“…
alamanlar 18 yaşında bir kız astılar.
18 yaşındaki kızlar belki nişanlanır
astılar onu.
moskova’dandı.
gençti, partizandı.
sevdi, anladı, inandı
ve geçti harekete…”
Boğuluyor nazlı, boynu kuğu kuşunun.
Fakat dikildi ayaklarının ucunda partizan
ve hayata seslendi İNSAN:
“- Kardeşler
hoşça kalın.
Kardeşler
kavga sonuna kadar.
Duyuyorum nal seslerini
geliyor bizimkiler!”
Nazım Hikmet Ran
Zoya Anatolyevna Kosmodemyanskaya (Tanya)( 13.10.1923-29.11.1941) – Özel partizan kolunun ( askeri birlik № 9903) partizanı, batı kurmay cephesinin mojayski ( Mojaysk – bölgesine bağlı olan şehir , Mojayski ilçesinin merkezi Moskova bölgesi RSFSC(Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti) yönünde görev aldı.
Zoya,13 eylul 1923 yılında Osino- Gay köyünun Gavrilovski ilçesinin Tambovski bölgesinde papaz bir ailede dünyaya geldi. Babası Anatoliy K . ruhban okulunda okudu ama bitirmedi daha sonra bir kütüphaneci olarak çalıştı. Öğretmen Lubov Curikovayla evlendi.1925 yılında Zoya’nın kardeşi Aleksandr Kosmodemyansky doğdu.Kardeşi de, Zoya gibi kahramanlık göstererek Sovyet Birliği Kahramanı olarak ödüllendirildi.
1929 yılında aile Sibirya’ya göç etti. Bazı iddialara göre onların orda olmalarının sebebi Anatoliy K.’nın kolektifleştirmeye karşı eylemiydi , fakat Lubov K. ifadesinde( 1986 yılda yayımlanmış olan ) , Sibirya’ya kaçma sebebinin ihbarcılıktan kurtulmak olduğunu söyler. Bir yıl boyunca aile Birüste Şitkino koyünde yaşar, sonra Moskova ya göç etmeyi başarırlar.Muhtemelen , Lubov K. ablası sayesinde.O zamanlar o RSFSC – nin Halk Eğitim Komiserliğinde çalışıyordu. Lubov Kosmodemyaskaya “ Zoe ve Şuranın öyküsü”adlı kitabında belirtmiş ki Moskovaya göç etmeleri Olqanın, yani ablasının mektubundan sonra hayata geçmişti.
Zoyanın babası – Anatoliy K. – 1933 yılında geçirdiği bir ameliyat sonrası vefat eder. Zoya ve küçük kardeşi Aleksandr anneleri tarafından büyütülür.
Okulda iyi bir öğrenci olan Zoya daha çok tarih ve edebiyatla ilgilenir.Hatta Edebiyat enstitüsünde okumayı bile hayal eder. Fakat , sınıf arkadaşlarıyla ilişkileri hiç de iyi gitmez. 1938 yılda onu komsomol grubunun başkanı seçerler ama ikinci yıl seçmezler. Zoya’nın arkadaş çevresiyle yaşadıkları onda sinir hastalıklarına yol açar. Annesinin anlatımına göre :
“Sekizinci sınıftan dokuz’a geçerken 1939 y. Zoya sinir hastalıklarından eziyet çekiyormuş. Bununda asıl sebeblerinden biri arkadaşlarının onu anlayamamasıydı. Arkadaşlarının vefasızlığı yüzünden onlardan uzak durur bu yüzden çok zamanını yalnız geçirirdi.Hani derler ya en iyi arkadaşı bulduğunu sanır ve bütün sırlarını onunla paylaşırsın o da gider senin sırlarını başkasıyla paylaşır – Zoya bunları kabullenemiyordu. Kendisinin yalnız insan olduğunu belirtir bu yüzden de arkadaş edinemediğini söylerdi ama aslında kendi içinde çok acı çekerdi.”
1940 y. şiddetli menenjit geçirir ve Sokolnikdeki sinir hastalıkları sanatoryumunda rehabilitasyona başlar. O zamanlar orada yatan yazar Arkadiy Gaydarlada tanışır ve iyi bir dost olurlar .Hastalığına rağmen 1940 yılında , 201 numaralı orta okulun 9- cu sınıfını bitirmeyi başarır.
31 Ekim 1941 de Zoya ve 2000 gönüllü komsomol üyesi “ Kolizey”sinemasında toplanırlar. Ordanda sabotaj okuluna eğitime gönderilirler.Sabotaj – keşif bölümünün savaşcıları olarak yetiştirilirler. Bu bölümün resmi olarak ismi “ 9903 numaralı partizan bölümü batı kurmay cephesi”dir. Kısa bir eğitimden sonra kasımın 4 –de Zoya ve bir grup komsomol Volokolamska bölgesine gönderildiler.Nerdeyse verilen tüm görevlerin üstesinden başarıyla geldiler.( yollara mayına döşeme ve iletişim kanallarının kesilmesi gibi)
17 kasım yüksek başkomutanlığın 428 numaralı emri “ Alman istilacılarını meskun olmuş yerlerinden kovmak , sıcak barınaklarından soğuk alana toplayıp açık sema altında dondurmak ve bütün yaşayış yerlerini yakıp kül etmek”dir…
Bu emrin icra olunması için 9903 numaralı sabotaj grup bölümünden komutan P.S. Provorov( Zoya onun grubundaydı) ve B.S.Kraynev seçilmişlerdi.Onların görevleri 5- 7 gün içinde 10 barınak yerini yakmak.Bunların içinde Petrişevo( Moskova bölgesinin Ruzskiy ilçesi) köyüde vardı . Gruptakiler ellerinde yakıcı karışımlı 3 şişe, tabanca ( Zoyadaki toplu tabancaydı) ,5 günlük kuru ekmek ve bir şişe votka. Göreve çıkınca her iki grupta ( 10 kişi her bir grupta) Golovkovo köyünde ( 10 km Petrişevadan uzaklıkta) Almanlarla girdikleri çatışma sırasında ağır kayıplar verdiler ve kısmen dağıldılar. Onlardan kalanlar Boris Kraynevin komutanlığıyla birleştiler.
27 kasım sabah 2- de Boris Kraynev, Vasiliy Klubkov ve Zoya K. Petrişevde üç evi yaktılar ( Karelova, Solnceva ve Smirnova sakinlerini), buralarda alman subayları ve askerleri yerleşmişlerdi. Yangın sırasında almanların 20 atı ölmüştü.
Daha sonra Kraynev kararlaştırılmış yerde buluşmayı beklemeden diğerlerini terk eder ve başarılı bir şekilde geri döner ; Klubkov ise almanlar tarafından yakalanır; Zoya bir başına kalmış ve Petrişevoya geri dönüp sabotaj yapmaya devam etme kararı verir. Ancak almanlar artık tetikdeydi ve yerli halkı toplayıp evleri korumalarını emretmişlerdi.
Moskova Metrosu
Zoya ,28 kasım akşam saatlerine doğru, S.A. Sviridovun (almanlar tarafından tayin edilmiş muhafız ) ambarını yakma teşebbüsü sırasında farkedilir ve ihbar sonucu almanlar tarafından yakalanılır. ( saat 7 civarında ) . Sviridov bir şişe votkayla ödüllendirilir ( sonradan ise mahkeme kararıyla kurşuna dizilir). Sorgulama sırasında Zoya kendini Tanya olarak tanıtır ve başkaca sorulan hiçbir soruya cevap vermez. Çırılçıplak soyundurulup , kayışla kırbaçlanır sonra yanına bir nöbetçi verilerek bir don bir gömlekte , 4 saat yalın ayak soğukta sokaklarda dolaştırılır.
İşkenceciler arasında işbirlikçi ruslar Solina ve Smirnova’ (harikzedeler) da vardır. ( Solina ve Smirnova sonradan kurşuna dizildiler)
Zoyanın savaşcı dostu Klavdiya Miloradova hatırlatıyor ki , “Cenazenin teşhis zamanı Zoyanın elindeki kan kurumuştu ve tırnakları yoktu. İşkence sırasında Zoya’nın tırnaklarını da sökmüşlerdi.”
10:30 ertesi günün sabahında , idam sehpası artık kurulmuştu. Göğsüne tabela asmışlardı “ev kundakçısı” diye.Zoyanın idam sehpasına götürülüşünde işbirlikçi rus Smirnova bacaklarına sopayla vurur ve bağırır:
“ Kime zarar verdin ki? Benim evimi yaktın ama almanlara bir şey yapamadın”.
İdamın tanıklarından biri şöyle anlatıyor:
“Darağacına kadar onu kollarından tutarak götürdüler.Düz yürüyordu,kafasını dik tutarak ,suskun ve gururlu. Darağacının etrafına almanlar ve vatandaşlar toplaşmışlardı. Darağacına yaklaştırdılar ve etrafının genişletilmesi emrini verdiler.Herkes de resmini çekmeğe başladı. Yanında çanta içinde şişeler vardı. Birden bağırdı :
“ Yurttaşlar! Ne durup bakıyorsunuz , savaşmaya yardım etmeniz gerek! BU BENİM ÖLÜMÜM VE BENİM BAŞARIM!
Alman subayları bu konuşmayı beğenmemişti.Bağırmağa başladılar.
Sonra bir daha konuştu :
“ARKADAŞLAR ZAFER BİZDEN YANA …ALMAN ASKERLERİ, HENÜZ GEÇ DEĞİL TESLİM OLUN!”
Subay kindarca bağırdı : “Rus!”
“Sovyet Birliği yenilmez ve mağlup edilemez!”—bunların hepsini dediği sırada resimlerini çekiyorlardı.
Sonra altına sandık bir kutu koydular , hiç bir emirsiz kendisi üstüne çıktı. Alman yaklaşıp ilmiği takmaya başladı, bu an yine bağırdı :
“ Ne kadar bizleri asarsanız asın , hepimizi asamazsınız, bizler 170 milyonuz. Ama benim intikamımı arkadaşlarım alacak!”. Bunları boğazında ilmek varken söyledi ve yine bir şeyler söylemeye hazırlanıyordu ki ayağının altından kutuyu çektiler. İpi eliyle tutmaya başladı ancak alman eline vurdu. Ve herkes dağıldı…”
Kosmodemyanskinin cenazesi idam sehpasında bir ay’a yakın asılı kaldı ve defalarca köyden geçen alman askerleri tarafından hakaretlere maruz kaldı.
1942 y. sarhoş alman askerleri asılmış olan cesetten elbiselerini çıkarıp hakaretler yağdırıyorlar ve bıçakla bütün vücüdunu yara içinde bırakıp ve göğüsünü kesiyorlardı. Bir süre sonra almanlar cenazenin kaldırılmasının emrini veriyorlar ve yerli sakinler tarafından köyün kenarında bir yere gömüyorlar…
Bolşevik ordularının nazileri yenmesinden sonra cenazesi K. Moskovada Novodeviçye mezarlığına gömülür.
Bu yiğit Partizan’nın heykeli halen Moskova metrosu önünde durmaktadır.
Dünya yazarları,şairleri,eylem adamları,sanatçı ve heykeltraşları zoya hakkında birçok ürün ortaya koymuştur.1944 de sovyet sineması onun anısına bir film yapmıştır. 1968 yılında astronom Tamara Mikhailovna Smirnova tarafından keşfedilen küçük gezegen” 1793 Zoya”onun adını taşımaktadır.
Kadın mücadele tarihinde de önemli bir yeri olan Zoya’nın hikayesi, birçok harekete ilham kaynağı olmuştur.