Tiyatro Martı, M.Gürhan Başaran’ın yazdığı ve Sabahattin Mutluer’in Yönettiği ‘Kirli Çıkı İstanbul’ adlı müzikli-şarkılı politik komediyi sahneliyor. Oyun, anlatısını Osmanlı’dan başlatıp günümüze değin getiriyor. İstanbul’u ve türlü insan hallerini mizahi ve eğlenceli bir anlatımla sunuyor. Oyun, alt başlığında da belirtildiği gibi politik bir oyun. Mizahın üstüne inşa edildiği zemin, gerek yönetimle ilgili olan noktalarda, gerekse de türlü insan ilişkilerinin ifadelendirilişinde bu politik yön kendini belli ediyor. Sık sık güncel, siyasal noktalara eleştirel olarak dokundurmalar, sanatsal bir aktiviteden beklenilen aydınlatma; hatta oyunun sonlarında bir bölümü yankılanan marşta olduğu gibi halkı uyandırma işlevini eğlenceyi ihmal etmeden yerine getiriyor.
‘Kirli Çıkı İstanbul’ un alt metninde dikkatimi çeken bir konu da ‘Osmanlı-Türkiye sürekliliği oldu. Türkiye üzerine yapılan resmi okumalara geçerli olan kuramsal yaklaşım Türkiye Cumhuriyeti’nin Osmanlı’dan bütünüyle bir kopuş içinde olduğudur. Bunu gerekçelendirirken kullanılan örnekler ,kıyafet, takvim, alfabe vb. gibi yüzeyen unsurlardır. Oysa hakikat yani işin aslı pek de öyle değil. Belirleyici olan ve kendini ilk dönem kopma çabalarına rağmen sürdüren temel motif Osmanlıdan intikal eden devlet egemen zihniyettir. Oyun bunu Osmanlı’dan başlayan hik‰yesiyle belirtir. Kavuklu sadrazam ile bugünün başbakanı arasında paralellikler kurulur. Oyun hızla değişirken, değişmeden kalan belirleyenleri de göstermiş olur.
Tiyatronun eksiklerinden biri gelişen politik sosyal olaylar karşısında hızlı refleks gösterememesi, sözünü söyleme de hep geride kalmasıdır. Tiyatrolarda sürekli, temcit pilavı gibi, izlenmesi garanti oyunları sahneleme mantığı var. Oysa tiyatro statik, tekstlerin yankısı olmaktan ziyade hayatın içinden gelip sözünü söyleyen politik bir ses olabilmeye çaba sarf etmelidir. ‘Kirli Çıkı İstanbul’ bu anlamda değerlendirildiğinde izleyicisini politik laf bombardımanına tutmadan her gün içinde olduğumuz sosyal siyasal durumları, mizahın penceresinden eleştirel olarak göstermesiyle beğenimi kazandı.
Oyunda dikkat çeken diğer bir unsur müzikleri oldu. Bu güne kadar izlediğim müzikli-şarkılı oyunların içinde en beğendiğim oyunlardan birinin ‘Kirli Çıkı İstanbul’ oyunu olduğunu rahatlıkla söyleyebilirim. Genelde müzikli-şarkılı oyun ya da müzikalden pek zevk aldığımı söyleyemem. Fakat icra edilen şarkıların söz ve müzikleri oyunun bütünlüğüyle uyum içinde onun ritminin kopmaz parçası olarak kullanıldığı için ‘Kirli Çıkı İstanbul’ oyununun bu yapısı hoşuma gitti.
Oyun, hızlı temposuyla seyirciyi sıkmadan sonuna kadar kendini izlettirebiliyor. Bun da oyuncuların enerjilerinin payı büyük. Tiyatro Martı’yı izleyicilere zevkli ve düşünsel anlar geçirebilecekleri bir oyunu sahneye taşıdıkları için tebrik ediyorum.
ERKAN KÜÇÜK
dramaturji@gmail.com