I
Rayiha bahçelerinden gelirim;
salkımlar güneş alır
ışır yanlarım.
Vakti gelmedi mi ey Sufî
suftan hırkalar giyeyim.
Şehre sürtünmekten çürüdüm;
farıdım kulaçlamaktan
ipini koparmışların urganını.
Rayiha bahçelerinden gelirim;
burada, bu yanık mahallede
adını aşk koydular içimdeki kederin.
Öyle kenardayım ki eğrildi kaşlarım.
Yürürüm güller sarkan duvarlar boyunca.
Arsız değilim sinem açık olsa da;
ne eşiğinde gölgem olur,
ne avlusunda tuz kırarım,
geçerim bana sürgülü kapılardan.
Vakit geldi deme ey Sufî,
sal yürüyüp geçeyim, öyle zibil, öyle kesilmiş
hırkanın aşireti kuşlarla.
II
Irmak akar.
Zaman çimeni sular.
Ağza rakkase, girip
çıkar soluk.
Vekilim hırkanı giy de gölgeni ara.
Bir çivi çak çöle,
yağmura tükür.
Yürü,
bir izde körelt gözlerini.
Dalgasın sen,
aldırma kumun durgunluğuna
Irmak akar.
Zaman çimeni sular.
Zühdün duyuldu ki ey Sufî
bilinçli kılmıştır çileyi.
Dön artık bahçeye,
nice aradın bahçıvanı.
Otur gölgesine
senin için diktiğimiz narın.
Söyle,
kervanları küçültüp
çölleri büyüten korkuyu.
Söyle, dalıp gidiyoruz
ılık bir kar çiçeği gibi vakt
ağzımıza misvak.
Adnan ÖZER