Anneciğim , tam üç yıldır aralıksız ,
Hüzünlü şarkılar söylüyorsun lanetleyerek beni.
Ve ben , başımı alıp gidiyorum;başıboş , umutsuz.
Her yerde insanlarla karşılaşıyorum , kalbimin kabul etmediği.
Babamın bıraktığı mirası , içkiyle değiştireyim mi?
Bu acımasız okları , sana da fırlatayım mı?
Anneciğim , gençliğim hala dipdiri , zinde;
Yitip gidiyor talihsizlik çöllerinde.
En iyi dostlarım , bana bakıyor neşeyle;
Çünkü , onlarla gülmüştüm bir zamanlar ben de.
Ama , şimdi ne mutsuz olduğumu bilmiyor hiçbiri;
Buz insanı yakarmış meğer ve ısıtırmış zemheri.
Nasıl bilsinler , hiçbir dostum yok artık;
Kime açayım şimdi gizlerimi?
Kim bilir , hangi korkunç düşünce alacak ,
Bir gün o ışıltılı düşlerimin yerini.
İnan bana anneciğim , etrafta hiç kimse yok;
Sen hala benim inancımsın!
Ama , dayanağım yok artık , umudum kalmadı;
Kalbime egemen olan aşktan gayrı.
Öyle düşler gördüm ki , gece-gündüz;
Mutluluk ve zaferi tadacağız birlikte!
Neyi arzu ettiysek , o olacak geleceğimiz;
Her düş için ödenecek kefaretimiz de.
Yalnızca , bir tek arzu kaldı kalbimde ,
Onu da senin kollarına veriyorum;tut!
Acılı , can çekişen gençliğim ellerinde;
Yatıştır onu ve avut!
Bir kez daha sarıl bana;
Babama , kız kardeşime ve sevgili bildiklerime!
O zaman , kanımda anlatılmaz bir kızışma;
Asla çürümeyecek yüreğimden , ne kaldıysa geriye.
Hristo BOTEV
Çeviren :Hüseyin Köse