Botev , 5 ocak 1848’de , Rumeli’ye bağlı Filibe yakınlarındaki , Kalofer kasabasında dünyaya gelir.Babası , Odesa’da ruhani bir okulu bitirmiş öğretmen , yazar ve uyanış döneminin önemli bir kişisi olan Botyo Petkov’dur.Yazar , babasının etkisiyle , daha çocuk yaşında Rus edebiyatına büyük ilgi duymuştur. Halk dilini ve şiirini , 400’den fazla türkü bilen annesinden öğrenmiştir.İlkokulu doğduğu şehirde bitirir.1863 yılında , lise öğrenimi için Odesa’ya gönderilir.Botev , bu şehirdeki liselerden birinde , burs alarak okumaya başlar.Burada , Çernişevski , Dobrolyubov , Herzen gibi Rus yazarlarını inceler ve 1860’ların devrimci ruhunu ve nihilizmi benimser.1864’te , Rus devrimci hareketine katılır.
1866’da , aldığı burs kesilince , liseyi bırakmak zorunda kalır.Bir süre , güney Rusya’nın bir köyünde öğretmenlik yapar.1867’de , Bulgaristan’a döner ve Kalofer’de hasta olan babasının yerine , öğretmenlik yapmaya başlar.Kiril ve Metodiy kardeşlerin doğum yıldönümü kutlamaları nedeniyle söylediği ateşli bir söylev yüzünden , yöneticilerle başı derde girer.Babası , öğrenimine devam etmesi için , onu yeniden Rusya’ya yollamak ister.Ancak , parasal nedenler yüzünden; Rusya yerine , Romanya’nın Braile şehrine gider.Burada , Voinikov’un , “Dunavska Zora” gazetesinde çalışmaya başlar ve Bulgar sığınmacılarının sorunlarıyla ilgilenir.
1868’de , Hacı Dimitr ve Stefan Karaca’nın çetelerinin Tuna nehrini geçerek , Bulgaristan’a girmesinden cesaretlenen Botev;Jelyo Voyvoda’nın çetesiyle , Bulgaristan’a geçmeye hazırlanırken , ailesine vasiyetini yazar.Bu vasiyet “veda” şiiridir ve bu şiir;yazarın , 1871’de çıkarmaya başladığı , “Bulgar Sığınmacılarının Sözü” ya da kısa adıyla “Söz” dergisinde yayınlanır.Botev , aynı yıl , Bükreş’teki Bulgar devrimci merkez komitesine başkan seçilir.Paris komününe olan sempatisini de dile getiren yazar , komite adına , 20 nisan 1871 tarihinde , “İnanç Sembolü” adlı bildirisini yazar.Daha sonra , bu bildirileri , veliçko Popov ile birlikte , Romanya’nın çeşitli yerlerine kurdukları komite binalarına bırakırlar.
Botev , 1872’de tutuklanır.Hapisten çıktından sonra , yeniden Bükreş’e yerleşir. Burada , önceleri , Karavelov’un çıkardığı , “Özgürlük” ve “Bağımsızlık” gazetelerinin yayınında yardımcı olur.Daha sonra , 1873’te “Çalar Saat” , 1874-75 yıllarında ise , “Bayrak” adlı gazeteleri çıkarır.1875’te , Bulgaristan’da ayaklanma hazırlığı başlayınca;Botev , bu ayaklanmayı örgütlemek için , Odesa’ya gider.Bu arada , Romanya’daki sığınmacı merkezlerini dolaşır.1876’da , “Yeni Bulgaristan” adlı gazeteyi çıkarır.Bir ara , İstanbul’a gider ve Rus elçisi İgnatiyev ile görüşerek; Rusya’nın , Bulgaristan hakkındaki düşüncelerini öğrenmek ister.1876 Nisan ayaklanması başlayınca , Botev;Romanya’da kurduğu 200 kişilik çetesiyle birlikte , buharlı bir Avusturya gemisiyle Tuna’yı geçerek , Bulgaristan’a ulaşır.Çeşitli yardımlarla , batı Balkanlar’daki veslets Dağı’na kadar gelir.Burada , Osmanlı ordusuyla karşılaşır.Çete kuşatılır.Botev , 20 mayıs 1876’da çıkan çatışmada öldürülür.
Eserleri :
Botev , 22 şiir yazmıştır.Ayrıca , çok sayıda;makale , deneme , yergi , mektup ve feyletonları vardır.Botev , ilk şiirsel itirafını , “Annem’e” adlı şiiriyle yapmıştır. Şair , annesine , böylesine büyük bir dava uğruna ölürse , ardından ağlamamasını vasiyet eder.Botev , kendi trajik geleceğini sezmiş gibidir.Bu şiir , Slaveykov’un “Gayda” gazetesinde yayınlanır.Daha sonra , “Erkek Kardeşime” adlı şiirini yazar. Bu iki şiirinde , acı ve yalnızlık vardır.1871’de “veda” adlı şiirini yazar.”Söz” gazetesinde yayınlanan bu şiir , Botev’in bir çeşit vasiyetidir.Şiirde ; isyancı görüşlerini , savaşa hazır olduğunu , vatanına duyduğu sevgiyi ve Osmanlılara duyduğu öfkeyi dile getirir.
“Söz” gazetesinde , yazarın ayrıca;”Çeteciler” , “Kocaya Kaçan” , “İlk Aşkıma” , “Mücadele” adlı şiirleri de yayınlanır.”Çeteciler” ‘de isyan hakkındaki iyimserliğini , “İlk Aşkım” ‘da ise , yeni duygular ve yeni yüzlerle isyanın romantik görüntüsünü çizer.
Botev’in şiirlerinden başka , bir de baladı vardır.Bu baladın konusu , Hacı Dimitr’in tehlikelerle dolu olan bir seferidir.Hacı Dimitr’in serüvenleri ile ölümü arasında , bütünlüklü bir kıyaslama yapılır.Yazar , ünlü çeteciyi;kendini halkına ve vatanına adamış olan bir kahraman olarak sunar.Şiirdeki birey , halk ve vatan sorunudur.Botev , bu şiirde , duygusallığı aşmış;eski kalıp ve ilkeleri terk ederek , halk şiirinin etkisiyle , romantizme yaklaşmıştır.Botev’in yazgısını açığa vuran bu şiir , önsezi ve öngörüleri açısından da önemlidir.”Hacı Dimitr” , tüm Bulgar edebiyatının en tanınmış şiirlerinden biridir ve Botev’in , en vatansever yaratımı olarak kabul edilir.
Botev , 1873 yılında , Dua” adlı şiirini yazar.Bu şiir , siyasi ve sosyal bir itirafnamedir.Şiirde , şairin geleceğe olan inancı belirtilmiş ve lirik kahramanın yüzü ortaya çıkmıştır.1875’te , “Vasil Levski’nin İdamı” adlı şiirini yazar.Şiirde , çekilen acıların yanı sıra;Levski’nin kişiliği , eylemleri ve mücadeleleri övülerek anlatılır.Botev , 1875’te şiirlerini toplayarak , “Botev ve Stambulov’dan Türküler ve Şiirler” adı altında yayınlar.Kitabı hazırlarken , şiirleri birçok kez gözden geçirmiş;eski sözcükleri ayıklayarak , üslubunu güzelleştirmiştir.
Botev’in , çeşitli gazetelerde yazdığı düzyazılarının bazılarının dökümü şu şekildedir;(Düzyazıların türü , parantez içinde verilmiştir.)
A) “Davul” gazetesinde çıkan düzyazılar :
– Siyasi Olaylara Bir Bakış (Yergi ve Mizah) 8 Eylül 1869
– 1870 yılı , Bulgarlara Ne Getirecek? (Yergi ve Mizah) 13 Ocak 1870
– Bildiri (Yergi ve Mizah) 13 Ocak 1870
– Şehirlinin Ev Hayatı (Yergi ve Mizah) 12 Haziran 1870
– Siyasi Olaylar (Yergi ve Mizah) 20 Haziran 1875
– Pişman Olmuş (Yergi ve Mizah) 30 Haziran 1875
B) “Söz” gazetesinde çıkan düzyazılar:
– Halk;Dün , Bugün ve Yarın (Makale) 10 Haziran 1871
– Halk;Dün , Bugün ve Yarın (Makale) 25 Haziran 1871
– Tefrika (Makale) 10 Haziran 1871
– Tefrika (Makale) 25 Haziran 1871
– Petruşan (Makale) 08 Haziran 1871
C) “Özgürlük” gazetesinde çıkan düzyazılar :
– Mithat Paşa’nın Düşmesi (Muhabir Mektubu) 14 Ekim 1872
D) “Çalar Saat” gazetesinde çıkan düzyazılar:
– Ah Zaman , Ah Töreler! (Yergi ve Mizah) 1 Mayıs 1873
– Dolap (Yergi ve Mizah) 10 Mayıs 1873
– Papaz Fabrikası (Yergi ve Mizah) 10 Mayıs 1873
– Öğretmen Kalıbı (Yergi ve Mizah) 10 Mayıs 1873
– Dinlenen Konuşma (Yergi ve Mizah) 10 Mayıs 1873
– Görülmüş Olay (Yergi ve Mizah) 10 Mayıs 1873
– Söylenmiş Söz (Yergi ve Mizah) 10 Mayıs 1873
– Sizi de Bekleyen Budur! (Deneme) 20 Mayıs 1873
E) “Bağımsızlık” gazetesinde çıkan düzyazılar:
– Böyle Şerefsizce Yaşamaktansa;Ölüm ,
99 Kez Daha İyidir! (Muhabir Mektubu) 9 Haziran 1873
– Biliyor musun , Biz Kimiz? (Deneme) 9 Şubat 1874
– Biliyor musun , Biz Kimiz? (Deneme) 16 Şubat 1874
– Lojova Köyü Yaşlıları (Muhabir Mektubu) 2 Mart 1874
– Karakocalı Köyünde (Muhabir Mektubu) 2 Mart 1874
– Çok Emek ve Çok Çaba Gerek! (Muhabir Mektubu) 23 Mart 1874
– Türk Reformları ve Gerçek Durum 6 Nisan 1874
– Bir Alay Şarlatan , Halkı , Kapıdan Kapıya
Gezdiriyor (Muhabir Mektubu) 1 Haziran 1874
– Bulgar Halkı Toplum İşleriyle
Uğraşmaya Başlamış (Muhabir Mektubu) 31 Ağustos 1874
– Doğu Sorununun Çözümü;Diğer Birçok
Toplumsal , Uluslararası ve İktisadi Sorunları
Çözecektir (Muhabir Mektubu) 7 Eylül 1874
– Çoktan Uyumuşları Niye
Sinirlendireyim?(Muhabir Mektubu) 28 Eylül 1874
– Yazar ve Gazetecilerin Görevleri (Deneme) 12 Ekim 1874
F) “Bayrak” gazetesinde çıkan düzyazılar:
– Yüksek Ruhanilerin Yolsuzlukları (Muhabir Mektubu) 22 Aralık 1874
– Eğer Ayaklanmazsa , Lanet Olsun Halka! (Muhabir Mektubu) 5 Ocak 1875
– Niçin ve Kimin İçin Yazıyorum Ben? (Muhabir Mektubu) 19 Ocak 1875
– Şumen Olayı (Muhabir Mektubu) 2 Şubat 1875
– Siyasi Kış (Deneme) 2 Mart 1875
– Bizim Proleterya Büyüyor! (Muhabir Mektubu) 16 Mart 1875
– Ey Tanrım , Sana Şükürler Olsun! (Eleştiri ve Bildiri) 2 Mayıs 1875
– Görkemli Türk Sultanı (Eleştiri ve Bildiri) 6 Temmuz 1875
– Hersek Ayaklanmasından İzlenimler (Muhabir Mektubu) 27 Ağustos 1875
Sanatı ve Görüşleri :
Botev’in coşku verici şiirleri;kendini bilmenin , bir tür dramını yansıtır.Vatansever bir insanın görevleri adına , kalbinde ne varsa , onu anlatmıştır.Bu nedenle onun şiirinde , vatanı için şehit düşmüş insanlar ve kahramanlar ağırlıklı bir yer tutar.Botev , yazdığı şiir ve düzyazılarda , kahramanlarını ülküselleştirir.Fiziki ve ruhsal güzelliklerini betimler.Yazar , ilk şiirlerinde , bireyin ve halkın kaderi sorununa eğilmiştir.Şiirlerinin birçoğunda ise , ölüm duygusu , baskın bir duygudur.
Botev , esinlenmesinin yüceliğiyle , diğer tüm Bulgar Rönesans şairlerinin ötesine geçmiştir.İmgeleminin gücü , yarattığı heyecan verici atmosfer , şiirinin teknik yetkinliği ve dil kullanımındaki ustalığıyla , büyük bir şairdir o.Sıklıkla , halk şarkılarına yakın olan şiirleri , tüm Bulgarların ruhuna seslenir.Dizelerinin içerdiği ritimlerin çeşitliliği , onun şiirlerinde , olağanüstü bir yaratımı açığa vurur. 8 heceli uyaksız şiirlerinden bazıları , sıkça yapılan yinelemelerle , halk şirinin temelini derinden etkilemiştir.Botev’in şiirleri , teknik kusurları da içerir.Ancak , güçlü ve anlık anlatım bakımından , bu şiirlerde;güzellik ve yetkinlik vardır yine de.Şiirlerinde , romantizmin ögeleri kadar , derin gerçekçi ögeler de vardır. Botev , romantizm bakımından;Puşkin , Lermontov ve Byron’la birlikte anılır.
Botev , şiirde olduğu kadar , mizahta da yetkindir.”Çalar Saat” adlı mizah gazetesinde , toplumun ve döneminin kusurlarını alaya alan , fıkra ve taşlamalar yazmıştır.Onun eleştirel yönü , sadece mizahi türlerde değil;Bulgar edebiyatı hakkında yazdığı değerlendirme yazılarında da görülür.
Botev’in Sosyal ve Siyasal Görüşleri :
28 yıl gibi kısa bir hayatı olan Botev , toplumsal gelişmenin en ilerici çizgisinden , hiçbir zaman ayrılmamıştır.Bütün insanlara mutluluk sağlayacak olan , doğrucu bir toplum düzeninin kurulması düşüncesi , onun esin kaynağı olmuştur.Onun ideolojik gelişmesi , Bulgaristan’ın;toplumsal , ekonomik gerçeği ve Rus felsefi düşüncesinin etkisi altında olmuştur.
Botev’in ele aldığı temel düşünce;Osmanlı feodalizminden ve onun dayanağı olan Bulgar çorbacılarıyla(halkın Hıristiyan ileri gelenlerine taktığı ad) , dini önderlerinden kurtuluşudur.Ona göre , Bulgar çorbacıları , bütün kötülüklerin başı ve halkın en azgın düşmanıdırlar.Tüccar-sanayici burjuvazisi , halkına ihanet etmiştir.Dini önderler ise , ilericilik ve kurtuluşun başlıca düşmanlarıdır.Her akıllı ve namuslu insan , dinden ve aptalca inanışlardan kurtulmalıdır.Çünkü , bu tip inançlar , insanın akli ve fiziksel gücünü yok etmektedir.Çarları ve Papayı koruyan Tanrı’ya karşı gelir Botev.Kölelerin koruyucusu ve küçümseyici bakışların cezalandırıcısı olan “Akıl Tanrısı” ‘na ise , çağrıda bulunur.
Botev , insanlık ve özgürlük adına;halkın gücünü parçalamak , onun siyasi ve manevi kurtuluşunu geciktirmek için yaratılan , her türlü sahte ilim ve siyasi kuramlara karşı gelmiştir.Ona göre , Avrupa ve Amerika’daki burjuva demokrasileri de çıkmazdadır.Yazar , Avrupa ve Amerikan burjuvazilerinin gerici niyetlerine rağmen;Avrupa’ya karşı , daha ılımlı görüşler içindedir ve şöyle demektedir : Avrupa’ya körü körüne öykünmemeliyiz.Avrupa’dan , bize ve insanlığa yararlı olanı almalıyız.
Botev’e göre , bugünkü toplumsal hayatta ve insanların bugünkü siyasal düzeninde , fakiri her yerde köle yapan bu acıklı kuralı ; ne düşünce gelişmesine , ne bilimin yeniliklerine , ne de ticaretin kolaylıklarına bağlayabiliriz.Uygarlığın nimetlerine , fakir ve zengin ayrımı ortadan kalktığında ulaşılabilir.Kötülüğün ana nedeni , çok fakir ve çok zengini yaratan , anormal toplum düzenidir.
Botev , sadece sözle değil;uygulamada da , sonsuz sevgisini gösteren bir vatanseverdir.Şovenliğe ve Bulgarların , burjuva milliyetçiliği düzeyinde övülmesine karşıdır.Vatansever olan Botev , aynı zamanda evrenseldir de.O , vatanseverliğin ve evrenselliğin;yani , Bulgarlar ile bütün milletlerin çıkarlarının , gerçek bir birleşimidir.Onun vatanseverliği , evrenselliğe organik bir şekilde bağlıdır.Ona göre , kurtuluş için ölen;yalnız kendi vatanı için değil , bütün dünya için ölmüş demektir.
Botev’in Felsefi Görüşleri :
Botev’in bakış açısının temel , ideolojik ve kuramsal kaynakları;felsefi materyalizm ile Rus düşünürlerinin , devrimci demokratik görüşleridir. Feuerbach’ın felsefesiyle , onlar sayesinde tanışmıştır.Proudhon , Bakunin , Çernişevski ve Neçayev’den , belirgin bir şekilde etkilenmiştir.Bükreş’te olduğu dönemlerde , Marx’ın bazı eserlerini okumuştur.Bu eserler , Botev’in , felsefi ve sosyo-politik görüşlerini etkilemiştir.Ancak , içinden geldiği toplumsal koşullar nedeniyle , Marksist olamamıştır.Buna karşın felsefe , sosyoloji ve estetik alanlarında , düşünceleriyle ufuklar açmıştır.
Botev , Feuerbach’ın materyalist felsefesinin izinde;felsefenin temel problemi olan , us ve madde ilişkisine değinmiştir.Ona göre , us;bedene ve beyne özel , ikincil bir ürün ve bir sonuçtur.Us , bedenden ayrı ve bağımsız bir unsur olarak , tek başına var olamaz.Botev , bu bağlamda , bedenin öldükten sonra , ruhun yaşaması düşüncesini kabul etmez.Ona göre , bu;baştan aşağı bir uydurmadır. Tanrı , doğadan ayrı ve onun dışında bir varlık değildir.O halde , maddesel dünyanın yaratıcısı olamaz.Bu nedenle , Botev , Tanrıbiliminin uzlaşmaz bir karşıtıdır.O , Tanrıtanımazlığı , bilimsel bir kuram olarak kanıtlamıştır.Botev , yalnızca , Tanrı’nın bir ruh olarak nesnel varlığını kabul etmemekle kalmamış; dinin ve ruhban sınıfının , gericiliğine de dikkat çekmiştir.
Botev’e göre , organik ve inorganik maddeler arasında bir uçurum yoktur. Organik madde , inorganik maddenin içinde oluşur.Us ve insan bilinci de , onun içinden çıkar.Bu nedenle , Botev;felsefenin temel problemi olan , us ve madde ilişkisini , materyalist bir bakış açısıyla ele almıştır.
Botev , algılama sorunlarına da , materyalist bilgi kuramı bakış açısından yaklaşmıştır.Agnostisizm(Bilinemezcilik)’le ve önyargılarla mücadele etmiştir.Ona göre , dünya kavranılabilirdir.İnsan bilgisinin sınırı yoktur.Algılama değişir ve gelişir.”Kilise Sorunu Çözülmüş Müdür?” adlı makalesinde , insan usunun ve bilgisinin geliştiğini kanıtlamakta ve şöyle demektedir:”Dün , kuşku götürmez bir gerçek ve gerekli bir koşul olanın , bugün , zararlı bir önyargı haline gelmesi ; bir zamanlar , bir ütopya olarak kabul edilenin de , günümüzde , tarihsel bir gerçeklik haline gelmesi görülebilmektedir.
Botev , doğa ve toplum üzerine de , Rus düşünürlerinin kuramsal kalıtından yararlanarak , bazı diyalektik düşünceler geliştirmiştir.Bunların en önemlisi , karşıtlar arasındaki değişim ve gelişimden kaynaklanan , çatışma ve mücadele kavramıdır.Ona göre , kahkaha ve gözyaşı ile iyi ve kötü , bu mücadelede iç içedir; insani gelişme ve ilerleme de öyle.Botev , 1876’da , “Bayrak” ve “Yeni Bulgaristan” gazetelerinde yayınlanan makalelerinde , birtakım başka diyalektiktik düşüncelere de ulaşmıştır.Eski ve yeninin çatışmasında , eskinin silinip gitmesi ve yeninin zaferi;ya da tarihin , eski ve çağdışı olanın yok olması ile yeni , sağlıklı ve insani olanın yaşam bulması bu diyalektik çıkarımlara örnektir.
Botev’in Edebiyat ve Sanat Üzerine Görüşleri :
Botev’e göre ; bilim , edebiyat ve gazetecilik de , halkın önderlerinin öncülüğünde , siyasi söylem özelliğini kazanmalıdır.Bilim , bilim için ve sanat da , sanat için olmamalıdır.Edebiyat;hayatı , en tipik ve en karakteristik unsurlarıyla birlikte ve doğru olarak yansıtmalıdır.Bilim , edebiyat ve şiir , halk hayatının yankısıdır. Edebiyat ve sanat , halkın feodal zorbalık altındaki hayatını doğru yansıtmanın yanı sıra;halkın istek ve gereksinimlerini göz önüne alıp , özgürlük ve mutluluk ülkülerini öne sürerek , halkın devrimci gelişimine hizmet etmelidir.
Botev için edebiyat , tinsel bir silahtır.Halkın her çeşit sömürge ve kölelikten kurtulması uğrundaki en yüce istekleri , edebiyatta karşılığını bulmalıdır.Ona göre , edebiyatın amacı ve düşünselliği ;onun , topluma gerekliliğinin bir ölçütüdür.Sanat , her zaman belli bir sınıfın görüşlerini yansıtmıştır.Oysa ki , gerçek sanat;halkın hayatını ve çağının devrimci , ilerici düşüncelerini yansıtan sanattır.Botev , hem kuramsal hem de kılgısal olarak , devrimci bir edebiyat düşüncesinin savunucusu olmuştur.
Botev , sanat eserlerinde , içeriği ve düşünceleri temel olarak görüyordu.Ancak , bunların anlatım şeklini de , hiçbir zaman küçümsemiyordu.Ona göre , bir eserin özü ve ana düşüncesi , her zaman en uygun şekilde anlatılmalı ;biçim ve içerik , organik bir bütünlük içinde , bir arada bulunmalıdır.Botev , içeriği zayıf edebi eserleri ve biçimsel olarak güçsüz olan eserleri eleştirmiştir.Ruhsuz ve anlamsız eserler üreten , yeteneksiz yazarları da eleştiri konusu yapmıştır.Örneğin , “Neden Ben Değilim?” adlı şiirinde , düşünceden yoksun şiir anlayışını eleştirmiştir.Botev’e göre , edebiyat eleştirisinin amacı da;düşünsel olması ve okuyucularda , edebiyata olan zevkin gelişmesine yardımcı olmasıdır.Edebiyat , belli toplum sınıflarının çıkarlarını yansıtırsa;edebi eleştiri de , doğal olarak kaçınılmazdır.
Botev’in Pedagojik Görüşleri :
Botev’e göre , bir öğretmen , öncelikle okuttuğu çocuklardan daha bilgili olmalıdır.İkincisi , çocukları okutsun ya da okutmasın , gözleri yere bakmalı;ruhu ise , yukarılara , tavana kadar yükselmeli ve kendinden geçmelidir.Üçüncüsü , çocukları öğretmene , ana-babaları değil de , İsa peygamber teslim ettiği için; öğretmenin en ağır görevi , çocukların çok değerli ve çok tatlı masumiyetini , ihtiyarlayıncaya kadar korumaktır.Bu ise , eğitimin başlıca amacıdır.Dayak ve kitap gibi geriye kalan diğer şeyler ise , sadece birer kolaylıktır;yani şarlatanlıktır. Dördüncüsü de , bir öğretmen , öküz gibi sabırlı olmalı;ayrıca , kuzu gibi iyi yürekli ve bitola dilencisi gibi sağlam bedenli olmalıdır.
Botev’in Çeşitli Yazılarından ve Özdeyişlerinden Örnekler :
1) Her insan , etrafında olup bitenlerin nedenini anlamak ister.Bu isteği , onu , ömür boyu beşikten mezara kadar terk etmez.Yağmur niçin yağıyor , otlar nasıl çıkıyor , neden ay kimi zaman dolunay oluyor da kimi zaman ise yalnız kenarcığı görünüyor , neden balık suda yaşayabiliyor da kedi yaşayamıyor gibi sorular; çocuklukta kimin aklına gelmemiştir?İnsanlar , etraflarında olup biten her şeyin nedenini öylesine bulup öğrenmek istiyorlar ki;aslını bilmedikleri bir şeyle uğraşmayı bırakıp , rahatlarına bakacaklarına ve onu daha çok düşünmeyecekleri yerde , tutup , yalancı bir neden uyduruvermeyi , daha uygun görüyorlar.
Her şeyin , niçin ve nasıl olduğunu öğrenip bilme merakı , hayvanlarda yoktur. Hayvan , ovada koşar;zevkine göre , önüne geleni yer.Ancak , niçin koştuğunu , niçin koşabildiğini , yediği yiyeceğin nereden geldiğini hiç düşünmez.İnsanlarsa , bütün bunlar için , düşünüp tasalanır.Bakın , şimdi bundan ne çıkıyor.İnsan , ne kadar çok şey merak ederse ve bunları , ne kadar ayrıntısıyla tanırsa;o kadar çok şey bilmiş olur.Hayvanlar , bütünleşmemiş zeka;küçük çocuklar da , bilgisizliği ile , en zayıf ve en güçsüz durumdadırlar.Çocukların , küçük oldukları için , zayıf olduklarını sanmayın sakın!Fil , çok büyüktür;ancak , büyüklük ve güce gereksinim duyulmayan yerlerde , bir çocuktan daha güçsüz konumdadır.
İnsan , bir şey yapmak istediği zaman ; önce , kendileriyle bu işi yapacağı cisimlerin özelliklerini bilmelidir.Cisimler , insana kendiliğinden boyun eğerler. Cisimler , insanı dinlerler mi yoksa , karşı mı gelirler?Onlar , ne insanı bilirler , ne de kendilerini düşünürler.Onlar ; maden , altın ya da her neyse , o şekilde varoluşlarını devam ettirirler.Ne iş güçleri vardır , ne de istemleri.Bir dere , akmak istediği için değil;yatağı eğimli olduğu için akar.İnsan ise , bir derenin önüne set çekebilir ; dere de akmasına son vererek , birikir ve göl olur.İnsan setin sağlamlığını , suyun gücünü , kıyıların yüksekliğini ve daha birçok koşulu nasıl bilirse ;suya da istediğini dinletip , yerine getirtebilir.Tekerlek döndürtebilir , odun kestirebilir , çayır sulatabilir ve tekne kaldırtabilir.Siz bundan anlıyorsunuz ki , biz , doğayı ya da cisimleri ne kadar tanıyorsak ;onları , özelliklerine göre birleştirerek , o derece iyi yönetebiliriz.
İnsanlar , bilmedikleri şeylerden çok korkarlar.Çünkü , onlardan kendilerini koruyamazlar.İşte bu yüzden , insanlar , bilmedikleriyle yetinmeyip;yalandan boş bir neden uydurmayı , daha yerinde buluyorlar.ve bu yalancı nedeni , bilginin ve anlayışın yerine koyarak;korkunç bir olaya egemen olduklarını zannederek , kendilerini aldatıyorlar.
Doğa hakkındaki bilgileri , tasarımlarından üstün gelmeye başlayıncaya kadar ; halklar da , hep böyle yaşamışlar.İnsanlar , doğa hakkında daha fazla deneyim ve bilgi edindikten sonra , gök gürlemesi ve şimşek hakkında başka türlü düşünmeye başladılar.Kim gürletiyor , diye soracakları yerde;tutup , neyin gürlediğini aradılar ve yavaş yavaş gerçeğe ulaştılar.O zaman da , onlar , dua ve secdeyle ya da kurbanla ve mumla değil;paratoner denilen aletle korundular.Öteki olay ve cisimler üstüne olan bilgiler de böyle gelişiyor.Bilgi , bizi her yerde korkudan koruyor. Kendisinin de bağlı kaldığı olaylar karşısında ise , zararlı etkilerden korunmamızı öğretiyor.
Köylerinde mezarlık bulunan köylüler , acaba neden korkuyorlar?Bana kalırsa , onlar , cesetlerden ve cesetlerin garip görünüşlerinden korkuyorlar.Çünkü , burada , kendileri için açık olmayan bir şeyin varlığını , içgüdüleriyle kavrıyorlar.Başka neden korkacaklar?İnsanlar , öldükten sonra yaşamak istemiyorlar mı?Aralarından biri öldü mü , üzülüp ağlıyorlar.Oysa , ölenlerin ruhlarının ölmediğine inandıkları için , sevinmeleri gerekmez mi?
Bedensiz ruh korkunçtur.Çünkü , onu nasıl düşüneceğimizi bilemiyoruz.O derece korkunç ki , insanlar ona , şaşırtıcı ve çirkin ya da gereğinden fazla güzel bir beden düşlüyor.İnsanlar , canlı ruhu susuz , cisimsiz ve gaz halindeki bir varlığı; yani , canlı havayı değil de , bu aptallıkları daha kolay düşünebiliyorlar.Bu , o kadar saçma bir şey ki;insan , bedensiz ruhu bir tarafa bırakıp , iğrenç bir şey uyduruyor.Bir şeyi tamamiyle bilmediğimiz zaman , onun hakkında her çeşit tasarımda bulunmak , büyük bir aptallıktır.
“Bedensiz ruhlar var olabilir mi?” sorusu , tamamiyle cahilce bir sorudur.Çünkü , bu soru , ruhla bedenin birbirinden ayrı şeyler olması üzerine kurulmuştur.Biri size , “Kara bir kedi odadan çıktıktan sonra , onun karalığı odada kalabilir mi?” diye sorarsa , ne yanıt verebilirsiniz?Böyle bir kimseyi deli zannedersiniz.Oysa , her iki soru da birbirinin benzeridir.Öyleyse , odadan çıkmış olan kedinin karasının kalmasını düşünebilen ya da bir kırlangıcın kanatsız ve bedensiz uçabileceğini tasarlayabilen bir kimse;ruhu da , bütün bölümleri yok edilmiş , ancak yine de , bir bedene sahip olarak tasarlayabilir.
Bazı kimseler , tek bir nedenleri olamamasına rağmen;ölen insanların ruhlarının , başka dünyalara ya da başka alemlere gittiğini söylüyorlar.Bu , çok kolay anlaşılır bir şey değildir.Oksijen ve selitra okyanusunda oksitlenmeden ya da hidrojen ve karbonla birleşmeden , nasıl yükselip gidiyorlar acaba?Ruhun , kimyasal özellikleri yoktur.Nasıl özellikleri vardır?Fiziksel mi?Hayır.Öyleyse , nasıl hareket ediyor?Fiziksel ve kimyasal özellikleri olmayan , biçimsiz , niteliksiz , niceliksiz bir cisme , biz;varolmamıştır ve o bir hiçtir diyoruz.Bu durumda , bize , elektrik kıvılcımı karşılaştırmasıyla karşı çıkacaklardır.Oysa , elektrik kıvılcımı , fiziksel ve kimyasal özelliklere sahiptir.Bu özelliklere bakıp , onda bilinç vardır diyemeyiz.Ancak , onların , bedenden ayrılmış olan ruhtan istedikleri budur.
2) Aptallıkların , kutsal ve yararlı olduklarını söylemek , insanları buna inandırmaya çalışmak , öyle bir cinayettir ki;onu işleyenlere , Tanrı’nın günahkar kullarına gönderdiği cezalar bile azdır.
3) Herkesçe bilinir ki , gereksinimler ve çekilen acılar , insanları birbirlerine yaklaştırır , birleştirir;içten olmaya ve bütün kötülüklerden kurtulmak için yardımlaşmaya yöneltir.
4) Diplomasi ; incecik ve arapsaçı gibi karmakarışık hayat ipliklerinden oluşmuş bir ilimdir.Bu iplikleri kaleme sarıp , kendisine dilenci torbası dokuması için; insanın , kafasında iyi bir çıkrığı olmalıdır.
5) İvanço: Ana be , ben büyüdükten sonra ne olacağım?
Anası : Sen adam ol da , babanın davulu tavanda hazır.(Görüyor musunuz?Kişinin davulcu olması için bile , adam olması gerek!)
Kaynakça :
– Dictionnaire des Litteratures
Philippe Van Tieghem / 1984
– Dictionnaire Biographique des Auteurs
Laffont-Bompiani / 1964
– Le Nouveau Dictionnaire des Oeuvres
Laffont-Bompiani / 1994
– History of Philosophy in Bulgaria
Angel Bunkov
– Hristo Botev
(Seçilmiş Eserleri) Sofya / 1966
– Bulgar Edebiyat Tarihi
Leman Ergenç
Ankara Üniversitesi
Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Yayınları / 1996
– Bulgaristan Tarihi
Nikolay Todorov
Öncü Kitabevi / 1979
– Ana Britannica
Ana Yayıncılık / 1986
– Büyük Larousse
Gelişim Yayınları / 1986
– Türk ve Dünya Edebiyatçıları
Aziz Çalışlar
Remzi Kitabevi / 1987
– Sosyalist Kültür Ansiklopedisi
May Yayınları / 1979