Mi-en-leh, şöyle dedi: Yalnız kendi vicdanının sesini dinlemek, yalnızca kendi düşüncelerinden temellenmek, başarısızlıkla sonuçlanan her girişimden sonra kendi inine çekilmek, hep tüm yeniliklere yönelik olmak, kendini her zaman en önemli davalar için saklamak, yalnızca düşünceyi hareket noktası almak, yalnızca tehlikeleri sevmek; bunlar partinin dışında da yapılabilir. Partide ise yengiyi savaşarak elde etme olanağı vardır.
Mi-en-leh, şöyle dedi: Yalnızca kendi gücüne dayanmak demek, çoğu kez özellikle yabancı kişilerin ansızın belirginleşen güçlerine de dayanmak demektir. Kendilerine tanış olanları tanımayanlar, çoğunlukla kendilerine yabancı olanları tanırlar. Yabancılar kitlesinin desteği olmaksızın hiçbir şey elde edilemez; ama birey de tek başına yabancılarla bir şey yapamaz. Parti, yabancılar kitlesi içersinde tanışlardan, kendilerine erişilebilenlerden, çok kişiyi tanıyan ve çok kişiye erişebilenlerden oluşur.
Mi-en-leh, şöyle dedi: İnsan iyi satranç hamleleri yapabildiği gibi, yanlış hamle yapmasını da bilmelidir. Kedi yanlış adım atıp damdan yuvarlandığında, dört ayağı üzerine düşmesini bilebilmelidir. Birey tek başına olduğunda yıkılması için çoğu kez bir tek yanlış davranış yeter. Partinin yıkılması ise o denli kolay değildir. Parti tek bir yanlış yüzünden yıkılmayacağından, daha kapsamlı girişimleri göze alabilir.
Köylülerin önderleri, sömürücülerle onların uşakları dışında tüm halkı sömürüyü ortadan kaldırabilecek bir bütün saydılar. Birçok işçiler, büyük işliklerde güvendikleri kişilere böyle bir bütün gözüyle baktılar. Ama Mi-en-leh, yalnızca partiyi gerçek anlamda yürütme birimi ve başkaldırının eylemde bulunan kişisi saydı. Kurullarla halk, dedi, oluşabilmek için başkaldırıyı gereksinirler ve hazır durumda değildirler. Halk ve kurulların bilgi düzeyi eşit olmayıp, onlar bildiklerine göre davranırlar. Parti ise öğrenebilme olanakları sonuna değin değerlendirildiğinde bilinebilecek olanın tümünü bilir ve —birkaç kişinin yönerimiyle— her şeyi bilmeden de eyleme geçebilir.
Mi-en-leh, şöyle dedi: Halkın gelişmesi çok ağır ve tutarsız olur. Halk çok şey unutur, çok da yanlış şey öğrenir. Bu gelişme sırasında bireyler birbirlerinden koparlar, açgözlü ve kinci olurlar. Parti ise tutarlı bir gelişme çizgisi izler, deneyler toplar, insanları dener, insanların deneme yapmasına olanak sağlar ve herşeyi bir bütün içersinde birleştirir.
***
Üstad Sa, şöyle öğretti: Özgürlük bir yanardağın patlaması gibi gelir. Üstad Lan-kü, şöyle öğretti: Özgürlük savaşı bir baskın biçiminde yapılır. Mi-en-leh ise şöyle öğretti: Her ikisi de gereklidir. Hem bir şeyler patlamalı, hem de baskın yapılmalı.
Çözümlemelerinde gelecekte büyük karışıklıkların doğacağını anladı ve bunun üzerine partisini kurdu.
Üstad Sa, üstad Mi-en-leh’i suçladı: Mi-en-leh, egemenlik halktaymış gibi konuşuyordu; oysa gerçekte o halkı yönetiyordu. Bunun üzerine Mi-en- leh bir öykü anlattı: Tanıdığım iki adam vardı, dedi. Bunlar aynı evde ama ayrı odalarda kalıyorlardı. Yaşlısı rahat bir yatakta genci ise bir deri şiltenin üstünde yatmaktaydı. Sabahleyin genci daha kalkmamış olursa, yaşlısı onu sarsarak tatlı uykusundan uyandırırdı. Yemekte ise çoğu kez gencin en sevdiği şeyleri önünden alırdı. Genç adam içmek istediğinde yaşlı adamdan ancak su ya da süt alabilirdi. İnsanın başını döndüren pirinç şarabını gizlice edindiği zaman da, yaşlı adam onu herkesin önünde sert sözlerle azarlardı. Buna karşılık genç adam öfkeyle karşılık verdiğinde, herkesin önünde özür dilemek zorundaydı. Sabahları yaşlı adamın at sırtında gittiğini ve ötekini de önünden yürüttüğünü görürdüm. Günün birinde yaşlı adama kölesinin nerede olduğunu sordum. O benim kölem değil ki, diye karşılık yerdi dehşetle. O bir şampiyon ve ben onu en büyük maçı için çalıştırıyorum; kendisini forma sokayım diye beni o kiraladı. Gerçekte ben onun kölesiyim.
Mi-en-leh şöyle dedi: Kimin efendi, kimin köle olduğunu öğrenebilmek için bir ilişkiden kimin daha büyük yarar sağladığını saptamak gerekir.
Saban yapan demirciler, Mi-en-leh’in yardımıyla işlik sahiplerini başlarından kovduklarında, işlikleri için bir kaç ustayı gereksindiler. Ustalar ise, kendilerine olan gereksinmeye güvenerek büyük bir karşılık istediler. Mi-en-leh’ in kendisi hastaydı ve aşırı çalışmaktan bitkin düşmüştü; çok az yiyordu. Ama yine de demircilere şunu öğütlerdi: O alçaklara en iyi tavukları ve en taze sütleri gönderin! Ardından da zeki bakışlarını çevresinde gezdirerek alçak sesle şunu eklerdi: En büyük nefretlerinizi yollamayı da unutmayın!
Parti Üzerine | Me-Ti – Tarihte Diyalektik – Bertolt Brecht
Önemli Adlar:
Lenin: Mi-en-leh
Rosa Luxemburg: Sa