7 Aralık 1909 yılında Bulgaristan’ın Bansko kasabasında doğdu. Babasının isteği ile makine teknisyeni oldu. Sofya Üniversitesi Edebiyat bölümünü okuma isteğini gerçekleştiremedi. Çeşitli işlerde çalıştı, zor koşullarda yaşadı. Bulgaristan Komünist Partisi saflarında politik faaliyetlerde bulundu. 1940 yılında tek kitabı “Motor Türküleri” yayınlandı. Bu kitap Nikola Vaptsarov’u Bulgar ve dünya insanlığı karşısında onurlu bir yere taşıdı. 1942 yılında Alman faşizmine karşı ülkesini savunduğu için tutuklandı, işkence gördü. Beş arkadaşıyla birlikte 23 Temmuz 1942’de idam edildi.
Vaptsarov’un şiirleri Erdal Alova tarafından Türkçeye çevrildi ve 1992 yılında Yön Yayıncılık tarafından yayımlandı. Evrensel Basım, şairin şiirlerini “İnsana Adanmış Şarkılar” adıyla derledi.
Alman faşizmi ezilen dünya halklarına saldırdığında Balkan hükümetleri de onun uşaklığını yapıyorlardı. Bu zulme, göğüs geren balkan halkları faşizme karşı birleşik cephede binlerce kahramanlık örneği sergilediler.
Bir avuç diye nitelendirilen partizan müfrezeleri, faşizmin kalelerinde, gedikler açmaya başladıklarında Hitlerin uşaklarının hayalleri de darmadağın olmuştu.
Peki, önüne gelen herşeyi yakıp yıkan, kendince güçlü orduları olan faşizme karşı büyük zaferler kazanan partizan müfrezelerine bu görkemli iradeyi aşılayan neydi? Bu güç, bu irade davaya olan inançtan başka birşey değildi.
Partizan müfrezeleri soğuk kış aylarının gecelerinde ateşler yakardı. Kavgada şehit düşen yoldaşları ve tüm devrim şehitleri için saygı duruşunda durup, marşlar söylerlerdi. Marşların yanında yumrukları havada şiirler de okurlardı. Şiirleri okunan şairlerden Hristo Botev’in yanında, Bulgar ve dünya ezilen halklarına malolmuş bir kişi daha vardı. O da Nikola Vaptsarov’dan başkası değildi…
Nikola Vaptsarov’u tarih sahnesine çıkaran olgu onun komünist olmasıydı. Bulgar şiirinin yenilikçi kuşağını temsil ediyordu. Smirnenski işçi sınıfının ağır koşullarını, aynı konuları parti-sınıf ilişkileri içinde ele aldı. Bu da Nikola Vaptsarov’u Bulgar ve dünya insanlığı karşısında onurlu bir yere taşıdı. 1940 yılında tek kitabı “Motor Türküleri” yayınlandı. 1942 yılında Alman faşizmine karşı silahlı eylemlerinden dolayı tutuklandı. Nikola Vaptsarov’a aylarca işkence yapıldı. İşkenceler, komünist Nikola Vaptsarov’u çözemezken, faşizm acil tarafından yargılayıp, idam cezasına çarptırdı. 23 Temmuz 1942’de beş arkadaşıyla kurşuna dizilerek katledildi. Kurşuna dizilirken Hristo Botev’in “Kim ki özgürlük mücadelesinde düşerse / O ölmez…” şarkısını, idam mangalarının yüzüne haykırdılar.
Temmuz ayının sıcaklığını yaşadığımız bugünlerde, aradan geçen 63 yıla rağmen devrimci kişilik olarak Nikola Vaptsarov, hala yanımızda yeralmaktadır. Nikola Vaptsarov, bir sanatçının nasıl olması gerektiğinin en iyi tarifidir. Yüreği aşkla doludur. Hiçbir engel bu aşkın önünde duramaz. İnsan sevgisi ile beslenir her geçen gün. Bu sevgi, faşizme olan kinini daha da büyütür. Bu kini sadece şiirlerle ifade etmez. Pratiği ile de ortaya koyar. İdama giderken uğruna mücadele verdiği halkının yanısıra, bir kişiyi daha unutmaz…. Hayattaki zorluklara göğüs germesinde her zaman yanında olan eşine “VEDA”isimli bir şiir hediye eder.