Bana:
“temiz gömlek
giymek
düşmanıdır,” diyenler
varsa eğer,
muazzam hocamın resmine baksın.
Ustalarımın ustası Marks’ın
ceketi rehindeydi,
bir övün yemek yerdi dört günde.
Dalgalanırdı fakat
heybetli sakalı:
bembeyaz
tertemiz
kolalı
bir gömleğin üstünde..
Ütülü pantolana idam hükmü kim verdi?
Tosunlar,
şu bizim tarihi de mek parmak okusunlar:
1848’de kurşunlar
demir bir tarak gibi geçerken başından,
halis İngiliz kumaşından
halis İngiliz modasıyla
ütülü mum gibi bir pantolon giyerdi
-Alanglez-
insanların en büyüğü Engels…
Vladimir İliç Ulyanof Lenin
ateşten bir dev gibi çıktığı zaman
barikata,
yakalığı da vardı
kıravatı da..
Bana gelince:
Ben ki, herhangi bir proleter şairiyim,
Marksisto-Leninist şuur,
30 kilo kemik
7 litre kan,
bir iki kilometre kadar,
damar,
adale, et, sinir ve deriyim;
ne kafamın dışındaki kasket
içindekine delalet
eder,
ne de biricik fötrüm beni
geçmekte olan geçmişe alet
eder….
Buna rağmen
ben:
haftada altı gün kasketliysem eğer,
haftada bir gün
sevgilimle seyrana giderken
biricik fötrümü
tertemiz
giymek içindir bu…
Fakat
neden benim iki fötrüm yok?
Ne dersin üstat?
Tembel miyim?
Hayır!
Günde 12 saat
sayfa bağlamak,
ayakta dikilip
anası ağlamak
sapına kadar çalışmaktır..
Kapkara cahil miyiz?
Hayır!
Mesela:
“Sat-Sin” bey kadar cahilü cühela
olmasam gerek….
Budala mıyım?
Eh,
pek
değil..
Belki biraz derbederim..
Lakin hep
asıl sebep:
proleterim,
be birader,
proleter!!..
Ve benim iki fötrüm,
iki milyon fötrüm, ancak
her
proleter
gibi,
Borsalino-Habik-Mosan-Mançister
tezgahlarının sahibi
olursam-olursak-olacak!…
Ve ilaaaaaaa,
Laaaaaaa!!!!!!!….
5.2.1931
Nazım Hikmet RAN