Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Pazar, Aralık 22, 2024
No menu items!
Ana SayfaTarihGenel TarihBolşevik parti'nin içinde örgütçülüğüyle ön plana çıkmış, urallı delikanlı | Yakov Mihailoviç...

Bolşevik parti’nin içinde örgütçülüğüyle ön plana çıkmış, urallı delikanlı | Yakov Mihailoviç Sverdlov

“Sverdlov yoldaş, devrimimiz boyunca ve devrimimizin kazandığı zaferlerde, proletarya devriminin temel ve en önemli özelliklerini herkesten daha eksiksiz ve tam olarak cisimleştirmeyi başarmıştır. Sverdlov yoldaşın proletarya devriminin bir önderi olmasında, bu başarısının payı, belki de onun devrim davasına olan sonsuz bağlılığından bile fazladır.” (Lenin)

“Yoldaş Andrey! Yoldaş Andrey´i kişisel olarak bir kez bile görmemiş olmama rağmen, bu ismi duymuştum. Bize, yeni MK görevlisi Yoldaş Andrey´in mükemmel bir örgütleyici, ajitatör ve propagandacı olduğunu, her tarafa girip çıkarak herkesle tanışmış olduğunu ve çoğu açıklığa kavuşturulmamış soruları cevaplandırdığını bildirmişlerdi… İsset nehri barajından uzak olmayan bir yerde, refakatçim dikkatimi, sıradan görünümlü, oldukça genç bir adamın, bir delikanlının üzerine yöneltti. Genç adamın dış görünüşü, ilk bakışta göze batmıyordu: Orta boylu, ince ve dik duruşluydu. Sık, dalgalı siyah saçı, hafifçe arkaya itilmiş şapkasının altından diken gibi dışarıya çıkıyordu. Cılız bir gövdeyi, sade, siyah bir Rus mintanı sarmalıyordu. Ceket omuza atılmıştı, sakin görünümlü gövdeden delikanlı coşkunluk fışkırıyordu. Giymiş olduğu herşey eski, ama temiz ve tertipliydi. Genel izlenim iyiydi. Ama o ne kadar da gençti! Çokça konuşulan Yoldaş Andrey bu muydu’ Refakatçime soru dolu gözlerle baktım. Sessiz ve ancak farkedilebilir bir şekilde başını büktü, kolumu bıraktı, adımlarını yavaşlattı ve geri kaldı… Konuşmamız, sanki eskiden beri ve iyi tanıyormuşuz gibi canlı ve doğal oldu. Andrey´in sesi oldukça büyüleyici; derin ve yumuşak, bas bir sesti. Bu ses, önce, onun cılız gövdesine hiç de uymuyor gözüküyordu. Ama birkaç dakika sonra izlenimin tutarsızlığı kayboldu; evet, bu insan başka türlü konuşamazdı! …” Eşi Klavdiya Sverdlova

1885’de doğan, lise çağında “yasaklı kitapları” okuduğu için Okuldan atılan Sverdlov çok yakın dostuyla birlikte 16 yaşında Rusya’daki devrimci mücadeleye katılmıştır.Zaman ilerledikçe işçi sınıfı arasında fabrikalarda yoksul işçiler arasında en sevilen bolşeviklerden birisi olmuştur. RSDİP içinde iyi bir ajitatör,büyük bir örgütleyici ve herkese umut veren çevresini mutlu eden neşesiyle herkes tarafından hemen sevilmiştir.
Sosyal demokrat harekete katıldıktan iki yıl sonra Iskra’cılara dahil olan ve Bolşevik-Menşevik kopuşundan itibaren, bir gezgin illegal örgütçüsü olarak çalışan Sverdlov, Bolşevik örgütlenmenin yeraltı çalışmasının en önemli isimlerinden biriydi. Sverdlov, tutuklu ya da sürgünde olmadığı süre boyunca yeraltı örgütünün ipliklerinin birbirlerine bağlanmasında çok önemli ve yeri doldurulmaz bir işlev yüklendi. Örgüte hakimiyeti ve kadroların neredeyse bir bir tanınmasına dayalı engin deneyim ve hafızasıyla sadece Bolşevik Partisi’nin gelişmesi ve sürekliliğinin önemli bir yapı taşı olmakla kalmadı, bu birikim ve deneyimi onun aynı zamanda Sovyet Devleti’nin inşasında da önemli bir görev almasını gerektirdi.

Yıllarını kadroların seçimi, örgüt çalışmasının uyumlu bir biçimde yürütülmesi ve faaliyetin sürekliliğinin gözetilmesi alanında sayısız deneyimle pişerek gelen Sverdlov, devrimin insan malzemesinin ve kadro potansiyelinin en iyi ve en uygun mevkilerde değerlendirilmesi için biçilmiş bir kaftandı.

Sverdlov yaşamının 1/3’ünü cezaevi ve sürgünlerde geçirmiştir. Çok defa yakalanıp hapse konulmuş , sürgüne gönderilmiştir. Uzun hapis ve sürgün dönemlerinde hiçbir yardım almadan Almanca ve İngilizce öğrenmiş ve en önemli Marksist klasikleri ana dilinden okuma imkânı bulmuştur.Ve cezaevlerini birer “Parti Üniversitesi” olarak düşünmüştür. 1913 yılında gıyabında merkez komiteye seçilmiş aynı zamanda Tüm Rusya Merkez Yürütme Kurulu(MYK) başkanlığı görevinide üstlenmiştir yaşamı son bulana kadarda bu görevlerini sürdürmüştür.Lenin’in hastalığı döneminde Halk Komiserleri Konseyi Başkanlığıda yapmıştır.Fakat çok kısa bir süredir bu.Ölümünden sonra uzun süre görev yaptığı Yekaterinburg kentine Sverdlovsk adı verilmiştir.

Yakov Mihailoviç Sverdlov (Rusça: Я́ков Миха́йлович Свердло; d. 22 Mayıs (3 Haziran) 1885, Nijniy Novgorod – ö. 16 Mart 1919, Oryol), Rusya Sosyal Demokrat İşçi Partisi merkezi komite üyesi, Mart 1919 yılında İspanyol gribi salgını sonucu ölmüş Rus politikacı. 1885 yılında Nijni-Novgorod kentinde doğmuştur.

***

“Sverdlov yoldaşın anısı sadece bir devrimcinin davaya bağlılığının ebedi bir simgesi olarak kalmayacak. O sadece pratik kavrayış açıklığının ve pratik cüretin birleştirildiği bir örnek; kitlelerle tam bir bağlılığın ve onları yönlendirme kapasitesinin bir örneği olarak kalmayacak. Sverdlov yoldaşın anısı aynı zamanda sayıları hergün artan proleter yığınların, onun örneğinden esinlerek durmaksızın ileri dünya komünist devriminin tam zaferine kadar yürüyüşünün de teminatı olacaktır.” (Lenin, Sverdlov’un Anısına Konuşma, TE; c.29; s.86-91)

Kof övgülere ne kadar uzak olduğu bilinen Lenin’in Sverdlov’un ardından sarfettiği bu sözlerin abartmasız bir tasvir olduğunu birçok başka tanıklık da doğruluyor. Daha sonraki gelişmeler de Sverdlov’un yeri kolay doldurulamayan bir örgütçü olduğunu kanıtladı. Sverdlov’da cisimleşen özellikler, onun kişisel meziyetlerinden çok, bu meziyetlerin şekillenmesine ve açığa çıkmasına hizmet eden Bolşevik Parti çalışmasının koşullarının ürünüydü. Asıl yeri doldurulamayanın da bu olduğu vurgulanmalıdır.

Sverdlov, örgüte hakimiyeti ve kadroları neredeyse bir bir tanımasına dayalı engin deneyim ve hafızasıyla tanınırdı; bir de inanılmaz bir tempoda çalışması ile. Lunaçarski  onu şöyle tasvir etti:

“…neredeyse binlerce parti militanını bir bir tanır ve hatırlardı; hafızası partinin ansiklopedisi gibiydi… Çılgın çalışma temposuna, ateşli bir iç dünyası olmasına rağmen, dışarıdan bakınca buz gibi ve sakin bir görünümü vardı. … Alçak bir sesle konuşur, hafif adımlarla yürür, ağır ve yumuşak hareket ederdi … sık sık «sakin olun, acele etmeyin; bu kendine hakimiyeti gösterir» derdi…”

“Eğer devrim insanın sınırlarını aşıyor gibi görünen yorulmak bilmez bir çok insanı ileri çıkardıysa, Sverdlov onlardan biriydi. Ne zaman yemek yediğini ve ne zaman uyuduğunu anlamak mümkün değildi. Gece gündüz iş başındaydı. Eğer Lenin ve başka birkaç kişi devrime ideolojik rehberlik ettiyse, onlarla yığınlar arasında, Parti veya Sovyet aygıtı ile tüm Rusya arasında, bir mekik gibi, iletken bir kablo gibi Sverdlov vardı. …

Bu adam adeta sertliği nedeniyle seçilmiş bir elmas gibi idi; bir mekanizmanın sürekli hareket halindeki hassas  parçalarının etrafında döndüğü ekseni oluşturan bir elmas.

Bu adam buz gibiydi, bu adam elmas gibiydi. Manevi yapısı da billur kalitesindeydi; soğuktu ve sivrilikleri vardı. Kişisel hırstan o kadar uzaktı ve kişisel hesaplardan o denli arınmıştı ki adeta yüzü yoktu. Kişisel düşünceleri de yoktu. Hemen hemen her konuda ortodoks fikirleri vardı; ama neredeyse bunların hepsi genel iradenin birer yansımasıydı. …Söylediklerinin yazdıklarının hepsi ölçülüydü; ne kadar gerekiyorsa o kadarını söylerdi. Ne duygusallık, ne de entelektüel kıvılcımlar olurdu.”

Yine de Sverdlov’u tanımak için en doğrusu onu Lenin’den dinlemek. Zira Leninist partinin işlemesi için gerekli örgütçü tipinin en iyi örneği idi o;  Lenin’in tasavvur ettiği profesyonel örgütçü onda vücut buluyordu. Lenin, ölümü üzerine yaptığı konuşmada Sverdlov için şunları söyledi:

“Yoldaşlar, tüm dünyanın emekçileri yiğit Paris Komünü’nün ayaklanmasını trajik sonunu anarken biz de Yakov Mihailoviç Sverdlov’u toprağa vermek üzere kederli bir ödevle yüz yüzeyiz. Mücadelelerimiz ve zaferlerimizin akışı içinde proleter devriminin en derin ve en önemli çizgilerini en bütünsel ve başka herkesten daha tam olarak ifade etmek Sverdlov yoldaşa nasip oldu. Onun proleter devriminin rehberi olarak değeri, devrim davasına sınırsız bağlılığından çok bu özelliğinde yatmaktadır…

“Hiç kuşku yok ki… devrimci şiddet olmasaydı, proletarya zafere ulaşamazdı; ama aynı ölçüde kesindir ki devrimci şiddet, sadece devrimin belirli anlarında, özel koşullarda gerekli ve meşru bir uygulama olmuştur. Buna karşılık proleter yığınların örgütlenmesi, emekçilerin örgütlenmesi devrimin çok daha değişmez ve çok daha derin bir özelliğiydi; başarının koşuluydu ve hala da öyledir. Devrimin en sağlam dayanakları, başarıların en derin kaynakları milyonlarca emekçinin örgütlenişinde aranmalıdır. Proleter devriminin bu yönü, o güne kadarki devrimlerde görülmeyen bu özelliği öne çıkartmıştır. Kitlelerin örgütlenmesini kendinde en iyi cisimlendiren önderlerin mücadele içinde öne çıkmasını sağlamıştır. Herşeyden önce ve herşeyin ötesinde bir örgütçü olan Sverdlov gibi bir insanı proleter devriminin bu özelliği şekillendirmiştir.

Yoldaşlar, devrimcilerin yüz yüze geldiği insafsız anlarda, çok uzun ve bazen acılı devrim hazırlığı süresince biz Ruslar çok çektik; en çok da, teori ilkeler ve programla pratik çalışma arasındaki mesafeden ötürü güçlük çektik.

Rus devrimci hareketinin tarihi onlarca yıl boyunca devrime bağlı ama devrimci ülkülerine pratik bir uygulama fırsatı bulamayan insanların fedakarlıklarının destanı olmuştu. Bu açıdan proleter devrimi, bir zamanların yalnız insanlarına, devrimci kavganın kahramanlarına gerçek bir zemin sağladı; sahici bir temel, sahici çalışma koşulları, sahici bir dinleyici kitlesi ve tam bir proleter ordusu sundu: Böylece bu önderler meydana gelebildiler. Bu sayede bazıları göze görünür yerlere vardılar; pratik bir örgütleyici olarak,  hakkıyla elde ettiği mevkiye ulaşan Sverdlov için olduğu gibi.

Proleter devriminin bu rehberinin katettiği yola bir göz attığımızda büyük örgütçü yeteneğinin uzun bir mücadele içinde geliştiğini görürüz.  Hatırı sayılır devrimci özellikleri, farklı dönemlerin sınavlarından en güç devrimci faaliyet koşullarından geçerken şekillenmiştir; örste demir döver gibi kendisini biçimlendirmiştir…Yirminci yüzyılın başlarından itibaren bizim gözlerimizde Sverdlov yoldaş profesyonel devrimci tipinin en tamamlanmış örneğiydi; tümüyle ve kayıtsız olarak kendini devrime vakfedebilmek için ailesiyle, köhne burjuva toplumunun örf ve adetleriyle tüm bağlarını koparmıştı. Hapishaneden sürgüne, sürgünden hapishaneye gide gele geçen uzun yıllar boyunca, devrimcilere hayatları boyunca damga vuran özellikleri, örste demir döver gibi şekillendirmişti.

Bununla birlikte bu profesyonel devrimci asla ve hiçbir zaman kitlelerden kopmadı. Çarık rejimi tüm devrimcilere dayattığı gibi onu da illegal ve gizli faaliyete mahkum etmişti; ama bu durumlarda bile Sverdlov yoldaş daima öncü işçilerle omuz omuza, el ele yürüdü. Yirminci yüzyılın başından itibaren, bu öncü işçiler aydın çevrelerden çıkan eski devrimci kuşağın yerini almaya başlamışlardı

Sürekli kavganın içinde olup, kitlelerden asla kopmayan, Rusya’yı hiçbir zaman terketmeyen, daima en ileri işçilerle birlikte hareket eden bu insana damga vuran uzun illegal çalışma yoludur. Devrimcileri hayattan kopuk yaşamaya mahkum eden baskılara rağmen o, hem işçilerin sevdiği, pratik hakkında geniş ve derin bilgiye sahip bir önder hem de ileri proleterlerin örgütleyicisi olarak yetişmişti. Onun kendini bu biçimde yetiştirebilmesini sağlayan koşullar illegal çalışmanın bu koşullarıdır. Eğer bazıları… kendini tamamen illegal çalışmaya bağlayan bir profesyonel devrimcinin özelliklerinin onu kitlelerden kopartacak nitelikte olduğunu düşünüyorsa ki genellikle hasımlarımız ve hangi tarafta yer alacağını bilmeyenler böyle düşünmektedir Sverdlov’un devrimci faaliyetinin sergilediği örnek bu düşüncenin ne kadar büyük bir yanlış olduğunu göstermektedir. Tam tersine bu örnek göstermektedir ki sayısız hapishaneleri ve Sibirya’nın en uzak sürgün yerlerini tanıyan pek çok başkasının yaptığı gibi, kendini tamamen devrime vakfetmek Sverdlov gibi önderleri, proletaryamızın en iyi unsurlarını ortaya çıkarmaktadır. Eğer bu fedakarlık ruhu sürgün ve hapis koşullarında birbirleriyle insani ilişkilere girme ve örgütsel sorunları düzenleme yeteneğiyle birleşirse işte o zaman büyük örgütçüler yetişebilir.

İllegal çevrelerin, gizli devrimci çalışmanın, gizli parti çalışmasının özelliklerini hiç kimse Sverdlov kadar bütünlüklü biçimde cisimleştirip ifadeye kavuşturamadı. İçinden geçtiği bu pratik okul sayesinde ve sadece bu sayede Sverdlov ilk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin en ön sıradaki kişiliği mevkiine ulaşabildi; yani geniş proleter yığınlarının en önde gelen örgütçülerinin başında yer aldı. …

Tarih bize uzun zamandır gösteriyor ki, büyük devrimler, mücadele içinde büyük insanları öne fırlatmaktadır. O zamana kadar imkansız sanılan yeteneklerin gelişmesine imkan vermektedir. İllegal çevrelerin ve gizli çalışmanın okulundan, baskı altındaki bir küçük partinin okulundan, Turukhansk zindanından mutlak surette tartışmasız bir otoritenin çıkacağına kim inanırdı…

Böylesine çarpıcı bir örgütçü yeteneğini kendinde cisimleştiren bir insanın yeri doldurulamaz… Yakov Mihayiloviç’i yakından tanıyan hiç kimse, onun bitmek bilmeyen çalışmasını gözlemiş olanlardan hiç biri bu konuda tereddüt etmeyecektir: Yakov Mihayiloviç’in yeri doldurulamaz. O’nun kendi başına örgütlenme alanında yürüttüğü çalışma; insan seçimi ve bu insanların değişik alanlarda sorumlu mevkilerde görevlendirilmesi idi. Sverdlov yoldaşın kendi başına yönettiği işlerin her birini ayrı faaliyet dallarına ayırıp her birini farklı bir grup insana devrettiğimiz taktirde ve bunlar onun çizdiği yolu takip ettikleri müddetçe, ancak o zaman onun tek başına yerine getirdiği görevleri yerine getirmeyi becerebilirler…

Sverdlov yoldaşın anısı sadece bir devrimcinin davaya bağlılığının ebedi bir sembolü olarak kalmayacak. O sadece pratik kavrayış açıklığının ve pratik cüretin birleştirildiği bir örnek; kitlelerle tam bir bağlılığın ve onları yönlendirme kapasitesinin bir örneği olarak kalmayacak. Sverdlov yoldaşın anısı aynı zamanda ondan esinlenen ve sayıları hergün artmakta olan proleter yığınların durmaksızın ileri gitmelerinin, dünya komünist devriminin tam zaferine kadar yürüyüşlerinin de teminatı olacaktır.” (Lenin, Sverdlov’un Anısına Konuşma, TE; C.29; S.8691)”

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments