Münfail bir semâ-yi giryânın,
Zerdi-î iğbirârı altında
Münkesif bir hazân-ı nâlânın
Girdbâd-ı gam-nisârında
Soluvermiş, perîde reng-i bahâr,
Mestî-î inkisâr içinde nihân;
Bir çiçek gördüğüm zamân güzelim!
Ufk-ı uryân ömr-i târımda,
Bir sehâb-ı siyâh içinde ıyân,
Sarı bir çehre ararım… Âh, o dem görürüm,
Sarı bir çehre, bir hayâl-i besim.
Dest-i bî-tâb ü râ’şedâriyle
Rûh-ı gam-bârıma eder takdîm:
Sarı, pejmürde bir soluk zühre!..
Oh, ey yâr-i bî-vefâ bilmem,
Bu soluk renkli, münkesir, ebkem
Bu hayâli tanır mısın acaba?!.
Dest-i bî-rahm-ı levh ü lu’bunla,
Kırdığın, sonra attığın, ey mâh!
O, benim aşkımın hâlidir, âh!..
Ahmet HAŞİM