Gergedan
Aynanın karşısına geçmiş içi dışına çıkarcasına gülüyordu. Eleriyle boynuzlarını okşadı. En sonunda kendi özünü bulduğu için keyifle gülmesine devam etti. “Gergedanmışım meğerse..” dedi. Aklına sayısız yanılgıları, aldatılmaları geldi. “Sonunda dostlarımın iyilikleriyle kendime geldim, sıra bu iyiliklerin karşılığını ödemeye geldi, bende onları kendi gerçek özlerine kavuşturmak için elimden geleni yapacağım. Onları şu muhteşem boynuzlarıma oturtacağım”. Kahkayla güldü. Mutluydu.
*********
Ot
Yeşillikleri sevdim ben. Dünyaya bir demet ot olarak gelmek isterdim ama yeşili sevdiğimden değil. Dingindir otlar o yüzden. Sonra güzel bir ceylanın aç dudaklarına dokunup zarif boynundan içeri süzülmek isterdim. Ardından tenha bir köşeye, ceylanın içinden gelen bir parça olarak olarak düşmek fena olmazdı, gerçi terk edilmenin sıkıntısıyla kokacak olsam da bundan gocunmaz, huzuru bulmanın mutluluğuyla ot kardeşlerime dost olurdum.
**********
İsimsiz
Sayısız sıfatla yolunu bulmaya çalışıyorsun. Herkese uygun bir suratın, bir gülüşün, damardan işleyen bir söyleyişin var. Girdiğin her kapıda ayakta karşılandın seninle aynı oyunu oynayanlar tarafından, sevdiler seni, hem de çok. Arkandan “iyi adam” dediler senin için. Herkesin ağzının tadına göre biriydin sen. Siyah sana siyah dedi, beyaz ise beyaz.
Peki senin gerçek rengin ne? Senin kendine ait olan sözün? Yüreğinden gelen samimi bir gülüşün var mı? Kimsin sen? Adın ne?
Kaybetmemek aşkıyla, yalandan, sahte yüzlerle sürdürdün hayatını. Kendinle bile konuşurken sen değildin. Kişiliksizlik içinde sayısız kişiliğinle yaşadın. Bir gün öldüğün de isimsizler mezarlığına gömeceğiz seni. Böylece kendi ismini bulmuş olacaksın.