I
ıssız bir adayım
yalnızlığınla çoğul
alışkın fırtınalara
balıkçılar iner,
sam yelleri selam getirir
sahil köylerinden
çimlerimde uyuturum
kaçak aşıkları
her dilden türküler öğrettim yapraklarıma
hem Zeybek, De Lori
hem El Condor Passa
şenlikler yaparız
yansısı iner danslarımızın suya
şiir gönderir ay ışıklarıyla
zılgıt çeker dalgalar
yankısı vurur kıyılara
göğe bakarım
sevdiklerimi özlediğimde
her birinin bir yıldızı vardır
uzak galaksilerde tutsak
savaşçı cocukların
ve durur ellerinin izi
hala dağlarda
ölüm haberleriyle kırsa da
şubat dallarımı
mutlu bir adatım ben
yalnızlığıyla barışık
çoğul yağmurlarıyla
II
bir gün bir savaş zırhlısı
geçti yanından ıssız adanın
söylencelerden tanırlardı
birbirlerini
bir selamlama atışı
soluk kadar kısa
bir bakışma
tüm şiirlerim ayaklandı
gitmek istediler seninle
senin gözlerinde uzaklar tutuştu
bu kadar acı bir kavuşma
olmamıştır diye
gün oldu sırtlayıp sevdiğin şarkıları
kaçtım adamdan
yollara vurdum kendimi
sen haramilerin sarayında
kırkıncı odalarda kitliyken
ben bu haydut kentin
en vefalı sokağı oldum
sonsuz kapılarım vardı
çıkmazlara açılan
firari rüzgarlarınızı sakladım, yuğdum
şimdi böyle mağralar kadar gizemli
ve esmerken sen
düşlesem de acemi ellerinin
sevecen duyarlılığını
bana hiç dokunmasan da olur
dizlerime yatırıp
saçlarına yavaştan yürüyen akşamı
anlat desen masallarını
içindeki çocuğu istiyorum
konuşmasak da olur….
ben yağmur olur çiselerim
hücrenin penceresine
gizlice görür giderim seni
III
kavuşmak nedir ki sevdiğim
uzak kadar yakın değil hiçbir şey
düşün ki Hozat’ta bir yalnız ağaç
ve zühre yıldızı
nasıl da sevişirler geceler boyu
binlerce ışık yılına inat
ayrılık nedir ki zaza gülüşlüm
ben bu aşkı yıkılan duvarlardan
roma’nın tutuşan sokaklarından
çaldım da büyüttüm
ben bu aşkı
kimsesizler gömütlüklerinde
çocuklarını arayan annelerin
yalnızlığına sardım da büyüttüm
uzaklaştıkça büyüyor gözlerin
hoş geldin,
seni yazdıkça büyüyor şiirim
seni yandıkça güzelleşen
bir ülke gibi seviyorum….
Ruhan MAVRUK