Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Perşembe, Ekim 17, 2024
No menu items!
Ana SayfaÖzlen YıldızYansımalar | Özlen Yıldız

Yansımalar | Özlen Yıldız

Yan odadan pis kokular gelmeye başladı. Ona dayanamadığım için mi böylesine katlanılmaz geliyor kokusu? Eskiden nasıl kokardı hatırlamıyorum. Ona katlanabildiğim, belki biraz da olsa sevgi beslediğim zamanlar silinip gitti belleğimden. Lavantayla ovuyorum tüm vücudunu. Bunu hayırlı evlatlıktan yaptığım sanılabilir. Kim olsa böyle düşünürdü eminim. Karşı komşum, Nermin Hanım bana şefkatle bakıp gülümsemişti bunu öğrendiğinde, meymenetsizin tekidir oysa. Ama ben kokusuna dayanamadığım için ovuyorum onu. On dakika bile olsa ona tiksinmeden yaklaşabiliyorum böylece. Babam öldüğünden beri yüzü hiç gülmedi. Öncesi, en azından zaman zaman da olsa yüzünde gülmeye benzer bir ifade olurdu. Karalar bağlamanın tam olarak hakkını veren bir kadın annem. Yıllardır ölümü bekliyor, babamın aksine yavaş yavaş yapıyor bu işi. Evden dışarı adım atmadan, yalnızca odadan odaya, yaşından en az on beş yıl yaşlı olan vücuduyla ağır ağır dolaşıyor. Annemi asıl etkileyen babamın ölümü değil onun şekli ve nedenidir. Başka bir kadın için intihar eden bir eş, kim dayanabilir ki buna. İki kişi arasında bilinip de konuşulmayan gerçekler zamanla ağırlaşır, taşınamaz bir hâl alır. Kendimi külçe gibi hissediyorum, öylesine ağır ve donuk. Evden biraz olsun çıkabilsem bunların hiç birini düşünmezdim. İki yıldır işsizim. Babamdan kalma bu ev ve maaş sayesinde geçiniyoruz. En azından bunlar için minnet duymalıyım, bütün akrabalarımız bunun için uğraşıyor. Ne zaman ondan söz açılsa geride bıraktıkları hatırlatılır nedense. Belki de öleni bağışlamak gerektiğindendir. Biz insanlar ne kadar da iki yüzlüyüz. Ölüye karşı gereksiz bir saygı ihtiyacı duyuyoruz. Belki de ölenin kendimiz olmasından delice korktuğumuz için, böyle görmekten, belki de o sınır tanımaz hayal gücümüzden.

Gecenin ikisi oldu hala ayaktayım. Bir süredir uykularım düzensiz. Geceleri ayakta gündüzleri ise bazen üçlere kadar yataktayım. Annemin yüzünü görmek istemediğim için olabilir mi? İşsiz kaldığım ilk günler, umudumu henüz yitirmediğim zamanlar, bunu bir tatil olarak görebileceğimi düşünmüştüm. İş başvuruları yapıyor ama aynı zamanda da dışarı çıkıp arkadaşlarımla zaman geçirebiliyordum. Hala iş başvuruları yapmaya devam ediyorum ama artık gezmek için dışarı çıkmıyorum. Annem bütün zamanımı tüketiyor, beni tüketiyor. Geceleri arka pencereden karşımızdaki evi izliyorum. Tek eğlencem bu. Tek katlı, bahçeli bir ev. Gündüzleri ölü gibi renksiz, biçimsiz. Bu evde yalnızca geceler yaşanıyor. Sabahlara kadar ışıkları hiç sönmüyor. Perdelerini çekmeden her şeyi uluorta yaşıyor. Benim onu izlediğimden habersiz, ama birilerinin onu izlemesine izin verecek kadar rahat. Benim ışıklarım hep sönüktür, beni fark etmesini istemem. Yine de bir gün bakışlarını üzerimde hissettim. Başını kaldırdı, doğrudan benim olduğum yere baktı uzun bir süre. Korkudan ne yapacağımı şaşırdım. Gizlenmek zorunda kaldım. O gece bir daha oraya bakmaya cesaret edemedim.

Uyku bozukluğu algılarımı etkilemeye başladı, kafamı toparlamakta zorlanıyorum. Uzun zamandır kimseyle sohbet ettiğim de yok. Ara sıra alt kat komşum gelir. Öyle çok konuşur ki bana pek fırsat vermez. Gittikten sonra bile sesi kulaklarımda çınlamaya devam eder. Onu pek sevdiğim söylenemez, ama bunun nedeni çok konuşması değildir. Geçende fark ettim, o sustu ve aramızda koca bir boşluk oluştu. Saatin tik takları duyuluyordu. Öyle tedirgin oldum ki sonunda dayanamayarak televizyonu açtım. O da gitmek zorunda kaldı. Uzun bir süre gelmez herhalde. Zaten beni sevdiğini de düşünmüyorum. Küçümsüyor beni, bundan eminim. Bakışları hiç hoş değil, aşağılayıcı. Kendisi çalışıyor ne de olsa, bir işe yaramadığımı düşünüyor ve bana bir böcekmişim gibi bakıyor. Ara sıra yaptığı börekten özenle kesilmiş birkaç dilimi folyo kâğıdına sararak yollar çocukla. Sanki bu davranışıyla bana ne anlatmaya çalıştığını anlamıyorum, onun her adımında bir mesaj var ve ben hepsinin farkındayım. İş kadını olmanın yanında mükemmel de bir ev kadınıyım demek istiyor, görebiliyorum. Çalıştığım zamanlar beynim daha dinçti. Son zamanlarda iyice dalgın olmaya başladım. Bir defasında, ocağa yemeği koyduktan sonra, yine annemin çok pis koktuğunu fark ettim, bu konuda algılarım açık. Annemin banyosunu yaptırıp lavantayla tüm vücudunu sildikten sonra, aradan geçen sürenin hiç farkında değilim, yemeği unutmuşum, suyu iyice çekmiş altı kömür gibi olmuştu. Kokusunu almadığıma inanamıyorum. Annemin zaten asık olan yüzü biraz daha asıldı, yine bir işi beceremedin der gibi bütün gün dik dik baktı suratıma. Her yaptığım hayal kırıklığı.

Karşı penceredeki kadın bir süredir kitap okuyor. Ne okuduğunu görmeyi çok isterdim, ama göremiyorum. Yüzünü tam olarak seçemesem de güzel olduğunu tahmin ediyorum, yaşı otuz beşlerde, bana yakın olsa gerek. Onunla karşılıklı kitap okuyoruz bu gece. Ama o çok bitkin görünüyor, çok yorgun, peki o halde neden uyumuyor. Saçları çok güzel ve o evde yalnız, çekmek zorunda olduğu kimse yok, yarın sabah kalkıp gideceği bir işi var. İki gece önce sevgilisiyle beraberdi. Adamı ilk defa gördüm. Oldukça samimi görünüyorlardı, anlaşılan uzun zamandır birlikteler. Eve getirmek için bu kadar beklemesi ona olan hayranlığımı biraz daha artırdı doğrusu. Kadın dediğin kendini ağırdan almalı, onun hafif bir kadın olmadığını biliyordum zaten. Şimdi yalnız, cama dayadım ellerimi o da dışarı bakıyor. Bakışlarını bana çevirdi gene, tıpkı geçen günkü gibi. Beni görmeye çalışır gibi dikkatle bakıyor. Sanki bilerek tedirgin etmeye çalışıyor beni. Arkasında biri var, birini görüyorum, odadan içeri girdi biraz önce. Ama kadın hala camdan dışarı bakıyor. Yaşlı bir kadın bu, anneme benziyor. Ona doğru yaklaştı iyice.

“Susadım bir su vesene bana.” annemin sesiyle irkildim. Arkamda olduğunu fark etmemiştim. Kalbimin sesini duyuyorum. Tekrar dışarı bakmaya cesaretim yok. Annem bir terslik olduğunu anlamış olacak ki, suyunu kendisi aldı, bu arada gözü hep üstümde. Ona bakmak istemiyorum, şu anda istediğim en son şey bu. Sabahlara kadar oturmamla ilgili yine söylenerek çıktı mutfaktan. Tekrar dışarı bakmak için cesaret topladım bir süre, yavaşça araladım perdeyi, kendimi göstermemeye çalışıyordum. Aynı manzarayla karşılaşmak düşüncesi bile ürkütücüydü. Fakat hiçbir ışık yok. Tamamen karanlık iki pencere, ilk defa, haftalardır ilk defa ışıkları sönük. Pencerede kendi yansımamı fark ettim. Öyle yorgun görünüyor ki. Artık uyumam gerekiyor, deliksiz bir uyku. Annem sayesinde bir eğlencemi daha yitirmiştim. Biliyorum, o annemden ürktü ve bir daha ışıklarını yakmayacak. Bir arkadaşımı daha yitirdim böylece.

Yansımalar | Özlen Yıldız

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments