Flora Tristan, hakettiği ilgiyi ölümünden ancak birbuçuk yüzyıl sonra görmeye başlayan, sosyalizm ve kadınların özgürlük mücadeleleri tarihinin “kıyıya itilmiş”, unutulan, unutturulan bir “öncü”südür. Hem sosyalizmin, hem de feminizmin öncülerinden olan Flora Tristan’ın en özgün düşüncelerinden birisi, ezilen proleterya ve ezilen kadınların kurtuluşlarının, ancak kendileri tarafından ve birlikte, her birine aynı derecede önem veren mücadelelerle sağlanabileceğidir.
Flora Tristan 17 yaşındayken bir evlilik yapar ve 2 çocuk dünyaya getirir. Eşi Chazal, sarhoş despot ve borçlarını karısını fuhuşa iterek kapatmak isteyen bir kumarbazdır. Flora Tristan, 1825′ te evini terk ederek annesinin evine kaçar. O zaman bir kadının kocasından ayrılması olanaksız olduğundan, gerçek aile durumunun öğrenilmesinden sürekli korkarak, çeşitli işlerde çalıştı.Sürekli iş ve yer değiştirerek kocasının takibinden kurtuluyordu.
Flora Tristan bir çok kez boş yere ayrılma talebinde bulunduğu halde, 1836′ da mahkeme kararı ile iki çocuğu da babasına verildi.Ancak kısa bir süre sonra eşi Chazal’ ın kızına cinsel tacizi öğrenip, ensest denemesi dolayısıyla şikayet etmesinden sonradır ki çocuklar annesinin yanına verildi.Chazal hapis cezasına çarptırıldı; fakat delil yetersizliğinden serbest bırakıldı.Ancak kendisine karşı öldürme girişiminden sonra, Chazal 20 yıl hapis cezasına çarptırıldı.Flora Tristan ölümden kurtuldu; ama kurşun kalbe çok yakın bir yere saplanmıştı.Ve bedeninden çıkarılamadı.
Flora Tristan, Fransız Devrimi’nin bir çok başarısını, Bourbonen-Monarşisi’ nin restorasyon ile geri aldığı bir çağda yaşıyordu.Gerçi “Yurttaşlar Yasası” (Code civil) eşitlik ilkesi ve sınıf ayrıcalıklarının kaldırılması ile öğünüyordu; fakat bu durum kadınlar için geçerli değildi.Erkeklerin hakları güçlendirilmiş, buna uygun olarak kadınlarınki oldukça kısıtlanmıştı.Yasaya göre koca her bakımdan karısından sorumluydu; kadın da ona itaat borçluydu.Bu sırada Fransa’nın endüstrileşmesi, el işçiliği ile mekanikleşme arasında bir yerdeydi; yavaş yavaş bir işçi sınıfı oluşmaktaydı.Temmuz -Monarşisi(1830-1848), liberal bir ekonomi görüşü ile hareket ediyor, sosyal sefaleti hafifletmek için hemen hiçbir önleme başvurmuyordu.İngiltere’ de, işçilerin, sendikalar ve yardımlaşma birliklerinin bildirileri ve grevlerle taleplerini vurgulayan bir işçi hareketi gelişirken; Fransa’ da sadece eleştirel toplumsal analizler ve sosyalist teoriler ileri sürülüyordu.
Flora Tristan on ay içinde Peru’ da başından geçenleri anlattığı; toplum eleştirisi, felsefi düşüncesi, röportaj ve hayat öyküsünün bulunduğu “Bir Paryanın Yolculukları 1833-1834” adlı yazısı yayımlandığı zaman basın bunun ayrılma başvurusunda olduğu gibi iyi bir kabulden çok, söylenmemesi gereken gizlilikler olarak yorumladı.Ama bu kitap, geniş bir okur kitlesinin dikkatini çekti ve Flora Tristan adı bilinen bir yazar oldu.Bu kitapla birlikte, “Necessite de Faire un bom accueil aux femmes etrangeres” (Yabancı Ülke Kadınlarına İyi Bir Kabul Göstermenin Gerekliliği) adlı broşürde çıkmıştı ki burada o, yalnız yaşayan yabancı kadınların, taciz ve tehditlerden korunması için gerekli olan bazı önlemlerden söz ediyordu.Buradaki pratik öneriler, yazarın kadınların eşit hakları için gerekli gördüğü örgütlenmiş savaşımın ilk belirtileridir.
1839 Martında İngiltere’ ye gitti ve Ağustos ayına kadar orada kaldı.Fabrikalar, gecekondu semtleri ve meyhanelerde röportajlar yaptı.Anna Wheer’ le tanışması, ona hapishanelerin, akıl hastanelerinin kapılarını açtı.İngiltere hakkında yazdığı kitapta, (Londra’ da Gezintiler) varlıklı aristokratları, fabrika sahiplerini betimler; bunlarla işçi mahallelerindeki sefalet arasındaki korkunç çelişkiyi vurgulayarak gösterir. Flora Tristan kitabında İngiliz ücretli işçilerin hayatını, yaşam koşullarını, kadınları ve çocukları anlatıyor.Proleterlerin çocuklarının sefaleti, büyüklerinkini aşıyor. Çocuklar çok kez altı yaşından sonra fabrikalarda, günde on iki, on dört saat çalıştırılıyorlar.Evsiz ve açların sayısı çok, sosyal yardımın yok denecek kadar az olması yüzünden, genç kızların yaşama şansı ancak fuhuş sayesinde olanaklı olabiliyor.
Flora Tristan’ın yazıları ve kitaplarına yönelik tepkiler Fransa’ da da İngiltere’ de olduğu gibi, burjuva yayın dünyası, Tristan’ ın silahlı eyleme dayanan devrim açıklamaları karşısında suskun bir tavra bürünür.Buna karşılık demokratik muhalefet gazeteleri, özellikle sosyalist eğilimli olanlar, bayram yaptılar.Fransız toplumu içinde yapıt büyük başarı kazandı.1840’daki iki baskıyı, 1842’de iki baskı daha izledi.
1842 Aralığında işçi sınıfının kurtuluşu için düşündüklerini yazmaya başladı.”İşçi erkekler ve kadınlar,… artık söylenecek ve yazılacak bir şey kalmadı.Çünkü sizin sefaletinizi herkes biliyor:Charta’da yazılı haklar için güç kullanmak.Artık eylem zamanı geldi”Flora Tristan’ın İşçilerin Birliği savunusunun en önemli öğesi, işçilerle kadın sorununun birbirine bağlanmasıdır.Kadınları fuhuşa, açlığa, cehalete iten sebebi kapitalizme bağlar ve erkek hakim bir mantığı sıkça vurgular.
Flora Tristan ölümüne kadar yazılarıyla, konuşmalarıyla işçiler ve kadınlar arasında yaptığı örgütlenme çalışmalarıyla her zaman olumsuz tepkileri daha çok aldı.Flora Tristan, tarihi kesin olmamakla birlikte, Eylül 1844′ de Bordeoux’ya geldi ve orada beyin kanaması geçirdi.Dostlarının çabasına karşın, iyileşemedi ve 14 Kasım 1844′ de öldü.Tristan’ ın ölümünden sonra bir çok kitabı yayınlandı.Bir çok yazar, siyaset bilimci kitaplarında onunla ilgili bölüm ayırdı.F.Tristan’ ın düşüncelerinin tarih felsefesindeki yeri hakkında, literatürde bir birlik yoktur.Friedrich Engels’in onu eleştirmenlere karşı savunmuş olmasına karşın, yine de Marx Engels’in yapıtlarının yazar adları dizgesinde, “küçük burjuva ütopist sosyalizmin Fransız yazarı” olarak nitelendirilir.Bunun yanında, Marco, Flora Tristan’ın, onu “bilimsel sosyalizme” bağlayan düşüncelerini işaret eder.
Fakat, Flora Tristan’ın toplumsal ilişkilerle, arkasında kendi deneyimleri yatan, doğrudan ve yoğun hesaplaşmalar yapmış olması; onun çağında onun kadar açıklıkla başka bir düşünürün bunu yapmamış olması; özellikle vurgulanması gereken önemli bir noktadır.
Onur Yılmaz