Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Cumartesi, Kasım 23, 2024
No menu items!

AF AKŞAMI

 

Af buyruğuyla açılmıştı hapishane kapısı
Taşıyordu koca burunlar tıraşlı enseler kara çeneler
Dizleri eğri omuzları çarpılmış sırtlar çıkık dökülüyordu
Vakitlere kapanmış büyük karanlıklardan
Taşıyordu vay dökülüyordu vay
Yırtık pis bitli çirkin
Sokağı dolduruyordu terli can uğultusu

Geçiriyordu avucunu şaşkınlıkla saçından saçından
9 yıl yatmış

Kolunda anası kucağında yavrusu
Doldurmustu kapının önünü kalabalık
Kimi ta dağ köylerinden koşmuş
Kimi ta denizlerden
Bir özlem sarmış bağrı ölümden yüce
Sevgiyle arıyorlar parçalarını
Heybelerinde ekmek destilerinde su

Bir türlü inanamıyordu sokaklara sokaklara
20 yıl yatmış

Gönüllere sığmaz olmuş kavuşmak duygusu
Öyle sarılır ki geçmişe
Erir göğsü göğsünde tutuklunun
Pişmanlık kavaklar tarlalar davarlar için
Pişmanlık gemilere düğünlere ırmaklara
Pişmanlık beşiklerden kağnılardan sessiz
Yerce gökçe değil insan dolusu

Çılgınca kucaklıyordu hepimizi hepimizi
5 buçuk yıl yatmış

Taşar içerde kalanların sorusu
Çubuk demirler arkasından maviliğe
Hem esenliğe ermiş hem yaşlı yelcek
Bir yurt türküsü yeniler karanlığı
Zaman yeğnik değildir yeğniktir
Dön de gör ananı belleyecek
Boş koğuşlar kurmuş pusu

Sönük gözü aydınlıkla büyüyordu büyüyordu
8 yıl yatmış

Çıkınlarda gecenin binlerce gecenin uyunmamış uykusu
Bir yorgunluk çökünce yürünmüş yeryüzünden
Kalabalıkta dağılır birer ikişer özgür
Doğuya batıya kuzeye güneye özgür
Yüreklerinde bir çığ
Yaşamak sevinci vay
Yaşamak korkusu

İnmeli yani sıçrıyordu havaya havaya
17 yıl yatmış

Fazıl Hüsnü DAĞLARCA

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments