Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Perşembe, Ekim 17, 2024
No menu items!
Ana SayfaErkan Küçük (Makale)Reşe şeve | Erkan Küçük

Reşe şeve | Erkan Küçük

Destar Tiyatro’nun 2008 yılında sahnelemeye başladığı ilk oyunları  Reşe Şeve’yi  geç de olsa izleme fırsatı bulduğum için mutluyum. Yönetmenliğini Mirza Metin’in yaptığı oyunu yine Mirza Metin ve oyunun ana karakterini canlandıran Berfin Zenderlioğlu, birlikte kaleme almışlar.

“Reşe Şeve” oyununun geçtiği mekan bir çöplüktür. Çöplüğün içinde devinen kadın karakterin yani 956321 koduyla sıradanlaştırılan, Gûle adı verilen kadının  hikayesidir anlatılan.  Onunla simgelenen mefhum, erkeklik düzeninin içinde kimliği kişiliği yani varoluşu erkeklik tarafından çizilen “kadın-kadınlık”dır.  Kendi kaderini belirleme iradesi anlamında özgürlüğün kadın için ne derece namümkün olduğunun ifadesidir oyun.

Özgürlük aydınlıktır ve onu boğarak, kendini özgürlüğün ölümü üzerinden üretmeye çalışan, otoriter iktidar alanı karanlıktır. Kadın,  karanlıkla yani erkek- ataerkil iktidarla hem dikey hem de yatay alanda kuşatılmıştır. Kendi kişisel geçmişinde ileri geri gidişleri bu karanlığın görünürlük kazanmasını sağlar. Kadın, içinde bulunduğu mekanda her ne kadar “artık özgürüm” dese de özgür değildir. Bu kuşatılma kolay aşılamaz.  Çünkü içinde bulunduğu mekan da başkaları tarafından oluşturulmuştur ve bu haliyle çöplük, düzeni kirletecek unsurlarının dışarıda tutulma alanıdır.

Kadın geçmişe döndükçe  onu tanımaya başlarız . Daha çocukken onu yaşlı bir adamla evlendirmişlerdir. Sevdiği gence kavuşamamış, onun ölümüne şahit olmuştur. Kaderi  erkekler tarafından çizilmiş en sonunda da “kullanım değerini yitirmesi” ile dışarı (çöplük) atılmıştır.  O  bu anlatıda yalnız değildir. Oyunda Gûle,  sözel düzlemde var olan bedensiz bir manken olarak kişileştirilmiş  Süstem’le   konuşur sürekli. Süstem’de aynen Gûle gibi istemediği bir evliliğe zorlanmış: kimliği, bedeni yaşamı yok edilmiş bir genç kızdır. Gûle’nin tarihinde onun bir yeri vardır. Geçmişte,  kendi hayatından, eşinden şikayet eden Süstem’e  erkeğine saygılı olmasını, bu duruma katlanması gerektiği öğüdünü vermiştir Gûle. Erkeklik kültürü -eril iktidar,  yalnız cins olarak erkeğin yarattığı bir durum değildir.  Bundan fazlası kadının kendi eliyle üretilir. Gûle pişman olsa da geçmişin vicdanını, Süstem’in hayaletini, korkularını içinde taşır hep. Bu yalnızlığıyla, tekliğiyle onu boğan zincirin, içine hapsolduğu girdabın dışına çıkabilmesi olası değildir zaten. En özgür olduğunu ifade ettiği anda bile erkek iktidarının içinde bir kukladan fazlası olamaz. Oyunun sonunda gösterilen ipli kuklaya dönüşmüş haliyle bu gerçek somutlanır.

Diğer yandan karanlık gölgeler olarak erkekliğin tüm biçimlerini simgeleyen iki kişi görürüz sahnede. Onlar düzenin tüm alanlarını bu biçimleriyle kuşatır. Her yere sızar, her şeye dokunur ve ona kendi karanlığını bulaştırır. Tüm hallerinin altında erkekliği var eder. Bu sergileme, erkekliğin aynı zamanda erkeği de ele geçiren, onu hapseden yönünü es geçmez. Bu tiplerden birinin ağlayışında bu çelişki açığa çıkarılır.

Reşe Şeve  teatral dili iyi kullanıyor. Simgesel düzlemde örneğin karanlık-aydınlık, gölge, çöplük, kukla vb. gibi göstergeler izleyiciyi düşünsel planda harekete geçiren iyi düşünülmüş unsurlar. Sık sık karanlık ve aydınlık arasında geçişler yaşandığı oyunda bu değişimi Kadın karakteri canlandıran Berfin Zenderlioğlu başarılı bir şekilde yansıtıyor.  Destar Tiyatronun yaratıcı ve başarılı bulduğum  bu oyununu çok beğendim. Gruba başarılarının devamını diliyorum.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments