Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Pazar, Aralık 22, 2024
No menu items!
Ana SayfaTarihGenel Tarih1 Mayıs'ın kökenleri ( 1886 Haymarket Olayı ) ve yargılanan 8 işçi

1 Mayıs’ın kökenleri ( 1886 Haymarket Olayı ) ve yargılanan 8 işçi

İlk kez 1856’da Avustralya’nın Melbourne  kentinde taş ve inşaat işçileri, günde sekiz saatlik iş günü için Melbourne Üniversitesi’nden Parlamento Evi’ne kadar bir yürüyüş düzenlediler.

1 Mayıs 1886’da Amerika İşçi Sendikaları Konfederasyonu önderliğinde işçiler günde 12 saat, haftada 6 gün olan çalışma takvimine karşı, günlük 8 saatlik çalışma talebiyle iş bıraktılar. Chicago(Şikago)’da yapılan gösterilere yarım milyona yakın işçi katıldı. Luizvil’de (Kentaki) 6 binden fazla siyah ve beyaz işçi, birlikte yürüdü. O dönemde Luizvil’deki parklar, siyahlara kapalıydı. İşçiler, sokaklarda yürüdükten sonra hep birlikte Ulusal Park’a girdi. Her eyalet ve kentte, siyah ve beyaz işçilerin birlikte yaptığı gösteriler, gazeteler tarafından, ‘Böylece önyargı duvarı yıkılmış oldu’ şeklinde yorumlanmıştı

Sadece Chicago’da 40.000 işçi greve çıkmıştı. Şehrin gazetesi “fabrika ve imalathanelerin uzun bacalarından hiç bir duman yükselmiyordu, ve her şey Sebt Günü [Musevilerin çalışmadıkları cumartesi günü] benzeri bir görünümdeydi”. Burası ajitasyonun ana merkeziydi,işte tam burada sosyalistler ve anarşistler işçi hareketinin ön saflarında yer alıyorlardı. Hiç de azımsanmayacak bir şekilde, onların  faaliyetleri sayesinde Chicago önemli bir sendika merkezi haline geldi ve yine sekiz-saat hareketine en büyük katkıyı sağladı.

1 Mayıs 1886’da sekiz saatlik grev şehri derinden sarstı, McCornick Harvester Co.’nun çalışanlarının yarısı greve katıldı. İki gün sonra, yine greve katılan “kereste işçileri” sendikasının 6.000 üyesi kitlesel bir miting düzenlediler. McCormick fabrikasından sadece bir blok ötede düzenlenen mitinge oradaki grevcilerden 500 kadarı da katıldı.
İşçiler Merkez İşçi Sendikası [ing. Central Labour Union] tarafından toplantıda konuşma yapması talep edilen  August Spies’ın konuşmasını dinlediler. Spies işçileri birarada durmaya ve patronlara karşı teslim olmamaya çağıran konuşmasını yaparken, grev kırıcılar yakındaki McCormick fabrikasına yönelmişlerdi.
“Kereste işçileri”nce desteklenen grevciler sokaktan aşağı doğru ilerlediler ve greve katılmayan işçileri tekrar fabrikanın içine girmeye zorladılar. Birdenbire 200 kişilik bir polis gücü olay yerine geldi, ve hiç bir uyarıda bulunmadan sopa ve tabancalarla kalabalığa saldırdılar. En azından bir grevciyi öldürdüler; beş, altısı ciddi olmak üzere çok sayıda kişiyi yaraladılar.
Tanık olduğu vahşi saldırının kızgınlığıyla Spies Arbeiter-Zeitung (Alman göçmen işçilerinin günlük anarşist gazetesi) bürosuna gitti, ve işçileri ertesi gece düzenlenecek olan protesto mitingine katılmaya çağıran bir genelgeyi yayınladı.
Protesto Mitingi Haymarket Alanı’nda gerçekleşti ve Spies ile beraber sendika hareketinde etkin olan iki diğer anarşist, Albert Parson ve Samuel Fielden katılanlara hitap etti.
Polis Saldırısı
Konuşma boyunca kalabalık oldukça düzenliydi. Mitingin başından beri orda bulunan Vali Carter Harrison “polis müdahalesini gerektirecek bir şey olacağa benzemiyor” sonucuna varmıştı. Polis Şefi John Bonfield’e de bu yönde tavsiyelerde bulundu; ve karakolda beklemekte olan büyük sayıdaki yedek polis gücünün evlerine gönderilmesini salık verdi.

Fielden toplantıyı sona erdirirken saat akşamın onuna yaklaşıyordu. Sağanak halinde yağmur yağıyordu ve yanlızca 200 civarında insan alanda kalmıştı. Ansızın Bonfield komutasındaki 180 kişilik bir polis birliği toplantıya müdahele ederek, insanlara hemen dağılmalarını emrettiler. Fielden “biz barışçılız” diyerek bunu protesto etti.
Bomba
İşte tam bu sırada polislerin arasına bir bomba fırlatıldı. Bomba polislerden birisini öldürürken, altı tanesi ölümcül olmak üzere diğer 70 tanesini de yaraladı. Polis izleyicilere ateş açtı. Polis tarafından öldürülen ve yaralanların kesin rakamı hiç bir zaman açıklanmadı.

Tüm Chicago’yu bir terör rüzgarı kavurdu. Basın ve vaizler bombanın anarşist ve sosyalistlerin işi olduğunda ısrar ederek, intikam çağrıları yapıyorlardı. Toplantı salonları, sendika büroları, yayınevleri ve evler basıldı. Tüm bilinen sosyalist ve anarşistler toplandı. Hatta sosyalizm ve anarşizmin anlamı hakkında bilgisi dahi olmayan pek çok kişi tutuklandı ve işkenceye uğradı. “Önce baskını yap, yasayı ondan sonra ara” Devlet Savcısı Julius Grinnell’ın kamuya yaptığı bir açıklamaydı.
Dava
Nihayetinde sekiz erkek “cinayete suç ortaklığı” [suçundan] davada yer aldılar. Bunlar emekçi hareketi içinde etkili olan Spies, Fielden, Parsons ve diğer beş anarşistti –Adolph Fisher, George Engel, Michael Schawab, Louis Lingg ve Oscar Neebe.

Dava Cooke Contry Ağır Ceza Mahkemesinde 21 Haziran 1886’da başladı. Jüri üyeleri her zamanki gibi bir kutudan isim çekilmesi suretiyle seçilmedi. Devlet savcısı tarafından görevlendirilen özel hakimin talebiyle mahkeme adayları seçti. Savunmanın, bu özel hakimin açıkça yaptığı “Bu davayı ben yönetiyorum ve ne yaptığımı da biliyorum. Bu adamların asılacakları ölüm kadar kesin” şeklindeki ifadeyi delil olarak sunmasına izin verilmedi.
Sahte Jüri
Neticede ortaya çıkan jürinin kompozisyonu oldukça gülünçtü; işadamları, onların çalışanları ve ölen polislerden birisinin yakınından oluşuyordu. Devlet mahkemeye, bu sekiz kişiden herhangi birisinin ne bombayı attığına, ne bombalamayla ilgili olduklarına ve hatta ne de bu tip eylemleri kabul ettiklerine dair hiç bir kanıt sunmadı. Aslında bu sekiz kişiden sadece üçü o akşam Haymarket Meydanı’ndaydı.

Konuşmacılarından birisinin dahi şiddeti teşvik ettiğine dair hiç bir kanıt yoktu; aslında duruşmadaki tanıklığı sırasında Vali Harrison konuşmaları “zararsız” olarak nitelendiriyordu. Şiddete yönelik herhangi bir önceden tasarlamanın olduğuna dair herhangi bir kanıt da sunulmadı. Gerçekte, Parsons iki küçük çocuğunu da toplantıya getirmişti.
Hüküm Veriliyor
Yargılanan bu sekiz kişinin aslında anarşist inançları ve sendika faaliyetleri nedeniyle yargılandıkları başından beri belli olmuştu. Savcı Grinnell’in jüriye hitaben yaptığı kapanış konuşmasında geçen şu sözlerin tanıklığında duruşma başladığı gibi sona erdi; “Kanun yargılanıyor. Anarşi yargılanıyor. Bu adamlar seçildiler, ve Büyük Jüri tarafından ayırıldılar, ve önder oldukları için suçlandılar. Kendilerini takip eden binlercesinden daha fazla suçlu değiller. Jürinin iyi insanları; bu adamları mahkum edin, onları örnek yapın, asın onları ve kurumlarımızı, toplumumuzu kurtarın”.

Ağustos’un 19’unda sanıklardan yedisi ölüm ve Neebe ise 15 yıl mahkumiyet cezasına çarptırıldı. Serbest bırakılmaları için düzenlenen kitlesel uluslararası kampanyalardan sonra, devlet “uzlaşarak”, Schwab ve Fielden’in cezalarını ömür boyu hapis cezasına çevirdi. Lingg celladına ihanet ederek idamlardan bir gün önce intihar etti. 1887 yılı 21 Kasım’ında Parsons, Engel, Spies ve Fischer asıldılar.
Özür
Cenaze törenine 60.000 emekçi katıldı. Neebe, Schwab ve Fielden’i serbest bırakmak için başlatılan kampanyaya devam edildi.

[Bu üç anarşist] 26 Haziran 1893’de Vali Altgeld tarafından serbest bırakıldılar. Vali bu insanların yeterince acı çektiklerine inandığından değil, yargılandıkları davada suçsuz olduklarını düşündüğü için onlara af imkanı tanıdığını açıkça belirtti. Onlar ve asılanlar”histeri, ayarlanmış jürilerin ve taraflı bir jürinin” kurbanlarıydılar.
Yetkililer yargılamaların olduğu dönemde bu tip baskıların sekiz-saat hareketini gerileteceğine inanıyorlardı. Gerçekte ise, sonradan ortaya çıkan kanıtlar, çelik patronlarının işçi hareketine olan itimatı sarsmak amacıyla düzendikleri gizli bir teşebbüsün parçası olarak, bombanın Kaptan Bonfield için çalışan bir polis ajanı tarafından atılmış olabileceğini gösteriyor.
Spies ölüm cezasını takiben mahkemeye hitap ederken, bu gizli teşebbüsün başarılı olamayacağından oldukça emindi: “Eğer bizi asarak … tahakküm altındaki milyonların, sefalet içinde çalışan ve kurtuluşu arzulayan, kurtuluşu bekleyen milyonların bu hareketini, işçi hareketini ezebileceğinizi umuyorsanız -eğer düşünceniz buysa, o zaman asın bizi! Burada bir kıvılcımı ezeceksiniz, ama şurda, burda veya orada, arkanızda, -ve önünüzde, ve her yerde alevler yükseliyor. Bu gizli bir ateş. Bunu asla söndüremezsiniz“.

Yargılanan 8 işçi

August Spies
(1855-1887)
Spies, Almanya’da doğmuş ve 1872’de Amerika’ya göç etmişti. 1875’de sol siyasetle ilgilenmeye başladı. 1880 yılına gelindiğinde, anarşizmin Chicago okulunun lideri konumuna gelmişti. Aynı yıl Arbeiter Zeitung gazetesinin yayın editörü oldu. Aşırı kişiliğine karşın, bombalama ile aslında hiçbir ilgisi yoktu. 1 Mayıs çatışmalarının ardından gazetesinde [yayınladığı] işçileri Haymarket Meydanı’ndaki protesto gösterisine çağıran “İntikam” adlı yazısı ve orada konuşma yapması suçlanması için yeterli oldu. İdam edildi.

Albert Richard Parsons
(1848 – 1887)
Tanınmış bir New England ailesinin torunu olan Parsons, Alabama’da dünyaya geldi ve Texas’ta büyüdü. İç Savaş sırasında ağabeyi tümgeneral William H. Parsons’un komutasındaki bir süvari birliğinde, konfederasyon ordusunda [güney eyaletlerinin oluşturduğu orduda] görev aldı. Savaş sonrasında konfederasyon fikirlerini reddederek, Texas’daki Yeniden İnşa hükümeti için çalıştı. Daha sonra Chicago’ya giderek, işçi hareketinin liderlerinden birisi oldu. Parsons Haymarket Meydanındaki konuşmacılardan brisiydi ve patlama olmadan çok önce alandan ayrılmıştı. Tutuklanmaktan kurtulmasına rağmen, davanın ilk gününde mahkeme salonuna gelerek yoldaşlarına katılması hayatına mal oldu.

Adolph Fischer
(1858-1887)
Fischer, Almanya’nın Bremen eyaletinde doğmuş ve 1873’de Amerika’ya göç etmişti. Arbeiter Zeitung gazetesinde dizgici olarak çalıştı. İşçileri Haymarket Meydanı’ndaki toplantıya silahlı gelmeleri yönünde yaptığı çağrı suçlanması için yeterli oldu, idam edildi.

George Engel
(1836-1887)
Engel, 1873 yılında Almanya’dan Amerika’ya göç etti. Önceleri sosyalizmle ilgileniyordu. Haymarket’teki toplantıya katılmamıştı bile; Haymarket “Tertibi” ile ilgisi Grief Hall toplantısına katılması sayesinde kuruldu. İdam edildi.

Louis Lingg
(1870-1887)
Almanya doğumlu olan Lingg suçlanan sekiz kişiden en genç olanıydı. 1885’de Amerika’ya gelen Lingg, anarşist şiddet taraftarlığının önde gelen savunucularındandı. Bomba imal etmek ve olay günü (4 Mayıs) dağıtmakla suçlandı. Ölüme mahkum edilen beş kişiden birisi olan Lingg, idamlardan bir gün önce hücresinde intihar ederek yaşamına son verdi.

Oscar Neebe
(1850-1915)
New York doğumlu olan Neebe, Haymarket alanındaki toplantıda bulunmuyordu. Aleyhinde dikkate değer hiçbir kanıt olmamasına karşın, 15 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 6 yıl sonra ise affedildi.

Samuel Fielden
(1846-?)
Yargılananlar arasındaki tek ingilizdi. Haymarket’teki konuşmacılardan birisiydi. Bombalama onun konuşmasının hemen ertesinde gerçekleşti ve o sırada kurşunla yaralandı. Ölüm cezasına çarptırılan Fielden’in cezası önce ertelendi; 6 yıl sonra ise serbest bırakıldı.

Michael Schwab
(1853-?)
Bavyera doğumlu olan Schwab genç yaşta sosyalist olmuştu. Arbeiter Zeitung gazetesinde editör yardımcılığı görevinde bulunuyordu. Haymarket Meydanı’nda sadece kısa bir süre bulunan Schwab, tanıkların onu Spies ile beraber gördüklerini beyan etmeleri nedeniyle suçlanarak, ölüm cezasına çarptırıldı. Cezası önce hafifletildi, 6 yıl sonra ise affedildi.

Kaynak: Kaos , vikipedi

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments