Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Cumartesi, Kasım 23, 2024
No menu items!

KASSABİN- KİTAP

 

1
Ben Kassabin ile kitap arasında, yaşadım ve yaşıyorum,-
Şimdiki zamanın korunu örten anlamın külü ardında
ikisini dinledim çok kez, bana şöyle diyorlardı:
Hayır, hayat ancak
özgürlüğün evinde yaşanır,
ve ancak dilin tutkusu varsa
yazılır.

2
Kitabın ve Kassabin’in ışığında ilk adımlarım, beni kuşatan tiyatroda
nesneleri ve biçimleri kaynaştırmak,-
her filize
her ağaca
her buluta,
Kassabin’in seçtiği giysilerle dolu bir cenaze idi,
O terzi kadın,emanet yüz,becerikli iki el, tabiatın kucağında oturan hanım
-gölgede bir yanak, ışıkta bir yanak.
Nesnelerin devinimi, hep öyle dünyayı
havanın özgürlüğüyle
ve sanki vaktin kanı olan bir mürekkeple
yazardı.

3
Bir kan, bizim bugün dünyamız.
Göğün kendilerine bir vaad olduğunu, göğün de onlara doğru
yolda olduğunu sananlar, onun yolunda sadece av için ağ atmayı bildiler-
Bir zamanlar uzay avı,
başka zaman avı.

4
Ancak nefsinle vuruş.
Dünyada topluluğa geniş yer var,
İktidar hayvanların ilkidir:
Bir ses
sanki bir kitaptan geliyor
onu Kassabin’in elleri karıştırıyor.

5
Bir kan, bizim bugün dünyamız.
Kassabin’in tarlarını yazan ışık kurudu,
yonca, papatya, yaban kekiği, onun biricik kasideleri.
İyi davran ey rüzgar, kurumuş ellerimin arasında saçılan bu defterlere,
boynu eğik, boyu kırık kamışa,
Gözyaşlarına dek her şeyin terk ettiği ağlayan söğüde iyi davran.
Yarılan bir arz ve uçuşan bir toz.

6
…Kassabin’in yaz mevsimi, bir büyücüye dönüşüyor gece. Bu mevsim boyunca arazida kelden başkası görünmez. Ağaçla çimenle birlikte yürür, sanki özgürlüğe selam olarak yürür. Vaktinin tümünü yıldız sayarak ve kargı toplayarak geçirir.

7
Bir kan, bizim bugün dünyamız.
Gelecek dediğimiz gölün nasıl acı çektiğini iki gözümle görecektim
neredeyse,
Kargaşaya düşürülen halklarıyla, evrensel bir tencerenin duvarlarına
yazılan tarihiyle:
Gündüz orada çiğ
Geceyse yarı pişmiş.
Ben toprak, sorarım sana ey var eden:
Sana can veren yer yüzüyken
neden seni ilk alanın gökyüzü olmasında diretiyorsun?
Ben toprak, seni dinlemeyceğim
senin göğüne düşemem.
Yükseklik benim uzuvlarımda bir efendidir.

8
Bir kan, bizim bugün dünyamız,
ve işte çağımız,-
Kapılar ve pencereler
dolanıp duruyor bakış, kuytuda birbirinin boğazına sarılıyor.
Caddelerin memeleri fışkırıyor yerden,
ama artık sütü kan,
takva melekleri soyunuyor
geçenlerin başları üstünde ayakları arasında:
Bir melek bir kız çocuğunu yatağında öldürmek için atılıyor,
öteki kanını cennetin hasırına akıtıyor.
Köşedeki bir fırında,
tarihin kokusu yayılıyor
ancak cesetler ve tanrılar pişiyor orada.

9
O bizim çağımız-
Belleğimde denetledim Kassabin ile kitap arasında
umutsuzluktan bir dibekte uyuyordu,
dibek daha yüksek bir yapıda uyuyordu.
Yapı, demirden ve öğretimlerden surlardır, kapıları açan da, kapayan da
can çekişmelerdir. Gövdesi tepeden tırnağa karanlığın sivilceleriyle doluyor.
O bizim çağımız. Tükenen nice kanat, su çıkaramayan pınarlar.

10
Ah, serseri aşık şair!
Feleklerin dostu bir simyacı. İmbiğini şehirlerin sıkıntısına salan ve havayı tartan!
Onu anla ey çağ! Özgürlüğün alfabesi yoksa ne seni yazabilir o, ne kendini yazabilir.

Adonis

(kör kahin)

RELATED ARTICLES

BU BENİM ADIMDIR

APHRODITE VE ADONIS

AŞKIN DOĞUŞU

Most Popular

Recent Comments