Mardin’de 12 yıl koruculuk yapan Ethem Seyhan’dan korkunç itiraflar
Suçları PKK’ye yıktık
‘Korucubaşı Cengiz Kaymaz ve Kutlubey Köyü Jandarma Karakolu Komutanı Haydar Kürekçi ile birlikte İdil, Midyat ve Nusaybin’e bağlı 20’yi aşkın köy yaktık, köylülere işkence yaptık. Suçları PKK’ye yıktık.’
Köy minibüsünü taradık
‘Köy minibüsünün önünü kestik ve yolcuları indirdik. Korucubaşı Kaymaz, 4 isim saydı. Yan yana dizdi, silahının namlusunu en başta bulunanın karnına dayayarak ateş etti. 4 kişi orada öldü. Sonra arabayı taradık.’
O kuyu ceset dolu
‘Korucubaşı Kaymaz ve Uzman Çavuş Aslan, Ahmet adlı minibüs şoförünü Bugarge mevkiine götürüp öldürdüler ve orada bulunan su kuyusuna attılar. O kuyuda 10’un üzerinde ceset vardır.’
’20 köyü biz yaktık’
Mardin’in Nusaybin ilçesi Kutlubey (Tinatê) Köyü’nde 1986’da bekçiliğe başlayan Ethem Seyhan, 1990-1998 yılları arasında koruculuk yaptı. Seyhan, koruculuk yaptığı dönemde İdil, Midyat ve Nusaybin’e bağlı 20’yi aşkın köy yaktıklarını ve köylülere işkence yaptıklarını itiraf etti. Seyhan, köy yakma olaylarına ilişkin şu bilgileri verdi: ‘Korucu olduğumuzda Kutlubey Köyü Jandarma Karakol Komutanı Haydar Kürekçi ve o dönem Mardin’de korucubaşı olan Cengiz Kaymaz (Kulik) ile birlikte Çele, Gültepe (Bizgure), Koyular (Cibilgirabê), Kovanlı (Miştîne), Dalaç (Barbej), Unsallı (Sade), Kayabağlı (Karmete), Çalpınar (Site), Kersibanê, Şakumlu (Gunde Şeh Alî), Kayabaşı (Keberzute), Hayalpınar (Mikre), Toptepe, Çanlıdere (Hevîrne), Bacinî, Deonkê, Aferê, Gunde Halit ve daha ismini bilmediğim bir çok köyü biz yaktık. Köylülere ‘ya korucu olursunuz ya da buraları terk edersiniz’ diyorduk. Köy meydanında toplayıp çırılçıplak soyarak dövüyorduk. Birçok köylüyü de sulardan geçerken ıslanmamak için yanımızda götürüp sırtlarına biniyorduk. Ben bunlara bizzat şahit oldum ve kendim de yaptım’
Köylülere işkence
Köylülerin korucular tarafından işkenceden geçirildiklerini itiraf eden Seyhan, şöyle konuştu: ‘Kulik, köyümüzün yakınında buluna Kuma Berana denilen bir yerde 16 kişiyi çırılçıplak soyarak onların ellerini kollarını bağladı, daha sonra da traktörlerin arkasından sürükleyerek Kutlubey köy karakoluna kadar sürüklemişti. Köy karakoluna getirilen 16 kişinin koruculuğu kabul etmemesi üzerine evleri yakıldı ve köyden çıkartıldı. Daha sonrada o 16 kişi de köyden çıkartıldı. Kulik ve Yüzbaşı Hasan bütün köyleri dolaşarak korucu olmayan köylülere işkenceler edip onların evlerini yakıp köyden çıkartıyorlardı. Köyde hata yapanlara ise birer silah getirme cezası veriyordu. Kulik’a silah getirmeyen kişiye ise günlerce işkence ediliyor ve adamın o yılki bütün gelirine el konuluyordu. Kulik, işkence ettiği ve evlerini yaktığı kişileri tehdit ederek, olayı PKK’ye yüklemelerini istiyorlardı. Köylüler de korkudan tutanaklara öyle imza atıyorlardı.’ diye anlattı.
Seyhan, köy evlerini basarak, kaçak olan silahları evin içine koyup sonrada onları PKK’li yakaladılarını ve devlete teslim ettiklerini söyledi.
‘İşkence ile öldürdüler’
Nusaybin Kutlubey Köyü’ne bağlı Dohmuk Mezrası’nda korucular tarafından yakalanan İbrahim Polat isminde bir vatandaşın, gazeteci olduğu iddiası ile 1993 yılında Midyat Bölük Komutanı Çakmak ve Cengiz Kaymaz tarafından dövülerek öldürüldüğünü belirten Seyhan, ‘Biz araziye çıkmıştık. Dohmuk mezrasında birini yakaladık, Korucubaşı Cengiz Kaymaz bize yakalananın bir gazeteci olduğunu belirterek, askerlere haber vermemizi istedi. Tam o sırada Midyat alayına bağlı 3 askeri araç bizim yanımıza geldi. Hepimizi oradan uzaklaştırdılar. Daha sonra odunlarla yakalanan kişiye vurmaya başladılar. Kısa bir süre sonra sesler kesildi. Sonra öğrendik ki o gazeteci orada işkence ile öldürülmüş’ dedi.
Öldürüp kuyuya attılar’
1992 yılında sıkça yaşanan faili meçhul cinayetlerin birini anlatan korucu Seyhan, ‘1993 yılında Kutlubey Köyü ve Cıbırnak Köyü arasında Ahmet isimli bir dolmuş şoförünü PKK’ye yardım ettiği gerekçesi ile korucubaşı Cengiz Kaymaz ve Kutlubey Köyü karakolundan Uzman çavuş Aslan ile birlikte köyün yakınında bulunan Bugarge mevkiine götürüp öldürdüler ve orada bulunan su kuyusuna attılar. Daha sonra da bizi konuşmamakla tahdit ederek, kişiyi görmediğimizi söylememizi istedi. O kuyuda belki 10’nun üzerinde ceset vardır. Çünkü birinin ölümü olacaksa orada yapılıyordu’ diye belirtti.
‘Köy minibüsünü taradık’
1993 yılında bir köy minibüsünün önünü keserek 8 kişiyi öldüren korucuların arasında olduğunu belirten Seyhan, yaşananları şu şekilde anlattı: ‘Korucubaşı Cengiz Kaymaz, akşam korucuları toplayarak ‘Yarın Çalpınar Köyünden Midyat’a 3 PKK’li gidecek. Biz de arabaların önünü keserek onları yakalayıp devlete teslim edeceğiz ve bizi mükâfatlandıracaklar’ dedi. Sabah saat 05.00 gibi arabalarla 27 korucu ve Kutlubey Köy karakolundan uzman çavuş Ali ve Arif de bizle birlikte geldi. Alkadasuse bölgesine geldik, burada pusuya yatarak Çalpınar arabalarının gelmesini bekledik. Aradan bir saat geçti ve araba geldi. Hemen önünü kestik ve yolcuları indirdik. Cengiz Kaymaz, bütün yolcuları tek sıraya dizerek, onlara ‘Ben kimin ismini okusam öne çıkacak’ diye bağırdı. Daha sonra 4 ismi saydı, onlar öne çıktılar. 4 kişiyi yan yana dizen korucubaşı, silahının namlusunun en başta bulunanın karnına dayayarak ateş etti. 4 kişi orada yere yığıldı. Daha sonra hepimiz arabayı taradık. Tam o sırada Ahmatê Halo denilen biri kafasını kaldırarak bana baktı. Ben de silahımı ona doğrulttum ve onu taradım. Olaydan bir yıl sonra bize dava açıldı. Mahkeme bizi serbest bıraktı. 1998 yılında korcubaşının verdikleri emirleri yerine getirmediğim için, beni sıkça tehdit etmeye başladı. Daha sonra gidip o olayı benim tek yaptığımı anlatıp, yalancı şahitler tutarak ben ve Tacettin Sakan, Nevat Aydın, Halit Aktar, Rahmi Kaçmaz, Vecdi Özbay, Mehmet Şeyhan, Tevkif Akbay, Abbas Taş ve Şehmus Şeyda’yı yakaladılar. Her birimiz 6 yıl ceza evinde kaldık.’
REMZİ ÇOŞKUN
İZMİR-DİHA