Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Çarşamba, Ekim 16, 2024
No menu items!

Marks-Engels Mektuplar 2

MARX’TAN HANOVER’DEKİ L. KUGELMANN’A
Londra, 9 Ekim 1866

… Cenevre’deki ilk Kongre[216] konusunda ciddi endişelerim vardı. Ama, bir bütün olarak, beklediğimden daha iyi sonuçlandı. Fransa, İngiltere ve Amerika’daki etkisi beklenmedik oldu. Oraya gidemezdim ve gitmek de istemedim, ama Londra delegeleri için o programı yazdım. Bu programı, kasıtlı olarak, işçilerin ivedi bir anlaşmaya varmalarına ve eylem birliği yapmalarına olanak veren ve sınıf mücadelesinin ve işçilerin bir sınıf olarak örgütlenmelerinin gereklerini doğrudan besleyen ve iti veren noktalarla sınırlı tuttum. Parisli baylar kafalarını en boş prudoncu safsatalarla (sayfa 498) doldurmuşlardı. Bilim konusunda gevezelik ediyorlar ama bir şey bildikleri yok. Her türlü devrimci eylemi, yani bizzat sınıf mücadelesinden çıkan eylemleri, her türlü yoğun, toplumsal hareketleri, ve dolayısıyla siyasal araçlarla (örneğin işgününün yasal olarak kısaltılması) gerçekleştirilebilecek olanları da hor görüyorlar. Özgürlük ve anti-hükümetçilik ya da anti-otoriter bireycilik bahanesi altında -en sefil despotizme onaltı yıl boyunca bu denli sessizce katlanmış ve hâlâ da katlanmakta olan!- bu baylar, fiilen, salt Proudhon’vari bir biçimde idealleştirilmiş sıradan burjuva iktisadı vaazediyorlar! Proudhon’un verdiği zarar çok büyük olmuştur. Ütopyacılara yönelttiği sahte eleştiri ve sahte muhalefet (bizzat kendisi bir küçük-burjuva ütopyacısından başka bir şey değildir, oysa bir Fourier’nin, bir Owen’in, vb. ütopyalarında yeni bir dünyanın sezgisi ve yaratıcı ifadesi vardır), ilkin “jeunesse brilliante”,[16] öğrencileri, ardından işçileri, özellikle lüks nesneler üretiminde çalışan işçiler olarak eski döküntülere bilmeden “pek” bağlı olan Paris işçilerini kendine çekti ve yozlaştırdı. Bilisiz, boş yere, haddini bilmezlikle, gevezelikle, yaygaracı bir kendini beğenmişlikle her şeyi berbat etme noktasına vardılar, çünkü kendi üye sayılarıyla hiç bir ilişkisi olmayan sayılarla Kongreye koşuştular. Raporda, yeri geldiğinde, bunları bir güzel benzeteceğim.
Aynı sırada yapılan Baltimore’daki. Amerikan İşçileri Kongresi43 beni çok sevindirdi. Oradaki slogan, sermayeye karşı mücadele için örgütlenmekti, ve benim Cenevre için ortaya koymuş olduğum istemlerin çoğunun, işçilerin yerinde içgüdüleriyle, orada da ortaya atılmış olmaları kayda değerdir.
Bizim Merkez Konseyin ortaya koyduğu (quorum magna pars fui[17]) buradaki reform hareketi, artık muazzam boyutlara erişmiş ve karşı konulmaz olmuştur.44 Kendim hep sahne gerisinde durdum ve bu işle daha fazla uğraşmıyorum, çünkü artık yürüyor… (sayfa 499)

İlk kez Die Neue Zeit,Bd. 2,n° 2, 1901-02’de yayımlanmıştır

****

MARX’TAN HANOVER’DEKİ L. KUGELMANN’A
Londra, 11 Temmuz 1868

… Centralblatt’a[294] gelince, adam, eğer değer denilince bununla bir şey kastedecekse benim vargılarımın kabullenilmesi gerektiğini teslim etmekle, verebileceği en büyük ödünü veriyor. Bu talihsiz kişi, gerçek ilişkiler konusunda yaptığım tahlilin, kitabımda “sermaye” konulu bölüm olmasaydı bile, gerçek değer ilişkisinin kanıtını ve tanıtını gene de içerdiğini görmüyor. Değer kavramının tanıtlanması gerektiği yolundaki bütün gevezelikler, hem ele alınan konunun ve hem de bilimsel yöntemin hiç bilinmemesinden ileri geliyor. Değil bir yıl, birkaç hafta için bile olsa çalışmayı bırakması halinde, bir ulusun yokolacağını her çocuk bilir. Farklı gereksinmelere tekabül eden ürün miktarlarının farklı ve nicelik olarak belirli toplam toplumsal emek miktarları gerektirdiğini de gene her çocuk bilir. Toplumsal emeğin belirli oranlarda dağılması yolundaki bu zorunluluğun toplumsal üretimin belirli bir biçimiyle yokedilemeyeceği, olsa olsa bunun görünüş biçimini değiştirebileceği selt-evident’tir.[Ortadadır. -ç.] Hiç bir doğa yasası yokedilemez. Farklı tarihsel durumlar içinde değişebilen şey, yalnızca, bu yasaların kendilerini onun içinde ortaya koydukları biçimdir. Ve toplumsal emeğin iç bağıntısının bireysel emek ürünlerinin özel değişimi içerisinde ortaya çıktığı toplum düzeninde, emeğin bu oransal dağılımının kendisini ortaya koyduğu biçim, bu ürünlerin değişim-değeridir.
Bilim, değer yasasının kendisini nasıl ortaya koyduğunu göstermekten ibarettir. Öyle ki, bu yasayla görünürde çelişen bütün olgular daha baştan “açıklanmak” istendiğinde, bilim bilimden önce sunulmak zorundadır. Ricardo’nun hatası, değer konusundaki birinci bölümünde40 bütün olanaklı ve daha geliştirilmesi gereken kategorileri, bunların değer yasasıyla uyum içinde olduklarını tanıtlamak üzere, veri olarak almasıdır.
Oysa, senin de doğru olarak varsaydığın gibi, teorinin tarihi, değer ilişkisi kavramının, azçok açık, azçok kuruntularla kuşatılmış ya da bilimsel olarak azçok belirli bir (sayfa 500) biçimde, her zaman aynı kalmış olduğunu gösterir. Düşünce sürecinin kendisi koşullardan doğduğundan, bizzat kendisi bir doğal süreç olduğundan, gerçekten kavrayıcı olan düşünme hep aynı olmak zorundadır ve, düşünmeyi gerçekleştiren organın gelişmesi de dahil, gelişmenin olgunlaşmasına bağlı olarak, ancak yavaş yavaş değişebilir. Bunun dışında kalan her şey saçmalamak demektir.
Vülger iktisatçılar, günlük fiili değişim ilişkilerinin değerin büyüklüğü ile doğrudan doğruya özdeş olamayacağı konusunda en ufak bir düşünceye sahip değillerdir. Burjuva toplumunun özü, üretimin a priori bilinçli bir toplumsal düzenlenişinin bulunmayışındadır. Ussal ve doğal olarak zorunlu olan, kendisini, ancak gözleri görmeden işleyen bir ortalama olarak ortaya koyar. Böylece de, vülger iktisatçı, iç bağıntının ortaya koyduğunun tersine, görünüm olarak şeylerin farklı olduklarım övünerek ilan ettiğinde büyük bir keşifte bulunduğunu sanır. Aslında, görünüme sıkı sıkıya sarılmakla ve bunu nihai kabul etmekle övünmektedir. Öyleyse bilim diye bir şeye ne gerek var?
Ama sorunun bir başka perde gerisi daha var. İç bağıntı bir kez kavrandı mı, mevcut koşulların kalıcı zorunluluğuna olan teorik inanç, bunların pratikte yıkılmalarından önce yıkılır. Şu halde, burada, bu saçma kafa karışıklığım sürdürmek tamamıyla egemen sınıfların çıkarınadır. Ekonomi politik bir yana, oynayacak başka hiç bir bilimsel kozu olmayan dalkavuk gevezelere başka ne diye para ödensin ki?
Ama satis superque.[18] Bu, her halde, bu burjuva papazların nerelere kadar düştüklerini gösteriyor, işçiler, hatta fabrikatörler ve tüccarlar bile benim kitabımı anlar ve üstesinden gelirlerken, bu “çok bilmiş kalem efendileri” (!) onların kavrayışlarını çok fazla zorlamamdan yakınıyorlar. … (sayfa 501)

İlk kez, kısaltılmış olarak Die Neue Zeit, Bd. 2, n° 7,1901-02’de; ve tam metin ve Rusça olarak 1928’de, Marx’ın Kugelmann’a Mektupları
adlı kitapta yayımlanmıştır

****

MARX’TAN HANOVER’DEKİ L. KUGELMANN’A
Londra, 12 Nisan 1871

… Dün Lafargue’ın (Laura’nın değil) şu anda Paris’te olduğu yolundaki hiç de yatıştırıcı olmayan haberi aldık. 18 Brumaire’imin son bölümünde, eğer yeniden okursan göreceğin gibi, Fransa’daki gelecek devrim girişiminin, şimdiye değin olduğu gibi, artık bürokratik ve askeri makineyi başka ellere geçirtmeye değil, ama onu yıkmaya dayanacağını belirtiyorum. Kıta üzerindeki gerçekten halkçı her devrimin ilk koşuludur bu. Kahraman Parisli arkadaşlarımızın girişmiş bulundukları şey de, işte budur. Ne esneklik, ne tarihsel girişkenlik, ne özveri yeteneği ile bezenik şu Parisliler! Düşmandan daha çok iç ihanet tarafından altı ay boyunca aç kalıp yıkıma uğradıktan sonra, sanki Fransa ile Almanya arasında hiç savaş olmamış, sanki yabancı hep Paris kapılarında değilmiş gibi, Prusya süngüleri altında başkaldırıyorlar! Tarih daha böylesine büyük bir örnek görmedi! Eğer yenilirlerse, bunun nedeni yalnızca “ruh iyilik”leri olacak. İlkin Vinoy, ve sonra da Ulusal Muhafızın gerici öğeleri alanı boş bıraktıktan sonra, hemen Versailles üzerine yürümek gerekirdi. Vicdan titizliği yüzünden uygun zaman kaçırıldı. Sanki şu kötü Thiers ucubesi, Paris’i silahsızlandırmaya kalkışarak, daha önce başlatmamış gibi, iç savaşı başlatmak istemedi. İkinci yanlış: Merkez Komite, yerini Komüne bırakmak üzere, görevlerini çok çabuk bıraktı. Gene çok büyük bir “onur” titizliği yüzünden! Ne olursa olsun, Paris ayaklanması, hatta eski toplumun kurtları, domuzları ve köpekleri tarafından boyuneğdirilecek olsa bile, partimizin Paris haziran ayaklanmasından sonraki en şanlı savaş başarısıdır. Cennetin fethine çıkan Paris titanları karşısında, ölüm şenlikleri ve kışla ve kilise, feodalite ve hele hamkafalılar, kokuları ile, Prusya-Almanya Kutsal Roma İmparatorluğu köleleri nedir ki.
Bu arada, L. Bonaparte’ın hazinesinden doğrudan para yardımı görenlerin listesini içeren resmi yayında, Vogt’un (sayfa 502) Ağustos 1859’da 40.000 frank aldığına ilişkin bir not var! Bu olguyu daha ilerde kullanılmak üzere Liebknecht’e ilettim.
Son zamanlarda yalnızca Almanya’dan değil, Petersburg’dan bile çeşitli kitapçıklar vb. zedelenmeden elime geçtiğine göre, bana Haxthausen’i[295] gönderebilirsin.
Bana göndermiş olduğun çeşitli gazeteler için teşekkürler. (Lütfen daha gönder, çünkü Almanya, Reichstag, vb. konusunda bir şeyler yazmak istiyorum.)

İlk kez kısaltılmış olarak,Die Neue Zeit, Bd. 1, n° 23,Stuttgart 1901-02’de, ve tam metin olarak da 1928’de, Marx’ın Kugelmann’a Mektupları
adlı kitapta yayımlanmıştır

****

MARX’TAN HANOVER’DEKİ L. KUGELMANN’A
[Londra], 17 Nisan 1871

Mektubun tam zamanında geldi. Şu anda elimde çok iş var. Onun için yalnızca birkaç söz. 13 Haziran 1849[296] vb. küçük-burjuva gösterilerini Paris’teki güncel mücadeleyle karşılaştırmanı hiç anlayamıyorum.
Eğer mücadeleye ancak son derece elverişli şanslarla girilmesi gerekseydi, tarihi yapmak elbette çok kolay olurdu. Öte yandan, eğer “raslantı”lar tarihte hiç bir rol oynamasalardı, tarih çok gizemsel bir nitelik taşırdı. Bu beklenmedik olaylar, evrimin genel gidişi içine elbette girer ve, başka beklenmedik olaylar tarafından denkleştirilmiş bulunurlar. Ama hareketin hızlanma ya da yavaşlaması, aralarında hareketi yönetmeye ilk çağrılan önderlerin niteliğinin de bulunduğu bu türlü “raslantı”lara çok bağlıdır.
Bu kez için, mutsuz ve kararlaştırıcı “raslantı”yı Fransız toplumunun genel koşullarında değil, ama Prusyalıların Fransa’daki varlıkları ve Paris’in burnu dibindeki konumlarında aramak gerekir. Parisliler bunu çok iyi biliyorlardı. Versailles burjuva itleri de bunu iyi biliyorlardı. İşte tastamam bu nedenle Parislileri ya vuruşmayı kabul etme, ya. da savaşmadan yenik düşme seçeneği karşısında bıraktılar. Son (sayfa 503) durumda, işçi sınıfının moral bozukluğu, belli bir sayıdaki “önder”lerin yitiminden çok daha büyük bir mutsuzluk olurdu. Paris tarafından verilen kavga sayesinde, işçi sınıfının kapitalist sınıf ve kapitalist devlete karşı mücadelesi yeni bir evreye girmiştir. Bu kavganın sonucu ne olursa olsun, evrensel bir tarihsel önem taşıyan yeni bir çıkış noktası elde etmiş bulunuyoruz.

İlk kez kısaltılmış olarak,Die Neue Zeit, Bd. 2, n° 23,Stuttgart 1901-02’de, ve tam metin olarak da 1928’deMarx’ın Kugelmann’a Mektupları
adlı kitapta yayımlanmıştır

****

MARX’TAN NEW YORK’TAKİ F. BOLTE’A
[Londra], 23 Kasım 1871

… Enternasyonal, sosyalist ya da yarı-sosyalist tekkelerin yerini işçi sınıfının gerçek bir mücadele örgütü alsın diye kurulmuştu. İlk Tüzük ve Kuruluş Çağrısı bunu daha ilk bakışta ortaya koymaktadır. Öte yandan, eğer tarihin akışı sekterliği yıkmamış olsaydı Enternasyonal varlığını koruyamazdı. Sosyalist sekterliğin gelişmesi ile gerçek işçi sınıfı hareketinin gelişmesi her zaman birbirlerine ters orantılıdırlar. Tekkeler (tarihsel olarak) ancak işçi sınıfı bağımsız bir tarihsel hareket için henüz olgun değilse haklı görülebilirler. Bu olgunluğa erişir erişmez, bütün tekkeler özünde gericidirler. Bununla birlikte, tarihin her yerde ortaya koyduğu şey Enternasyonalin tarihinde de yinelendi. Eskiyen şey, yeni edindiği biçim içerisinde, kendisini onarmaya ve varlığını sürdürmeye çalışır.
Ve Enternasyonalin tarihi, Genel Konseyin, işçi sınıfının gerçek hareketine karşı Enternasyonal içerisinde tutunmaya çalışan tekkelere ve amatörce deneylere karşı sürekli mücadelesiydi. Bu mücadele kongrelerde, ama bundan da çok Genel Konsey ile tek tek kesimler arasındaki özel (sayfa 504) görüşmelerde yürütülmüştür.
Paris’te, prudoncular (karşılıkçılar[297]) Birliğin kurucuları arasında bulunduklarından, orada dizginleri ilk birkaç yıl doğal olarak ellerinde tuttular. Daha sonraları ise, bunlara karşı, doğal olarak, kolektivist, pozitivist vb. gruplar kuruldu.
Almanya’da – Lassalle kliği. Ünlü Schweitzer ile birkaç yıl bizzat kendim yazıştım ve ona Lassalle’ın örgütünün salt sekter bir örgüt olduğunu ve bu haliyle Enternasyonalin uğrunda didindiği gerçek işçi hareketinin örgütüne düşman olduğunu tartışma götürmez bir biçimde tanıtladım. Bunu anlamamakta kendine göre “gerekçeleri” vardı.
1868’in sonunda, Rus Bakunin, Enternasyonalin içinde “Alliance de la Democratie Socialiste”[298] adı altında ve kendi önderliğinde bir ikinci Enternasyonal oluşturmak amacıyla Enternasyonale katıldı. Kendisi -her türlü teorik bilgiden yoksun olan bu adam- bu ayrı organ içerisinde Enternasyonalin bilimsel propagandasını temsil etme havalarına girdi, ve bu propagandayı, Enternasyonal içindeki bu ikinci Enternasyonalin özel işlevi haline getirmek istedi.
Kendi programı Sağdan ve Soldan üstünkörü derlenmiş bir bulamaçtı -sınıfların eşitliği (!), toplumsal hareketin başlangıç noktası olarak miras hakkının kaldırılması (sensimoncu saçmalık), üyelere bir dogma olarak dayatılan tanrıtanımazlık vb., ve bir dogma olarak da siyasal hareket karşısında prudoncu tarafsızlık.
Bu çocuk masalı, işçi sınıfı hareketinin gerçek koşullarının henüz pek az gelişmiş bulunduğu İtalya ve İspanya’da ve Latin İsviçresi’nde ve Belçika’daki birkaç kendini beğenmiş, muhteris ve boş doktriner arasında rağbet gördü (ve hâlâ da belli bir oranda tutuluyor).
Bay Bakunin’e göre, öğreti (Proudhon’dan, St. Simon’dan ve ötekilerden bölük-pörçük dilenerek derlediği saçmalık), ikincil bir sorun -kişisel olarak kendini gerçekli kılmanın salt bir aracı- idi ve öyledir. Teorisyen olarak bir hiç ise de, entrikacılıkta üzerine yoktur.
Genel Konsey yıllarca onun (belli bir ölçüde özellikle Güney Fransa’daki Fransız prudoncular tarafından desteklenen) komplolarına karşı savaşmak zorunda kalmıştır. (sayfa 505) Genel Konsey, en sonunda, 1., 2. ve 3., IX., XVI., XVII. Konferans kararlarıyla uzun zamandan beri hazırlanan darbesini indirdi.[299]
Söylemeye gerek yok ki, Genel Konsey, Avrupa’da savaşmakta olduğu şeyi Amerika’da desteklemez. 1., 2., 3. ve IX. Kararlar, şimdi, New York Komitesine her türlü sekterliğe ve amatör gruplara bir son vermenin ve gerekirse bunları ihraç etmenin yasal silahlarını sağlamaktadır.
… İşçi sınıfının political movement’ının[19] nihai amacı, elbette ki, bu sınıfın political power’ı[20] ele geçirmesidir, ve bu da, doğal olarak, Working class’ın[21] belirli bir noktaya kadar geliştirilmiş ve onun iktisadi mücadelesinden doğan bir previous organisation’ını[22] gerektirir. Ama, öte yandan, içerisinde işçi sınıfının egemen sınıflara karşı bir sınıf olarak ortaya çıktığı ve onlara pressure from without[23] ile boyuneğdirmeye çalıştığı her hareket, bir siyasal harekettir. Örneğin belli bir fabrikada, hatta belli bir işkolunda grevler, vb. yoluyla tek tek kapitalistleri daha kısa bir işgününe zorlama girişimi, salt bir iktisadi harekettir. öte yandan bir sekiz saat, vb. yasasını zorlama hareketi bir siyasal harekettir. Ve bu şekilde, işçilerin tek tek iktisadi hareketlerinden her yerde bir siyasal hareket, yani kendi çıkarlarını genel bir biçim içerisinde, genel, toplumsal olarak zorlayıcı kuvvete sahip bir biçim içerisinde dayatmayı amaçlayan bir sınıf hareketi doğar. Bu hareketler belli ölçüde bir previous[24] örgütlenmeyi öngörürlerse de, bunlar, bir yandan da, aynı ölçüde, bu örgütlenmeyi geliştirmenin bir aracıdırlar.
İşçi sınıfı örgütlenme bakımından henüz kolektif iktidara, yani egemen sınıfların siyasal iktidarına karşı nihai bir sefere kalkışacak kadar ilerlemişse, gene de, egemen sınıfların politikasına karşı sürekli ajitasyonla (ve düşmanca bir tutumla) bunun için eğitilmelidir. Yoksa, Fransa’daki Eylül devriminin[300] gösterdiği gibi ve belli bir ölçüde Bay Gladstone (sayfa 506) ve ortaklarının İngiltere’de günümüze dek başarıyla sürdürdükleri oyunun da tanıtladığı gibi onların elinde oyuncak olur.

İlk kez kısaltılmış olarak,Briefe und Auszüge aus Briefen von Joh. Phil. Becker, Jos. Dietzgen, Friedrich Engels,Karı Marx U. A. an F. A. Sorge
und Andere, Stuttgart 1906,adlı kitapta; ve Rusça tam metin olarak da 1935’te K. Marx ve F. Engels, Yapıtlar, birinci baskı, c. XXVl’da yayımlanmıştır

****

ENGELS’TEN MİLANO’DAKİ T. CUNO’YA
Londra, 24 Ocak 1872

… 1868’e kadar Enternasyonale karşı entrikalar çevirmiş olan Bakunin, Bern Barış Kongresinde215 büyük bir yenilgiye uğradıktan sonra Enternasyonale katıldı ve onun içinde derhal Genel Konseye karşı tertiplere girişti. Bakunin’in prudonculukla komünizm karışımı, kendine özgü bir teorisi vardır. Birincisine ilişkin bellibaşlı nokta, kaldırılması gereken ana kötülük olarak sermayeyi, yani toplumsal gelişmeden doğmuş olan kapitalistlerle ücretli emekçiler arasındaki sınıf karşıtlığını değil, devleti görmesidir. Sosyal-demokrat işçilerin büyük çoğunluğu, devlet gücünün egemen sınıfların -toprak sahiplerinin ve kapitalistlerin- kendi toplumsal ayrıcalıklarını korumak için kendilerine sağladıkları örgütten başka bir şey olmadığı konusunda bizimle görüş birliği içinde oldukları halde, Bakunin, sermayeyi yaratanın devlet olduğunu, kapitalistin kendi sermayesine ancak devletin bir lütfu olarak sahip olduğunu iddia ediyor. Dolayısıyla baş kötülük devlettir, ortadan kaldırılması gereken şey, her şeyden çok devlettir ve o zaman kapitalizm kendiliğinden cehennem olup gidecektir. Biz ise, tersine, şunu diyoruz: sermayeye, her türlü üretim araçlarının birkaç elde toplanmasına son verin, o zaman devlet kendiliğinden yokolacaktır. Aradaki fark özdedir: Önce bir toplumsal devrim olmadan devletin kaldırılması (sayfa 507) saçmadır; sermayenin kaldırılması işte bu toplumsal devrimdir ve tüm üretim tarzında bir değişikliği gerektirir. Mademki Bakunin için ana kötülük devlettir, o zaman devleti -bu devlet ister bir cumhuriyet, ister bir monarşi ya da herhangi bir başka şey olsun- canlı tutacak hiç bir şey yapılmamalıdır. Dolayısıyla her türlü politikadan tamamen uzak durulmalıdır. Siyasal bir eylemde bulunmak, özellikle seçimlere katılmak, bu ilkenin çiğnenmesi olur. Yapılacak şey propaganda yapmak, devlete hakaretler yağdırmak, örgütlenmek, ve bütün işçiler, dolayısıyla çoğunluk kazanılınca da, bütün otoriteleri defetmek, devleti kaldırmak ve onun yerine Enternasyonalin örgütünü koymaktır. Kıyametten önceki bin yıllık dönemi başlatacak olan bu büyük eylemin adı da toplumsal tasfiyedir.
Bütün bunlar kulağa son derece radikal geliyor ve o kadar basit ki, beş dakikada ezberlenebilir; Bakunin’in teorisinin İtalya ve İspanya’da da genç avukatlar, doktorlar ve öteki doktrinerler arasında bu kadar çabuk yandaş bulmasının nedeni budur. Ama işçi yığınları kendi ülkelerinde halkı ilgilendiren şeylerin kendilerini de ilgilendirmediğine hiç bir zaman inandırılamayacaklardır; onlar doğal olarak siyasidirler ve her kim ki onları siyaseti bir yana bırakmaları gerektiğine inandırmaya çalışır, sonunda kendisi bir yana atılır. İşçilere her türlü koşul altında siyasetten uzak durmaları gerektiğini vaazetmek, onları papazların ya da burjuva cumhuriyetçilerin kucağına atmak demektir.
Bakunin’e göre, Enternasyonal, siyasal mücadele için değil de, toplumsal tasfiye gerçekleşir gerçekleşmez eski devlet örgütünün yerini almak için kurulduğundan, bundan çıkan sonuç, Enternasyonalin bakuninci müstakbel toplum idealine olabildiğince yaklaşması gerekmektedir. Bu toplumda, her şeyden önce, hiç bir otorite olmayacaktır, çünkü otorite -devlet- mutlak kötülüktür. (Bu insanlar, son kertede karar veren bir irade olmaksızın, en ufak bir yönetim olmaksızın, bir fabrikanın, bir demiryolunun nasıl işletileceği, bir geminin nasıl yüzdürüleceği konusunda ne düşünüyorlar, bunu elbet söylemiyorlar.) Çoğunluğun azınlık üzerindeki otoritesi de kalkmaktadır. Her birey ve her topluluk özerk olmaktadır; herkes kendi özerkliğinden bir (sayfa 508) miktar özveride bulunmadıkça, yalnızca iki kişiden oluşan bir toplum bile nasıl olanaklı olacaktır, Bakunin bu konuda da susuyor.
Ve dolayısıyla Enternasyonal de bu biçimde düzenlenmelidir. Her kesim, ve her kesimdeki her birey özerk olacaktır. Genel Konseye tehlikeli ve kendisi için bile yıldırıcı bir otorite veren Basle kararlarının[301] cehenneme kadar yolu var! Bu otorite özgür iradeyle verilmiş olsa bile, mademki otoritedir, öyleyse kalkmalıdır!
Bu dolandırıcılığın kısaca bellibaşlı noktaları bunlardır işte. Peki ama Basle kararlarının yaratıcıları kimlerdir? Bay Bakunin’in kendisi ve ortakları!
Bu baylar Basle Kongresinde Genel Konseyi Cenevre’ye taşıma, yani kendi ellerine geçirme planlarını uygulayamayacaklarını anlayınca, değişik bir yol izlediler. Bakuninci İtalyan basınında, örneğin bugün de Proletario’da[237] ve Gazzettino Rosa’da[302] bulacağınız bir bahaneyle, büyük Enternasyonalin içinde bir enternasyonal dernek olan Alliance de la Democratie’yi kurdular: sıcakkanlı Latin ırklarına soğuk, ağır hareket eden Kuzeyliler için olandan daha ateşli bir programın gerekli olduğu iddia ediliyordu. Bu tasarı, Enternasyonal içinde ayrı bir uluslararası örgüte elbette gözyumacak durumda olmayan Genel Konseyin direnmesi yüzünden boşa çıktı. Bu tasarı, o günden beri, Bakunin’in ve avanesinin Enternasyonalin programının yerine elaltından Bakunin’in programını geçirme çabalarıyla bağlantılı olarak, çeşitli biçimler altında tekrar tekrar ortaya çıkmıştır. Öte yandan, Jules Favre ve Bismarck’tan Mazzini’ye kadar bütün gericiler, Enternasyonale saldırmak sözkonusu olunca, hep bakunincilerin saçma-sapan palavralarına sarılmışlardır. Mazzini ve Bakunin’e karşı yaptığım ve Gazzettino Rosa’da da yayınlanan 5 Aralık tarihli açıklamamı zorunlu kılan da budur.
Bakunin güruhunun çekirdeği, Jura içinde peşlerinden sürükledikleri işçi sayısı ancak 200’ü bulan birkaç düzine insandan oluşmaktadır. Öncüleri, İtalyan işçilerinin sözcüleri pozlarında şu anda her yerde dolaşan İtalya’daki genç avukatlardan, doktorlardan ve gazetecilerden meydana gelmektedir; bunların soyundan birkaç kişi de Barselona ve (sayfa 509) Madrid’de var, ve Lyons ya da Brüksel’de de zaman zaman -hiç bir zaman işçi olmayan- bir-ikisi görülüyor; burada[25] bunlardan yalnızca bir tane var, Robin.
Olanaksız hale gelen kongrenin yerine, koşulların zorlamasıyla toplanan konferans,[26] bunlar için bir bahane yarattı; ve İsviçre’deki Fransız mültecilerin çoğu, (prudoncular olarak) orada yakın akrabalar buldukları için ve kişisel nedenlerle onların safına geçtiklerinden, kampanyalarına hız verdiler. Hoşnutsuz azınlıklar ve farkedilmemiş dehalar, doğal olarak, Enternasyonal içinde her yerde bulunabilirler, ve onlar da bunlara güveniyorlardı ve haksız da değillerdi.
Şu anda bunların savaş gücü şöyledir: 1) Bakunin’in kendisi -bu kampanyanın Napoleon’u.
2) 200 juracı ve Fransız kesiminin 40-50 üyesi (Cenevre’deki mülteciler).
3) Brüksel’de Liberte’nin[303] editörü ama açıkça onlardan yana çıkmayan Hins.
4) Hiç bir zaman tanımadığımız ve zaten birbirine düşman üç parçaya bölünmüş olan Section Française de 1871’in[304] kalıntıları. Sonra, (kitle halinde Enternasyonalden çekilme önerileri yüzünden) hepsi de Alman kesiminden atılmış olan ve aşırı merkeziyetçilik ve katı örgütçülük savunucuları olarak anarşistler ve özerkçiler Birliğine pek güzel yaraşan 20 kadar Herr von Schweitzer türü lasalcı var.
5) İspanya’da, Bakunin’in, işçileri özellikle Barselona’da, hiç değilse teorik olarak, güçlü bir biçimde etkilemiş olan birkaç kişisel dostu ve yandaşı. Ama İspanyollar örgütlenme konusunda çok titizdirler ve bunun başkalarında eksik oluşunu derhal farkederler. Bakunin’in buradaki başarı şansının ne olduğu nisan ayındaki İspanyol Kongresine kadar anlaşılamaz, ve orada da işçiler ağırlıkta olacaklarından endişelenmem için bir neden yok.
6) Son olarak, İtalya’da, Jurin, Bologna ve Girgenti kesimleri, bildiğim kadarıyla, kongrenin zamanından önce toplanmasından yana olduklarını açıklamışlardır. Bakuninci (sayfa 510) basın buna 20 İtalyan kesiminin katıldığını iddia ediyor; bunları tanımıyorum. Her ne hal ise, hemen her yerde önderlik Bakunin’in dostlarının ve yandaşlarının ellerindedir ve bunlar korkunç bir patırtı kopartıyorlar. Ama daha yakından yapılacak bir inceleme, büyük bir olasılıkla, bunların peşinden gidenlerin kalabalık olmadığını açığa çıkartacaktır, çünkü uzun vadede İtalyan işçilerinin çoğunluğu hâlâ mazzinicidirler ve Enternasyonal orada siyasetten uzak durmakla özdeş tutulduğu sürece de öyle kalacaklardır.
Her ne ise, şu an için İtalya’da Enternasyonal içinde söz sahibi olanlar bakuninci güruhtur. Genel Konseyin bundan yakınmaya niyeti yoktur; İtalyanların istedikleri her türlü saçmalığı yapma hakları vardır, ve Genel Konsey onları salt barışçıl tartışmalarla etkisiz bırakacaktır. Daha henüz katılmış olan ve hiç bir şey bilebilecek durumda olmayan kesimlerin, özellikle anlaşmazlık konusunda, her iki tarafı da dinlemezden önce, böyle bir konuda derhal yan tutmaları her ne kadar son derece garipse de, bunlar juracı anlamda bir kongreden yana olduklarını açıklama hakkına da sahiptirler! Turinlilere bu konudaki çıplak gerçeği söyledim ve buna benzer açıklamalarda bulunmuş olan öteki kesimler için de aynı şeyi yapacağım. Çünkü bu gibi her bağlılık açıklaması, Tamimde[305] Genel Konseye karşı yapılmış olan asılsız suçlamaları ve yalanları dolaylı olarak onaylamak demektir. Kaldı ki, kısa bir süre içerisinde bu konuya ilişkin olarak Genel Konsey de kendi tamimini yayınlayacaktır. Bu tamim çıkana kadar Milanlıların buna benzer bir açıklama yapmalarını önleyebilirsen, istediğimiz her şeyi yapmış olursun.
En komiği de, juracılardan yana olduklarını ilan eden ve dolayısıyla burada bizi otoritercilikle suçlayan bu aynı Turinlilerin, şimdi birdenbire Genel Konseyin Turin’deki rakip Federazione Operaia’ya karşı şimdiye dek almadığı kadar otoriter önlemler almasını, Enternasyonalin üyesi bile olmayan Ficcanaso’dan[306] Beghelli’yi aforoz etmesini, vb. istemeleridir. Ve hem de Federazione Operaia’nın bu konuda ne dediğini dinlemeden. (sayfa 511)
Geçen pazartesi sana Jura tamimi ile birlikte Revolution Sociale’yi,229 Cenevre’de çıkan Egalite’nin[110] bir sayısını (juracıların temsil ettikleri işçi sayısının yirmi katını temsil eden Cenevre Comite Federal’in yanıtını[307] içeren sayıdan ne yazık ki elimde kalmadı) ve bu konuya ilişkin olarak Almanya’dakilerin ne düşündüklerini gösterecek olan bir Volksstaat gönderdim. Sakson Bölgesel Toplantısı -20 yöreden 120 delege- oybirliği ile Genel Konseyden yana olduklarını açıkladılar.[308]
Belçika Kongresi (25-26 Aralık) Tüzük değişikliği istiyor, ama olağan kongrede (Eylülde).[309] Fransa’dan her gün bu konuda onay ifade eden açıklamalar alıyoruz. Burada, İngiltere’de, bu entrikalardan hiç biri elbette hiç bir destek bulmuyor. Ve Genel Konsey bir-iki kendini beğenmiş entrikacıyı hoşnut etmek için elbette olağanüstü bir kongre toplamayacaktır. Bu baylar yasal sınırlar içerisinde kaldıkları sürece, Genel Konsey onları seve seve kendi hallerine bırakacaktır. Çok farklı unsurlardan oluşan bu koalisyon çok geçmeden dağılacaktır; ama bunlar tüzüğe ya da kongre kararlarına karşı herhangi bir şey başlatacak olurlarsa, Genel Konsey de üzerine düşeni yapar.
Bu kimselerin tertiplerine, tam da Enternasyonale karşı genel bir kıyametin koparıldığı sıra girişmiş olduklarını hesaba katacak olursan, uluslararası polis köpeklerinin bu oyunda parmakları bulunduğunu düşünmemezlik edemezsin. Ve öyledir de. Cenevreli bakuninciler Bezeiers’te merkez polis görevlisini kendi muhabirleri olarak seçtiler! Önde gelen iki bakuninci, Lyons’dan Albert Richard ve Leblanc, buradaydılar ve bunlar, gene Lyons’dan olan ve işlemeye başladıkları Scholl adındaki bir işçiye Thiers’yi devirmenin tek yolunun Bonaparte’ı tahta geçirmek olduğunu söylemişler; ve bunlar mülteciler arasında Bonaparte’ın tekrar tahta geçmesi için propaganda yapmak üzere Bonaparte’ın parasıyla dolaşıyorlardı! Bu bayların siyasetten uzak durmak dedikleri şey budur işte! Berlin’de, Bismarck’ın paraca desteklediği Neuer Social-Demokrat da aynı havadan çalıyor. Bütün bunların içine Rus polisi nereye (sayfa 512) kadar karışmıştır, şu anda burıu su götürür bir soru olarak bırakacağım, ama Bakunin, Neçayev sorununa boğazına kadar bulaşmıştır (bunu elbette yadsıyor, ama elimizde özgün Rusça raporlar var ve Marx ve ben Rusçayı anladığımızdan, bize kül yutturamaz218). Neçayev ya bir Rus ajan-provokatörüdür ya da öyleymişçesine davranmıştır. Dahası, Bakunin’in Rus dostları arasında her türden şüpheli kimseler vardır.
Yerini yitirmiş olmana çok üzüldüm. Senin Milan’da bulunmanın Enternasyonal için kamuoyuna yapılan açıklamaların yaratacağı küçük etkilerden çok daha önemli olduğunu ve gizliden gizliye pek çok şeyin de başarılabileceğini belirterek, buna yolaçabilecek bir şey yapmana engel olmak için sana özellikle yazmıştım. Sana çeviriler bularak vb. yardımcı olabilirsem, bunu seve seve yaparım. Sadece bana hangi dillerden hangi dillere çeviri yapabileceğini ve senin için nasıl yararlı olabileceğimi bildir, yeter.
Demek o polis domuzlar benim fotoğrafıma da elkoydular. Senin için bir tane daha gönderiyorum ve senin de iki fotoğrafını göndermeni istiyorum, bunlardan biri Miss Marx’ı babasının bir fotoğrafını sana göndermeye razı etmeye yarayacak (birkaç iyi fotoğrafa hâlâ sahip olan tek kişi o).
Bakunin’le bağlantısı olan bütün insanlar konusunda oldukça tedbirli olmanı da isteyeceğim. Birbirine destek olup entrika çevirmek bütün tekkelerde vardır. Onlara vereceğin her bilginin o anda Bakunin’e iletileceğinden emin olabilirsin. Sözünü tutmanın ve benzeri şeylerin burjuva önyargılardan ibaret olması onun temel ilkelerinden birisidir, oysa gerçek bir devrimci, davaya hizmet edecek diye böyle bir şeye tenezzül etmez. Bunu Rusya’da açıkça söylüyor, Batı Avrupa’da ise bu gizli bir bilim.
Bana gerçekten hemen yaz. Milan kesiminin öteki İtalyan kesimleri arasında yer almasını engellemeyi başarırsak çok iyi olur. … (sayfa 513)

İlk kez kısaltılmış olarak F. Engels, Politisches Vermlichtnis.Aus unceröffentlichten Briefen,Berlin 1920’de, ve tam metin olarak da 1925 yılında Berlin’de Die Geselschaft, n° 11’de yayımlanmıştır

****

ENGELS’TEN HUBERTUSBURG’DAKİ A. BEBEL’E
Londra, 20 Haziran 1873

İlkin senin mektubunu yanıtlıyorum, çünkü Liebknecht’inki hâlâ Marx’ta ve o da mektubu şu anda bulamıyor.
Bizim burada, senin cezaevinde bulunmanın, ne yazık ki, tamamıyla lasalcı olan parti yetkilileri tarafından Volksstaat’ı “içten” bir Neuer Social-Demakrat haline getirmek için kullanılacağından korkmamıza yolaçan Hepner’in mektubu değil, komitenin imzasını taşıyan York’un mektubu oldu. York, böyle bir niyetin bulunduğunu açıkça itiraf ediyordu ve Komite de yazıkurulunu atama ya da görevden alma hakkına sahip olduğunu iddia ettiğinden, tehlike gerçekten büyüktü. Hepner’in beklenen sınırdışı edilmesi bu tasarıları daha da güçlendiriyordu. Bu koşullar altında durumun ne olduğunu öğrenmemiz kesinlikle gerekliydi; bu mektubun nedeni de bu.
Partinin lasalcılık karşısındaki tavrına ilişkin olarak, hangi taktiklerin uygulanması gerektiğini sen elbette bizden daha iyi takdir edersin, özellikle özel durumlarda. Ama dikkate alınması gereken bir de şu var. Senin durumunda olduğu gibi insan Alman İşçileri Genel Birliğinin289 sahibi durumunda oldu mu, hasmını çok fazla gözetmeye başlaması kolaylaşır ve onu her şeyden önce düşünme alışkanlığı edinir. Ama Alman İşçileri Genel Birliği ile Sosyal-Demokrat İşçi Partisi, ikisi birlikte, Alman işçi sınıfının hâlâ çok küçük bir azınlığını oluşturuyorlar. Uzun deneyimlerle doğrulandığını gördüğümüz bizim düşüncemize göre, propaganda sırasındaki doğru taktik, kişinin şurada burada hasmından birkaç adam ve üye koparması değil, henüz harekete katılmamış olan geniş yığın üzerinde çalışmasıdır. Kişinin hamlıktan çekip çıkardığı tek bir bireyin ham gücü, partinin içine o hatalı eğilimlerinin mikrobunu hep kendileriyle birlikte getiren on lasalcı dönekten daha değerlidir. Ve eğer yığınlar ancak yerel önderleri olmaksızın kazanılabiliyorsa, o da olur. Ama kişi, her zaman, daha önceki görüşleriyle olmasa bile, daha önceki açıklamaları ile kendilerini bağlamış olan bu önderlerin tümünü birden pazarlığa çekmeli ve (sayfa 514) her şeyden önce de bunların ilkelerini bir yana bırakmadıklarını, tersine Sosyal-Demokrat İşçi Partisinin gerçek lasalcılık vaazettiğini göstermelidir. Eisenach’ta[310] olan ve o sıra belki de kaçınılmaz olan talihsizlik de buydu, ama bu unsurların partiye zarar verdiklerinden hiç kuşku yoktur ve ben o katılma olmasaydı partinin bugün en azından gene o kadar güçlü olmayacağından emin değilim. Her ne ise, eğer bu unsurlar takviye alsaydılar, bunu bir talihsizlik olarak görürdüm.
“Birlik” çığlıkları insanı yanıltmamalı. Bu sözcüğü dillerinden düşürmeyenler, tıpkı bugün İsviçre’de bütün bölünmeleri yaratmış olan Jura bakunincilerin birlik için olduğu kadar başka hiç bir şey için bu kadar gürültü koparmamaları gibi, çoğu kez ayrılık tohumlarını en çok ekenlerdir. Bu birlik fanatikleri, ya her şeyi belirsiz bir bulamaç haline getirmeye çalışan kaz kafalılardır – ki bunun gerçekleşmesine bir kez izin verildi mi, ayrılıkları çok daha katı zıtlıklar halinde tekrar ortaya atarlar, çünkü o zaman hepsi aynı kefeye gireceklerdir (Almanya’da işçilerle küçük-burjuvazinin uzlaşmasını vaazedenler bunun güzel bir örneğidirler) ya da bunlar bilmeden (örneğin Mülberger gibi) ya da bilerek hareketi çarpıtmak isteyenlerdir. İşte bundan ötürü en büyük sekterler ve en büyük kavgacılar ve sahtekarlar, belirli anlarda, birlik için en fazla bağırıp çağıranlardır. Yaşamımız boyunca kimse bize birlik çığırtkanları kadar yük olmamış ve oyun oynamamıştır.
Her parti önderliği doğal olarak başarılı olmak ister, ve bu çok iyi bir şeydir. Ama öyle durumlar vardır ki, kişi o anlık başarıyı daha önemli şeyler için feda edebilme yürekliliğine sahip olmalıdır. Özellikle nihai başarısı kadar kesin olan ve bizim yaşamımız sırasında ve gözlerimizin önünde bunca büyük bir gelişme göstermiş olan bizimki gibi bir parti için, anlık başarı hiç de her zaman ve mutlaka gerekli değildir. Örneğin Enternasyonali al. Komünden sonra muazzam bir başarı elde etti. Hep bir ağızdan kıyameti koparan burjuvazi ona mutlak kudret atfetti. Üyelerin büyük bir yığını, durumun sonsuza dek böyle gideceğini sandı. Biz bu balonun patlamak zorunda olduğunu biliyorduk. Her türden ayaktakımı ona elattı. İçindeki sekterler küstahlaştılar ve en (sayfa 515) aşağılık ve en aptalca şeyleri yapmalarına izin verileceği umuduyla Enternasyonali istismar ettiler. Buna izin vermedik. Balonun bir gün patlayacağını bildiğimizden, bizim için sorun, yıkımı geciktirmek değil, Enternasyonalin bundan bozulmadan ve çarpıtılmadan çıkmasını sağlamaktı. Balon Lahey’de patladı ve Kongre üyelerinin çoğunluğunun ülkelerine hayal kırıklığı ile döndüklerini biliyorsun. Bununla birlikte, evrensel kardeşlik ve uzlaşma idealini Enternasyonal içinde bulacaklarını sanmış olan bütün bu hayal kırıklığı içindeki insanlar, kendi ülkelerinde Lahey’de çıkmış olanlardan çok daha sert kavgalara girdiler. Sekter kavgacılar şimdi uzlaşma vaazediyorlar ve bizi geçimsiz ve diktatör olmakla suçluyorlar. Ama eğer Lahey’de uzlaşmacı bir tavır takınmış olsaydık, bölünmenin ortaya çıkmasını engellemiş olsaydık – bu nasıl bir sonuç verirdi? Sekterler, özellikle bakuninciler, Enternasyonal adına daha da büyük aptallıklar ve rezillikler yapmak için bir yıl daha elde etmiş olacaklar; en gelişkin ülkelerin işçileri tiksinti içinde yüzçevirecekler; balon patlamayacak ama ufak iğne delikleri yüzünden yavaş yavaş sönecek ve bunalımı nasıl olsa ortaya çıkaracak olan bir sonraki Kongre, ilkeler Lahey’de zaten feda edilmiş olduklarından, en bayağısından kişisel çelişmelere indirgenecekti. O zaman gerçekten paramparça olacaktı -“birlik” yüzünden paramparça olacaktı! Bunun yerine artık çürümüş unsurlardan kurtulmuş olma onurunu taşıyoruz-. Son ve belirleyici oturumda hazır bulunan Komün üyeleri, hiç bir Komün toplantısının, kendileri üzerinde Avrupa proletaryasına ihanet edenleri yargılayan bu mahkeme oturumu kadar korkunç bir etki bırakmadığını söylüyorlar. On ay boyunca bütün enerjilerini yalan, iftira ve entrikaya harcamalarına izin verdik – ve şimdi neredeler? Bunlar, sözümona Enternasyonalin büyük çoğunluğunun temsilcileri, gelecek Kongreye gelemeyeceklerini kendileri açıklıyorlar. (Ayrıntılar bu mektupla birlikte Volksstaat’a gönderilen makalede.)[27] Ve eğer bunu tekrar yapmak zorunda kalsaydık, bir bütün olarak alındığında, bundan farklı davranmazdık – taktik hatalar elbet her zaman yapılır. (sayfa 516)
Her ne ise, lasalcılar arasındaki etkin unsurların zaman içersinde kendiliklerinden size geleceklerini sanırım ve bu yüzden, birlik güruhunun yapmak istediği gibi, meyveyi olgunlaşmadan koparmak akıllıca olmayacaktır.
Dahası, Hegel, bundan çok önceleri şöyle demişti: Bir parti bölünmekle ve bu bölünmeyi göğüsleyebilmekle muzaffer olduğunu tanıtlar.[311] Proletaryanın hareketi zorunlu olarak değişik gelişme aşamalarından geçer; her aşamada bazı insanlar tükenirler ve daha sonraki ilerlemede yer almazlar; tek başına bu bile, Roma İmparatorluğundaki hıristiyan tarikatlarının en kötü baskılar altında yaptıkları gibi, birbirleriyle ölüm-kalım kavgaları sürdüren çeşitli parti gruplarında, “proleter dayanışma”nın her yerde niçin fiilen gerçekleştirildiğini açıklar.
Şunu da unutmamalısın ki, eğer örneğin Neuer Social-Demokrat’ın aboneleri Volksstaat’ınkinden daha çoksa, bu her tekkenin zorunlu olarak fanatik olmasından ve bu fanatiklik sayesinde, özellikle yeni olduğu yörelerde (örneğin Schleswig-Hoistein’daki Alman İşçileri Genel Birliği gibi), hiç bir sekter sapıklık olmaksızın gerçek hareketi temsil eden partiden çok daha büyük, anlık başarılar elde edebilmesindendir. Bu yüzden de bu fanatiklik fazla sürmez.
Posta kapanacağından, ben de mektubuma son vermeliyim. Yalnız hemen şunu ekleyeyim: Fransızca. çeviri tamamlanana kadar (yaklaşık temmuz sonu) -ki kendisini çok yorduğundan bundan sonra kesinlikle dinlenmesi gerekir- Marx, Lassalle’la uğraşamaz. …[312] (sayfa 517)

İlk kez kısaltılmış olarak F. Engels, Politisches Vermächtnis. Aus unveröffentlichten Briefen,Berlin 1920’de, ve Rusça tam metin olarak da
Bolşevik, n° 10, 1932’de yayımlanmıştır

****

ENGELS’TEN HOBOKEN’DEKİ F. A. SORGE’YE
Londra, 12-[17] Eylül 1874

Senin gidişin ile[313] eski Enternasyonal varolmaktan büsbütün çıktı. Ve bu da iyi bir şey. O, tüm Avrupa’da egemen olan baskının, daha yeni yeni uyanan işçi hareketine birlik ve her türlü iç polemikten çekinme buyurduğu İkinci İmparatorluk dönemine ilişkindi. Proletaryanın ortak kozmopolit çıkarlarının birinci plana gelebildikleri zamandı bu; Almanya, İspanya, İtalya, Danimarka, harekete ya daha yeni girmiş, ya da o sırada girmekte bulunuyorlardı. 1864’te, hareketin teorik niteliği, gerçeklikte tüm Avrupa’da, yani yığınlar içinde demek istiyorum, henüz çok belirsiz idi. Alman komünizmi henüz işçi partisi biçimi altında yoktu, prudonculuk kendi özel saplantılarına gösteriş yaptırabilmek için çok güçsüzdü. Bakunin’in yeni aşırılığı henüz kendi kafasında var olmamıştı; hatta İngiliz trade-unionlar başkanları bile, harekete tüzük gerekçelerinde formüle edilmiş bulunan program temeli üzerinde girebileceklerini sanıyorlardı.
İlk büyük başarı, tüm bölüntülerin bu doğal birliğini bozacaktı. Başarı, her ne kadar Enternasyonal onu oluşturmak için parmağını bile kımıldatmadıysa da, söz götürmez bir biçimde onun çocuğu olan, ve Enternasyonalin de, bu ölçüde itiraza yer kalmayacak bir biçimde, ondan sorumlu tutulduğu, Komün oldu. Enternasyonal, Komünden ötürü, Avrupa’da manevi bir güç durumuna gelince, uyuşmazlık hemen başladı. Her eğilim, başarıyı kendi çıkarına sömürmek istiyordu. Sonunda, kaçınılmaz olan dağılma, geldi çattı. Yalnızca eski kapsamlı program doğrultusunda çalışmayı sürdürmeye gerçekten hazır olanların -Alman komünistlerinin- artan güçlerine karşı duyulan kıskançlık, Belçikalı prudoncuları serüvenci bakunincilerin kucağına attı. Lahey Kongresi her iki taraf için de fiilen bir son oldu. Enternasyonal adına hâlâ bir şeylerin yapılabileceği tek ülke Amerika idi, ve mutlu bir içgüdü ile yürütme oraya aktarılmıştı. Ama saygınlığı şimdi orada da tükenmiştir ve onu tekrar hayata getirmek için girişilecek her çaba delilik ve enerji kaybı olacaktır. Enternasyonal, on yıl boyunca (sayfa 518) Avrupa tarihinin bir yönüne eğilmiştir -geleceği temsil eden yönü üzerinde- ve bu çalışmasından dolayı gurur duyabilir. Ama bu, eski biçimiyle yararlılığını tüketmiştir. Eskisine benzer bir yeni Enternasyonal yaratılması için, bütün ülkelerin proleterlerinin ittifakı, 1849-64 arasında olduğu gibi işçi hareketi üzerinde genel bir baskı gerekecektir. Proleter dünyası böyle bir şey için artık çok büyük, çok geniştir. Bundan sonraki Enternasyonalin -Marx’ın yazılarının etkilerini birkaç yıl göstermelerinden sonra- doğrudan doğruya komünist olacağına ve bizim ilkelerimizi ilan edeceğine inanıyorum. (sayfa 519)

İlk kez kısaltılmış olarak Briefe und Auszüge aus Briefen von Joh. Phil. Becker, Jos. Pietzgen, Friedriclı Engels, Karl Marx u. A. an F. A. Sorge und Andere, Stuttgart 1906’da. ve Rusça tam metin olarak da K. Marx ve F. Engels, Yapıtlar, birinci baskı. c. XXVI, 1935’te yayımlanmıştır

Dipnotlar

[1] Sonuçların sıralanması. -ç.
[2] Marx ve Engels, Alman İdeolojisi. -Ed.
[3] Bkz: bu cildiln 604-606. sayfaları. -Ed.
[4] Marx, Engels’in New American Cyclopedia, Vol. II, 1858’de yayınlanan “Army” (“Ordu”) konusundaki incelemesine değiniyor. -Ed.
[5] Askerlikte oğul tarafından kazanılan mülk. -ç.
[6] Karl Marx, “Stuttgart’taki Beobachter Gazetesi Editörüne Mektup”. -Ed.
[7] Kaldı ki. -ç.
[8] Kötü şeyleri görmezlikten geldik. -ç.
[9] Birleşme. -ç.
[10] Polisin izniyle. -ç.
[11] Genel oy hakkı sorunu. -ç.
[12] Tek tek üye olma. -ç.
[13] Aynı şey Belçikalılar için de geçerli. -ç.
[14] Dernekler. -ç.
[15] Bir İngiliz üyelik kartı. -ç.
[16] Parlak gençlik. -ç.
[17] Benim büyük payım olan, (Virgil, Aencid, Kitap II). -Ed.
[18] Bu kadarı yeter de artar bile. -ç.
[19] hareketinin. -ç.
[20] Siyasal iktidar -ç.
[21] İşçi sınıfının. -ç.
[22] Ön örgütlenmesini. -ç.
[23] Dışarıdan baskı. -ç.
[24] Ön. -ç.
[25] Londra’da. -Ed.
[26] Engels, Enternasyonalin 187i’de Londra’da yapılan Konferansına değiniyor. -Ed.
[27] F. Engels, “Aus der Internationalen” (bkz: Karl Marx/Friedrich Engels, Werke, Bd. 18, s. 472-75, Dietz Verlag, Berlin, 1962). -Ed.

[336] I. Cilt’te yer alan mektuplar, K. Marx and F. Engels, Selected Works (Progress Publishers, Moscow 1965, s. 517-530) adlı yapıttan Türkçeye çevrilmiştir.
[337] Marks, burada, yazmayı tasarladığı Politikanın ve İktisadın Eleştirisi adlı yapıta değiniyor.
[338] Burada, merkezi 1850’lerde Great Windmill Street’te bulunan Londra Alman İşçileri Eğitim Derneği’ne değiniliyor. Bu dernek Şubat 1840’ta Karl Schapper, Josef Moll ve Adalet Birliğinin öteki üyeleri tarafından kurulmuştur. 1849 ve 1850’de, Marks ve Engels bu derneğin çalışmalarına etkin bir biçimde katıldılar. Üyelerinin bir çoğunun sekter-merkezci Willich-Schapper hizbinden yana çıkmaları yüzünden, Marks ve Engels, 17 Eylül 1850’de birkaç yandaşlarıyla birlikte, Dernekten ayrıldılar. 1864’de Enternasyonalin kurulmasıyla Derngek, Londra’da, Enternasyonalin Alman kesimi oldu. Londra Eğitim Derneği, hükümet tarafından kapatıldığı 1918 yılına kadar varlığını sürdürdü. -638.
[339] Mainz (Mayence)’ın devrimci Fransız ordusu tarafından ele geçirilmesinden sonra Alman cumhuruyetçi demokratlar, Ekim 1792’de, Eşitlik ve Kardeşlik Dostları Kulübünü kurdular. Mainz kulüpçüleri, feodal sistemin kaldırılmasını, bir cumhuriyetin kurulmasını ve Ren’in sol yakasının devrimci Fransa’ya ilhakını savunuyorlardı. Bunların görüşlerini ne kent halkı ve ne de köylüler destekliyordu. Haziran 1793’te, Prusyalılar Mainz’ı aldıklarında, kulüpçüler eylemlerine son verdiler. -638.
[340] Condottieri   14. ve 15. yüzyıllarda, İtalya’daki paralı asker birliklerinin önderleri. -638.

[284] Nordstern, – 1860-66’da Hamburg’da yayınlanan haftalık bir Alman gazetesi; 1863’te lasalcı bir çizgi izlemiştir. – 494.
[285] Ulusal Birlik, 15-16 Eylül 1859’da, Alman devletlerinin burjuva liberallerinin Frankfurt-on-Main’de topladıkları bir kongrede kurulmuştur. Bu birliğin kurucuları, Avusturya dışında kalan bütün A1manya’yı Prusya’nın egemenliği altında birleştirmeyi amaçlıyorlardı. 11 Kasım 1867’de, Kuzey-Alman Konfederasyonunun kurulmasından sonra Birlik kendisini dağıttığını ilan etti. -495.
[286] 1858’de Prusya Prensi Regent, Manteuffe1 hükümetini dağıttı ve ılımlı liberalleri iktidara getirdi. Burjuva basında buna “yeni çağ” diye gösterişli bir ad takıldı; ama aslında Wilhelm’in politikası tamamıyla Prusya monarşisinin ve Junkerlerinin durumunu güçlendirmeye yönelikti. “Yeni çağ”, gerçekte, 1862’de iktidara gelen Bismarck’ın diktatörlüğüne giden yolu açmıştır. -495.
[287] Marquis Posa ve Philip II, Schiller’in Don Karlos adlı piyesinde yeralan karakterlerdir. “Uckermark’lı Philip II” ile Wilhelm I kastediliyor. -495.
[288] Kreuz-Zeitung. – Günlük bir Alman gazetesi olan Neue Preu Bische Zeitung’a başlığında yeralan ve Landwehr’in sembolü olan haç işareti yüzünden verilen ad. Bu gazete karşı-devrimci saray kliğinin ve Prusya Junkerlerinin organı olarak, Haziran 1848’de, Berlin’de çıkmaya başlamıştır. -496.
[289] Genel Alman İşçi Derneği. – Lassalle’ın etkin bir biçimde katılmasıyla 1863’te kurulan Alman işçilerinin siyasal örgütü. Bu dernek, lasalcıların ve ayzenahçıların (Liebknecht ile Bebel’in başında bulundukları partilerin) 1875’te Almanya Sosyalist İşçi Partisi olarak birleşmelerine kadar varolmuştur. -496, 514.
[290] İlericiler. – Haziran 1861’de kurulmuş olan Prusya burjuva partisinin üyelerine verilen ad. Bunlar Almanya’nın Prusya egemenliği altında birleştirilmesini, tüm-Alman Parlamentosunun toplanmasını ve Millet Meclisine karşı sonunda liberal bir hükümetin kurulmasını istiyorlardı. -496.
[291] Bu sorun, üretici yasalarının örgütlenmeyi ve grev yapmayı yasaklayan maddelerinin kaldırılmasını isteyen işçi gösterilerinin ardından, Ocak 1865’te, Prusya Landtag’ında ele alınmıştı. İlericiler, fabrika sahiplerinin işçileri dize getirmek amacıyla üretimi durdurmalarını yasaklayan 181. maddenin kaldırılmasını istiyorlardı. Aynı zamanda, kamuoyunun desteğini sağlamak için, işçilerin grev kışkırtıcılığı yapmalarını yasaklayan 182. maddenin de kaldırılmasını istiyorlardı. 14 Şubat 1865’te Landtag, işçilerin istemlerini dikkate almayarak yalnızca 181. ve 182. maddeleri kaldırmakla yetindi. -496.
[292] Bu, Marx’ın o sıra yürürlükte olan üretici yasalarına taktığı alaycı addır. Hizmetçiler için geçerli olan bu yasalar, 18. yüzyılda Prusya eyaletlerinde yürürlükte olan ve serf köylüler üzerinde Junkerlere kesin egemenlik tanıyan feodal yasalardı. -496.
[293] 1861 ilkyazında, Marx, tekrar Prusya yurttaşlığına kabul edilmesi için bir girişimde bulunmuş, ama Prusya yetkilileri kendisinin “kendi rızasıyla” Prusya yurttaşlığından ayrılmış olduğu gerekçesiyle bunu reddetmişlerdi. -497.
[294] Literarisches Centralblatt für Deutschland. – 1850-1944 yıllarında Leipzig’de yayınlanan haftalık bir Alman dergisi. -503.
[295] Haxthausen, Über den Ursprung und die Grundlagen der Verfassung in den ehmals slavischen Landern Deutschlands imallgemeinen und des Herzogthums Pomern im hesondern, Berlin 1842. -503.
[296] 13 Haziran 1849’da bir küçük-burjuva partisi olan Montagne, İtalya’daki devrimin bastırılması için Fransız birliklerinin oraya gönderilmesini protesto amacıyla barışçıl bir gösteri düzenledi. Bu gösteri askeri birlikler tarafından dağıtıldı, Montagne önderlerinden birçoğu sürgüne gönderildi ya da Fransa’yı terketmek zorunda bırakıldı. -503.
[297] Karşılıkçılar. – 1860’larda prudoncular kendilerine bu adı veriyorlardı, çünkü çalışan halkı, karşılıklı yardım kooperatifleri, dernekleri vb. kurarak kurtarmayı öngören reformist küçük-burjuva planlar yapıyorlardı. -505.
[298] Alliance de la Democratie Socialiste. – Mihail Bakunin’in Ekim 1868’de Cenevre’de kurduğu uluslararası bir örgüt. Örgütün geçici komitesinde Bakunin’den başka Brasset, Duval, Guetat, Perron, Sagorski ve Johann Philipp Becker de yer alıyorlardı. -505.
[299] Burada 1871 ‘deki Londra Konferansının şu kararlarına atıf yapılıyor: “Ulusal Konseylerin Kurulması, vb.” (Karar II, madde 1, 2, 3), “İşçi Sınıfının Siyasal Eylemi” (Karar IX), “Sosyal-Demokrasinin İttifakı” (Karar XVI), ve “İsviçrenin Fransızca Konuşan Kesimindeki Bölünme” (Karar XVII). -506.
[300] 300 4 Eylül 1870’te, Fransız ordusunun Sedan’da yenildiği haberi duyulunca, Paris halkı İkinci İmparatorluğun düşmesine ve cumhuriyetin ilanına yolaçan devrimci gösterilere girişmişti. Ama yeni kurulan Geçici Hükümette ılımlı cumhuriyetçilerle birlikte monarşistler de yer alıyordu. Paris askeri valisi Trochu’nun ve onun asıl yaratıcısı Thiers’nin başında bulundukları bu hükümet, ulusa ihanet etmiş ve dış düşmanla uzlaşmış, ve böylelikle de Fransız burjuvazisinin ve toprakbeylerinin teslimiyetçiliğini ve yığınlar karşısındaki korkaklıklarını ortaya koymuştur. -506.
[301] Basel Kongresinin (bkz: 100. not) Genel Konseyin yetkilerini genişleten örgütsel sorunlara ilişkin kararlarından sözediliyor. – 509.
[302] Gazzettino Rosa. – Günlük İtalyanca gazete. Sol-kanat mazzinicilerin organı; 1867-1873 arasında Milano’da çıkmıştır; 1871’de Paris Komününü desteklemiş ve Enternasyonalin belgelerini yayınlamıştır; 1870’ten itibaren bakunincilerin etkisinde kalmıştır. -509.
[303] La Liberte. – 1865’ten 1873’e kadar Brüksel’de yayınlanan demokrat bir Belçika gazetesi; 1867’den itibaren Enternasyonalin Belçika’daki yayın organlarından biri. -510.
[304] Section Française de 1871. – Fransız mülteciler tarafından Eylül 1871’de Londra’da kuruldu. Önderleri İsviçre’deki bakunincilerle yakın ilişkiler kurmuşlar ve Enternasyonalin örgütsel ilkelerine saldırmakta onlarla güçbirliği yapmışlardır. Tüzüğündeki bazı maddeler Enternasyonalin genel tüzüğüne uymadığı için bu kesim Enternasyonale kabul edilmemiştir. Bunun sonucu olarak da birkaç gruba bölünmüştür. -510.
[305] Bakuninci Jura Federasyorıunun 12 Kasım 1871’de Sonvillier’de toplanan kongresinde kabul edilen “Uluslararası İşçi Birliğinin Tüm Federasyonlarına Tamim”. Bu tamim Londra Konferansının kararlarını ve Genel Konseyi tanımıyor ve Enternasyonalin Genel Tüzüğünü değiştirmek ve Genel Konseyi suçlamak üzere bütün federasyonların derhal bir kongrenin toplanmasın1 istemelerini öneriyordu. -511.
[306] Ficcanaso. – Günlük bir İtalyan hiciv gazetesi, 1868’den 1872’ye kadar Turin’de yayınlanmıştır, sol-kanat mazzinicilerin organı. – 511.
[307] “Sonvillier Kongresine Katılan Onaltıların Tamimine Latin Federasyonunun Yanıtı”. -512.
[308] Sosyal-Demokratların Sakson Kongresi. -6-7 Ocak 1872’de Chemnitz’de toplandı. Kongre, öteki şeyler yanında (genel oy hakkı, sendikaların kurulması), Sonvillier Tamimini (bkz: 305 not) ve Enternasyonal içindeki anti-anarşist mücadeleyi de görüştü. Kongre oybirliği ile Genel Konseyi destekledi ve Londra Konferansı karar1arını onayladı. -512.
[309] Enternasyonalin Belçika Federasyonunun 24-25 Aralık 1871’de Brüksel’de toplanan Kongresi, Sonvillier Tamimini tartışırken, İsviçre anarşistlerinin derhal bir genel kongrenin toplanması yolundaki istemlerini desteklemeyip Belçika Federal Konseyine Lahey Kongresinde görüşülmek üzere Enternasyonalin yeni Tüzük taslağını hazırlama talimatını verdi. -512.
[310] 7-9 Ağustos 1869’da Eisenach’ta yapılan Alman, Avusturya ve İsviçre sosyal-demokratlarının tüm-Alman Kongresinde, programı genel anlamında Enternasyonalin ortaya koyduğu istemler doğrultusunda olan Alman Sosyal-Demokrat işçi Partisi kurulmuştu. -515.
[311] G. W. F. Hegel, Phänomenologie des Geistes, “Die Wahrheit der Aufhlarung”. -517.
[312] 1872-73’te Liebknecht ve Hepner, Marx’tan Der Volksstaat’ta yayımlanmak üzere Lassalle’ın görüşlerini eleştiren bir broşür ya da makale yazmasını ısrarla istemişlerdir. -517.
[313] Ağustos 1874’te, La Haye Kongresinin bir kararı üzerine, Sorge, 1872’de New York’a taşınmış bulunan Enternasyonal Genel Konseyinden ayrıldı. İstifası, Eylül 1874’te resmen açıklandı. -518.

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments