktada ortak özellikler taşır. Zazalar bütün İrani halklarda olduğu gibi irili ufaklı çok sayıda aşiretlere bölünmüşlerdir fakat günümüzde aşiret yapısı ve kuralları hemen hemen yok olmuş diyebiliriz. Zazalar tarihsel olarak kırsal ve feodal bir hayat sürmüşler, tarım ve hayvancılıkla uğraşmışlardır. Anadoluda Zazalar, Kürt, Türkmen, Ermeni gibi halklarla sürekli büyük bir kültürel etkileşim içinde olmuşlardır.

Özgün yapısı bozulmamış Zaza köylerinde kadınlar şalvar, başlarında leçeg veya puşi, bellerine şal veya kuşak giyerler. Erkekler de takım şalvar, başlarına köşeli şapka, puşi veya desmal giyer ve bellerine de kuşak bağlarlar.

Başlıca halk dansları; Qeraçor, Devzer, Çepki, Fadiki gibi düğün oyunlarıdır. Başlıca yemekler; babıko, bıcık, zerfet, keska, helisa, patila, pêsara, şir, bıcıka qatqatın, çhebelek, dogma gibi genelde hamur ürünü yemeklerdir.

ZAZALAR ARASINDA KUTLANAN VEYA KUTSANAN BASLICA BAYRAMLAR VE ÖNEMLİ GÜNLER ŞUNLARDIR;

* Kormışkan bayramı: (çermik ve Siverek Yöresi, Mart ayında Nevruza denk gelir)

* Hawtemal bayramı: (Dersim Yöresi, Mart ayında, bir tür bahar bayramı)

* Hawtemalo Pil: (Büyük Hawtemal)

* Hawtemalo Qıc: (Küçük Hawtemal)

* Qereçarseme: Bir bahar bayramı, yine Mart ayında kutlanır.

* Newê Marti: Mart dokuzu, Nevruz, 22 Mart’a denk gelir, normal Nevruz’dan bir gün sonradır.

* Gağand : Yeni yıl bayramı, daha çok Dersim-Koçgiri-Varto dolaylarında yılbaşı olarak 13 Ocak’a yakın tarihlerde kutlanır. Bu bayramda Rumi takvim esas alınır. 50 yıl öncesine kadar Sünni Zazalar tarafından da kutlanıyordu. Dersim’de halen kutlanmaya devam etmektedir.

* Rocê Xızıri: Hızır orucu, Alevi Zazalar tarafından her yıl Şubat ayının ikinci haftasında 3 gün oruç tutulur.

* Rocê İmamu : Muharrem orucu, Alevi Zazalar tarafından tutulur ve çok önemlidir.

* Rocey Ramazani: Ramazan orucu.

* Eydê Heciyan, Roşanê Qurbani: Kurban bayramı

ZAZALAR’IN ETNİK KİMLİGİ ÜZERİNE TARTISMALAR

Zazalar’ın sınıflandırılması politik bir tartışma konusudur. Bu tartışmada üç grup ve tezleri mevcuttur. Birinci grup Zazaları başlı başına ayrı bir etnisite olarak görmekte; ikinci grup Zazaları Kürt olarak saymakta; Üçüncü grup ise Zazaları Türk olarak değerlendirmektedir. Hatta geçmişte bazı Ermeni araştırmacılar tarafından, Zazaların Ermeni kökenli bir halk olduğu iddiası da ortaya atılmıştır. Bu iddianın bir başka çeşiti de, Doğu Anadolu’da yaşayan Ermeniler’den bazılarının Osmanlı’nın son dönemlerinde Zaza’ya dönüştüğü şeklindedir.

ZAZALARI ZAZA OLARAK KABUL EDENLER

Zazalar kendi dillerinde, Türklere “Tırk”, Kürtlere ise yöreden yöreye “Kırdas”, “Khurr” veya “Khurrmanc” derler ve kendilerini her iki halktan da ayırırlar. Türklüğü veya Kürtlüğü kabul etmezler. Zaza halk türkülerinde de bu ayrım çok net bir şekilde görülmektedir. Kürdoloji’nin babası kabul edilen Minorsky, İslam Ansiklopedisi’nin İngilizce basımında Zazalar’ın kesinlikle Kürt olmadığını belirtir. Ayrıca Batılı dilbilimciler, Zazaca’dan hareketle Zazaların Farslardan ve Kürtlerden tamamen farklı İrani kökenli bir etnik grup olduğunu belirtirler. Diğer taraftan, İranoloji biliminde Zaza dili, Kürtçe ve Farsça’dan farklı özgün İrani bir dil olarak tasnif edilmektedir. Yine dünya üzerinde, 6,000’den fazla dil ve lehçeyi araştıran Ethnologue’a göre Zazaca iki lehçeden oluşan (Dersimce/Kuzey Zazaca ve Güney Zazaca/Dımılki), başlı başına bir dil olarak sınıflandırılmıştır.

Zazaların ve Kürtlerin yüzyıllarca aynı coğrafyada yaşaması iki toplumun kültürel olarak yakınlaşmasına neden olmuştur. Kürtler’in siyasi ve sayısal olarak Zazalar’a göre daha üstün olması ise, Zazalar’ın ve Zazaca’nın varlığı konusunda bir dezavantaj oluşturmuştur. Zazalar kendilerini Türk, Kürt ve Fars kimliklerinin dışında görmelerine rağmen, Zaza halkı geçmişte uzun bir dönem boyunca dışarıdan bir bakışla Kürt sayılmış, dilleri de Kürtçe’nin bir lehçesi zannedilmiş ve Zazalara Kürt muamelesi yapılmıştır.Zazaca hakkında siyasette ve halk arasında, özellikle Batı Anadolu’da yaygın olan “Kürt lehçesi” tanımlaması vardır. Diğer taraftan Kürt siyasetçiler ve genel olarak geçmişten bugüne hemen hemen bütün Kürt örgütlenmeleri de Zazaları Kürt, Zazacaya da Kürtçe’nin bir lehçesi saymışlardır. Bu durum Zazaları Kürt kimliğine itmiş ve günümüzde birçok Zazanın kendisini Kürt olarak tanımlamasına ve Kürtlüğü benimsemesine neden olmuştur.

Fakat, tüm bu gelişmelere rağmen Zazalar ve Zazaca üzerine yapılan araştırmalar, Zazaların Türklerden, Kürtlerden ve Farslardan tamamen farklı bir etnik grup olduğunu göstermektedir.Özellikle Zazaca üzerinde yapılan dilbilimsel araştırmalar bu yöndedir. Zazaca’nın ilk olarak başlıbaşına bir dil olduğunu kanıtlayan dilbilimci Karl Hadank, 1932 yılında yayımladığı Die Mundarten der Zâzâ adlı eserinde Zazaca’nın Kürtçe’nin veya Farsça’nın bir lehçesi olmadığını, bu dilleri dilbilimsel olarak karşılaştırarak Zazaca’nın başlı başına bir dil olduğunu kanıtlamıştır. Peter Lerch (1856), Friedrich Müller (1864), Albert van Le Coq (1901), Prof. Dr. Jost Gippert, McKenzie, Prof. Dr. G. Kôjima gibi dilbilimcilerin eserlerinde de Zazaca net bir şekilde özgün ve bağımsız bir İrani dil olarak tasnif edilmiştir.

Zaza halkının yaşlı ve siyasetten uzak kalmış kesimi, Türklüğü ve Kürtlüğü kabullenmez (Türkiye’nin Etnik Yapısı, Ali Tayyar Önder, Fark Yayınları). Zazaların kendi başına güçlü bir siyasi ve akademik merkezi örgütlenmeye sahip olmaması, Zaza halkının dil ve kimlik sorununun gündeme çok zayıf bir şekilde gelmesine veya hemen hemen hiç anılmamasına sebebiyet vermektedir.

Zazalar kendilerini Tunceli yöresinde Alevi anlamında “Kırmancki”, Varto, Adaklı yöresinde “Şarê Ma”, Bingöl yöresinde “Zaza”, Koçgiri, Palu ve Maden yöresinde “Zaza”, Siverek, Çermik, Koçgiri ve Aksaray yöresinde “Dımıli” olarak adlandırmakta; dillerine ise sırasıyla “Kırmancki”, “Zonê Ma”, “Zazaki” ya da “Dımılki” demektedirler.

1900 yılında “Dersim” adlı kitabını yayınlayan Ermeni yazar Antranig, İranolog Oskar Mann ve tarihçi V. Minorsky’e göre, Zazalar tarafından kendi etnik kimliğini tanıtırken yaygın olarak kullanılan “Dımıli” terimi, Ermenice karşılığı “Dêlmik” olan Kuzey-İran’daki Gilan taraflarında bulunan Deylem bölgesine tekabul etmektedir.

Zazaların muhtemelen MS 9. ile 11. yy. arası Deylem’den bugünki yurtlarına göçettiği tezi birçok Zaza araştırmacıları tarafından kabul görmekte, ki hala Kuzey İran’da konuşulan Mazenderanca ve Gilanca gibi diller Zazaca’ya köken olarak Kürtçe’den daha fazla yakınlık arzetmektedir.

Zaza terimi ise Zazalar’ın bugün yaşadığı bölgede birçok köy ve yer adında geçmektedir. Zazana, Zuza, Sason, Zavzan gibi sözcükler de buna örnek gösterilebilir.MÖ 542 yılında Pars kralı Dara (Darius)’un Behistun yazıtında da yukarı Fırat ve Dicle Havzası “Zazana” olarak adlandırılmaktadır.

ZAZALARI KÜRT OLARAK KABUL EDENLER

Ziya Badıllı’nın anlattığına göre, Türkiye’deki Zazalar kendilerini asıl Kürt sayarak kendilerine Kird ve kendilerinin dışında kalan Kürtlere daha doğrusu Kurmanclara da –biraz da küçümseme ile müterafik olarak- Kirdasi (Kürdümsü, Kürtçük) derler.

Zazaca’yı konuşan Kürtler bölgelere göre dillerini ayrı adlarla adlandırırlar. Kendilerini Kirmanc, konuştukları lehçeyi ise Kirmancki” diye adlandıran Dersim Kirmancları Zaza terimini Sünni Kirmanclar (Zazalar) için kullanır, kendilerine böyle denmesinden hoşlanmaz, tepki gösterirler. Bingöl Kırmancları, kendilerine “Kırd”, lehçelerine ise “Kırdki” derler. “Kırd” teriminin ne zamandan beri kullanıldığı hakkında kesin bir şey söylemek mümkün değil.

Kurd Kürt sözcüğünün kökeni hakkında bu güne kadar çok değişik yorumlar yapılmıştır. Fakat bu yorumları yapanlar çoğu kez Kürtlerin yer yer kendilerini adlandırmak için kullandıkları “Kırd” ve “Kırmanc” sözcüklerini hesaba katmamışlardır.

Yunan yazarlarından Polybe (Polibio)’in M.Ö. 200`lerde sözünü ettiği “Cyrti”, Strabon`un sözünü ettiği KûpTıoı (okunuşu: Kirti, anlamı: Kirtiler) ve Romalı tarihçi Tito Livio (M.Ö. 54-M.S. 17)’nun sözünü ettiği “Cirtei” “Cirti” sözcüklerinin bugün bazı bölgelerde Dımıli Kürtlerinin kendilleri için kullandığı “Kırd” ve bunun çoğul biçimleri olan “Kırdi” veya “Kirdi” sözcükleri ile neredeyse aynı olmaları gibi hususlar üzerinde durulmamıştır.

Öte yandan “Kırmanc” ve “Kırmancki” terimlerinin, Kırmancca (Zazaca) konuşan Dersimliler tarafından sadece kendileri ve dilleri için kullanıldığını sanmak da yanıltıcı olur.

Munzur Çem Dersim’de Alevilik kitabında bu konuya şöyle değiniyor:

“Dersimlilerin kendilerine Kırmanc dedikleri doğru. Ancak bu terim, sanıldığı gibi sadece Dersim’in Kırmancki (Dımılki/Zazaki/Kırdki) konuşan kesimini değil; Alevi olsun, Sünni olsun Kurmanci (Kırdaski) konuşan kesimlerini de kapsıyor. Yani, Kiğı’nın, Karakoçan’ın, Pertek’in, Mazgirt’in, Çemişgezek’in, Hozat’ın, Koçkiri’nin vs. Kurmanclarının da adıdır; Kürtlüğü ve Kürtleri ifade ediyor. Benim doğup büyüdüğüm Doğu Dersim’de , “Kırmancê Muşi”, “Kırmancê Diyarbekiri” vb. tanımlamayı her an duymak mümkün.     ”

Bazı yörelerde daha değişik bir tanımlamaya da rastlanmaktadır. Özellikle de Batı Dersim, Malatya, Sivas ve Kayseri yörelerinde, Alevi-Sünni ayrımının etkisiyle Kırmancki (Zazaki) konuşan Alevi Kürtler, kendilerini ve kurmancca konuşan öteki Alevi Kürtleri Kırmanc, Sünni Kürtleri ise Sünni ya da Türk diye nitelendirmekteler.Yani kavram olarak Alevilik Kürtlükle, Sünnilik ise Türklükle bütünleştirilmiş durumdadır. Kan bağıyla birbirlerine bağlı oldukları bilinen aynı aşiretin mensupları için dahi bu ayırım sözkonusu olduğu görülür.

ZAZALARI TÜRK OLARAK KABUL EDENLER

1990’lı yıllara kadar devlet politikası olarak, Kürtlerle beraber Zazaların öz Türk, dillerinini de Türkçe’nin lehçeleri olduğu propagandası yapılmıştır.

Diğer yandan Zazaların İran’dan Anadolu’ya göç eden Şamanist Türkmenler oldukları, daha sonra Aleviliği benimsedikleri, fakat Osmanlı’nın sünni ideolojisinin baskısından dolayı kendilerini Kürt olarak nitelendirdikleri ve Kürtleştikleri (Kürtleşen Türkmenler) bir diğer tezdir.Bu tezin dayanak noktasının birisi, Zazaların ibadet dillerinde Türkçe kavramların çokluğudur.

Zazaların 1230 yılında Yassı Çemen (Erzincan) Savaşı’nda yenilen Harzemşah sülalerinden geldiği görüşünü benimseyenlerde oldukça fazladır. Söz konusu Harzem (Harezm) Türkmen sülaleleri Moğol istilası sırasında Anadolu’ya sığınmak istemiş ancak Anadolu Selçuklu devleti tarafından istenmemişti. 1230 Yassı Çemen savaşı sonunda Harzemşah Türkmenleri Doğu Anadolu’nun dağlık noktalarına çekilerek, Anadolu Selçuklularından uzak kalmayı başardılar. Zira, Harzemşah hanedanlığının devlet dili Farsça, mezhebi ise Alevilikti. Harzem Türkmenleri daha sonra Zazalaştılar.

Zazalar’ın Türk oldukları fikri daha ziyade onların Horasan­- Türkistan’dan gelmiş oldukları görüşünden güç almaktadır. Zazalar’ın Türk soylu olabilecekleri konusunda gösterilen ikinci delil halk inançlarıdır. Eski Türk inançlarından birçok kült Zazalar arasında da yaşamaktadır.

**İLGİLİ KİTAPLAR

* Dersim-Zaza Tarihi, Seyfi Cengiz (Dersim-Zaza Tarihi)
* Dersim Tarihi, Ali Kaya, Can Yayınları
* Dersim Yazıları, Sait Çiya, Tij Yayınları
* Dersim Zaza Ayaklanmasının Tarihsel Kökenleri, Ebubekir Pamukçu, Yön Yayıncılık
* Belge ve Tanıklarıyla Dersim Direnişleri, M. Kalman, Nujen Yayınları
* Kırmanclar Kızılbaşlar ve Zazalar, Seyfi Cengiz, Desmala Sure Yayınları
* 38 ra Jü Pelge, Dr. H. Çağlayan , Tij Yayınları
* Kulê 38i, Munzur Çem, Peri Yayınları
* Dersim, Jandarma Umum Komutanlığı\’nın Raporu, Kaynak Yayınları
* Türkiye\’nin Etnik Yapısı, Ali Tayyar Önder, Fark Yayınları
* Türk Toplumunda Zazalar ve Kürtler, Prof. Orhan Türkdoğan, Timaş Yayınları
* Zazalar Üzerine Sosyolojik Tetkikler, H. Reşit Tankut, Kalan Yayınları
* Zazalar ve Kızılbaşlar, Nazmi Sevgen, Kalan Yayınları
* Kürt Sorununu Yeniden Düşünmek, Mustafa Akyol, Doğan Kitap

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments