Kimsenin bildiği gibi değildir yollar:
sol yanım, sol yanım gibi heyelan, sağımda kötürüm bağlar.
Üsküp Köprülü arası, akşama doğru, kahverengi ölüm,
kopardığım ilk gülden kanayan bir çağrı yıllar boyu.
içilir şimdi şarabı salkımların hatırasından
kanı eğitircesine her güz sonu.
Güz sonu akşam olurken girdim Veles’e.
Anladım hayatım bir ırmak planı,
kırık bir testiden akan vesvese.
Veles’i bölen ırmak nice şehri bölen ırmak gibi akıyor.
Akıyor işte gençliğimden son bir şeyler, herkes gibi.
Herkes gibiyim ben de, her kahverengi gözlü gibi.
İşte bu dem, burada, akşama doğru, akşama doğruyum ben.
Ah, kimsenin bildiği gibi değildir yollar:
sol yanım, sol yanım gibi heyelan, sağımda kötürüm bağlar.
Ürküp bu güz sonu akşamında yaşlı tarlalar ve kötürüm bağlardan,
çocukluğumu çağırıyorum ilk kopardığım gülden,
yalınayak yürüdüğüm yollardan…
II
Titov Veles’de, Koço Ratsin’in evinde
ayrılıklardan, kavuşmalardan kibirle doğmuş
birkaç yalancı karaltı daha ölüyor içimde.
Soğuk mu soğuk bir güz sonu, burada
cömert kaşıklara bakıp, hayata bağışlıyorum
aşktan beklediğim son parıltıyı da.
Halkın ezik çocuğuyum ben,
varsa bir direncim, şu üşüyen serçenin olsun,
varsa sanatım, çamur olsun dönsün tezgaha.
Titov Veles’de, Koço Ratsin’in evinde
çorbasız geçen günlerimdeki bilince döndüm,
yalın bir bağ yolcusu, elde sepet…
Titov Veles’de, şair Koço Ratsin’in evinde
Balkan usulünce
güneşin dalgınlığıyla sıvalı duvarlar.
işte gerçek bu hamarat ışığın içinde.
Anladım ayna tutar şairler
ev ışıklarından, yurt ışıklarından
halkın gözlerine, ölümden gizlice.
Adnan ÖZER
Varlık Dergisi Eylül 2001 sayısı