Sessiz sessiz yeşeriyor açılışı yapılmış yazda ıhlamur,
ışıldıyor şehirlerden çok uzaklara itilmiş
donuk parlayan gündüzayı.Olmuş çoktan öğle,
çoktan kımıldıyor kuyuda şua,
çoktan doğruluyor kırık parçaların arasında
masalkuşunun mazlum kanadı
ve attığı taşla çirkinleşen el
düşüyor uyanan ekinlerin içine.
nerede karartıyorsa Almanya’nın gökyüzü dünyayı
orada nefret için bir mezar yeri arıyor boynu vurulmuş meleği
ve uzatıyor sana yüreklerin anahtarlarını.
Dağılıp kayboluyor tepenin üstünde bir avuç dolusu acı
Yedi yıl sonra
gene aklına geliyor
dururken şehir kapısındaki çeşmenin önünde,
çok derinine bakma öyle
dolar yoksa gözlerin.
Yedi yıl sonra
ölü evinde
boşaltıyor dünün cellatları
altın kadehi.
Çökerdi gözlerin…
Öğle olmuş çoktan,küllerde
bükülüyor demiri,dikenin
üzerinden çekilmiş bayrak,ve kayasında
çok eski düşlerin durur bundan böyle
çekiçle dövülmüş kartal.
Yalnızca umut büzülüp oturuyor ışıkta kör olmuş.
Çöz bukağısını,tut elinden
götür onu yığından aşağı,koy
elini gözünün üstüne umudun,
yakmasın diye onu hiçbir gölge!
Nerede karartıyorsa Almanya’nın gökyüzü dünyayı
orada söyleyecek bir söz arıyor bulut ve dolduruyor dağağzını sessizlikle
daha işitmeden onu seyrek yağmurda yaz.
Dolaşıyor ülkeyi o anlatılamaz,alçak sesle söylenmiş:
Öğle olmuş çoktan.
Ingeborg BACHMAN