susmuş rüzgar
çağlar birbirine karışmış içimde
şarkı söylesem sesimi tanır mı kuşlar
bir yüz arıyorum bu gömütlükte
Kimim ben
Bir sultan, partizan
Belki de parya
Elleri yara çocuklar, asılı kuytularda
Kaçıncı kavimler göçü bu
Koşuyor peşimden:
Bize bir ömür ver üşüyoruz
Bizi de büyüt acılarınla
Kirpiklerimi devirip onaylıyorum
Kâbus işte,
Konuşması yasak sürgünmüşüm
Yirmi yıldır bu adada
Gravürlerden bakıyor köle kız
Saçlarıyla çekiyor bir arabayı
Tapınaklar birikiyor: Nil’in öfkesi
Bir kırbaç yetiyor, diriliyorum
Akar bir çeşme var biliyorum
Onun ardında gerçek
Elimi suya uzatıp
Alıyorum gravürden kızı
-saçları firavunların elinde kalmış
ne çıkar-
ve Yusuf’u kuyudan çıkarıyorum
elele tutuşup gidiyorlar
duvarsız sarmaşık bir düşün adı
Ruhan MAVRUK