Aç kalmıştım yıllar boyu;
Ay geldi benimle yemek yemeye;
Titreyerek masayı çektim, ben,
Ve tuhaf şaraba dokundum.
Bu masanın üzerindeydi onu görmüşlüğüm,
Kalırken, aç, kimsesiz,
Pencerelerden baktım içeri, zenginliği görmek için
Benim sahip olmayı ümit edemediğim.
Gerektiğinden fazla ekmeği bilmezdim,
O kadar değişikti ki kırıntılardan
Kuşlarla benim sık sık
Doğanın yemek salonunda paylaştığımız.
Çokluk canımı yaktı benim, o kadar yeniydi ki,
İyi hissetmedim kendimi ve garip,
Bir dağ çalısının çileği
Çimenin yerine dikilmişti sanki.
Ne de açtım artık; böylece anladım ben
Açlığın bir huyu olduğunu
Pencerelerin dışındaki insanların,
İçeri girildiğinde alıp götürülen.
Emily DİCKİNSON
Çeviren: Vehbi Taşar