Marks, “emek” tabirini iki anlamda kullanır. Birincisi, genel-evrensel kullanımdır, “üretici faaliyet” demektir. Bu genel-evrensel anlamıyla emek, insan ile doğa arasındaki alışverişi sağlayan aracı süreçtir, dolayımdır. Emek süreci, insanın varoluşuna doğanın dayattığı ebedî koşuldur. Marks, emek tabirini aşağıdaki alıntıda genel-evrensel anlamıyla kullanır, emek süreci bütün toplumsal aşamalarda ortaktır, der:
“Emek süreci, … kullanım değerleri üretimi amacıyla, yani doğal maddeleri insan ihtiyaçlarını karşılar şekilde sahiplenmek amacıyla girişilen insan eylemidir. Emek süreci, insan ile doğa arasında madde alışverişini sağlamanın zorunlu koşuludur. Emek süreci, insanın varoluşuna doğanın dayattığı ebedî koşuldur. Bu nedenle de emek süreci, insanın varoluşunun bütün toplumsal aşamalarından bağımsızdır, ya da daha doğrusu, bütün toplumsal aşamalarda ortaktır.” (K. Marks, Kapital, 1867, (İng.), c. 1, s. 179.)
Marks, “emek” tabirini bir de yabancılaşmış emek anlamında kullanır. Bu kullanım, genel-evrensel kullanım değil, fakat belli tarihsel koşullara özgü, yani partiküler kullanımdır.
İnsan ile doğa arasındaki alışverişi sağlayan emek faaliyeti, tarihsel süreç içinde doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının birbirinden kopmasıyla partiküler bir biçim almıştır. Bu partiküler biçimiyle emek sapkındır, insana aykırıdır, insana yabancıdır. Doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının yeniden birliğini sağlayacak olan komünist devrim, bu ikinci anlamdaki emeği, yani yabancılaşmış emeği ortadan kaldırır:
“Şimdiye kadarki bütün devrimlerde faaliyet tarzına hiç dokunulmadı. Sorun bu faaliyetin sadece değişik bir dağıtımıydı, emeğin öteki kişiler arasında yeni bir dağıtımıydı. Oysa komünist devrim, daha önceki faaliyet tarzına karşı yönelir, emeği (yabancılaşmış emeği – YZ) ortadan kaldırır.” (K. Marks, F. Engels, “Alman İdeolojisi”, Kasım 1845 – Ağustos 1846, MESY, (İng.), c. 1, s. 40-41.)
“Emek” tabiri yukarıda “yabancı emek” yerine kullanılmıştır. Marks’ın metinlerini doğru çözümlemek için, bu tür farklı kullanımları, metnin anlam bütünlüğünden destek alarak ayırt etmek gerekir. O halde alıntıyı şöyle anlamalıyız: Komünist devrim her toplumsal aşamada zorunlu olan emeği değil, fakat doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşullarının birbirinden ayrılığından doğmuş bulunan yabancılaşmış emeği ortadan kaldırır.
Yabancılaşmış emek, doğrudan üreticiler ile üretimin maddi koşulları birliğinin inkâr edilegeldiği tarihsel süreç boyunca ortaya çıkar. Yabancılaşmış emek, bu tarihsel inkâr süreci boyunca gelişegelen işbölümü, özel mülkiyet, mübadele, meta, değer, para, faiz, rant, ücretli emek, sermaye gibi çeşitli toplumsal ilişki biçimlerine bürünerek tezahür eder.
Yabancılaşmış emek faaliyeti, dar kapsamıyla, insan – doğa alışverişini sağlayan emek faaliyetinin sapkınlaşmış halidir. İnsan – doğa alışverişini sağlayan emek faaliyetinin sapkınlaşması temelinde insan – insan ilişkileri de sapkınlaşır, yani insanların karşılıklı faaliyetleri insana aykırı bir hal alır. O halde yabancılaşmış emek kavramı, yalnızca insan ile doğa arasındaki alışverişin sapkınlaşmasını değil, fakat bu sapkın emek faaliyetinin büründüğü insana aykırı toplumsal ilişki faaliyetini de kapsar. Çünkü, kendisini bir biçim olarak örgütleyemeyen içerik yok hükmündedir. İçerik biçimiyle birlikte vardır.
Komünist devrimin yabancılaşmış emeği ortadan kaldırması, insana yabancılaşmış faaliyeti bütün toplumsal tezahürleriyle birlikte ortadan kaldırması demektir. O halde komünist devrim, mülkiyet, mübadele, meta, değer, para, pazar, ücretli emek, sermaye, sivil toplum, devlet gibi bütün yabancılaşmış toplumsal ilişki biçimlerini ortadan kaldırmak durumundadır.
Komünist devrim, insan faaliyetinin insana aykırı, insana yabancı, sapkın biçimlerden kurtularak insana geri dönmesidir. Komünist devrim, bu anlamda, insanın kendisine geri dönmesi, insanın insanlaşması demektir.
Emek tabiri çoğu kez “ücretli emek” anlamına kullanıldığı için, Marks, komünist toplumdaki emeği “özgür faaliyet”, “doğrudan toplumsal faaliyet”, “engin yaratıcılık faaliyeti” olarak adlandırır. Komünist toplumda doğrudan toplumsal faaliyet içinde olan toplumsal bireyler birbirleri için çalışacaklar, birbirlerinin ihtiyaçlarını karşılayacaklardır. Aşağıdaki alıntı, Marks’ın komünist toplumdaki emeğe “engin yaratıcılık faaliyeti” dediğine örnektir:
“Sermayenin zenginliğin genel biçimi uğruna durmaksızın uğraşması, emeği doğal darlığının sınırları ötesine sürerek, zengin bireyselliğin (komünist toplumdaki özgür bireyselliğin, toplumsal bireyselliğin – YZ) gelişmesi için gereken maddi unsurları yaratır. Zengin bireysellik, hem üretiminde ve hem de tüketiminde çok yönlüdür, evrenseldir. Zengin bireyselliğin emeği, artık bu nedenle emek (yabancılaşmış emek, ücretli emek – YZ) olarak değil, fakat engin yaratıcılık faaliyeti olarak görünür.” (K. Marks, Grundrisse, Ağustos 1857 – Mart 1858, (İng.), çev. Martin Nicolaus, Penguin Books, s. 325.)