Yolunu şaşırmış hemen dönecek sandım ben de
İki candarmadan biri
– Deniz martıya dar gelmiş
Dolanıyor buralarda
Der demez
Ayağım suya değdi
Baktım gün açıklığında beyaz bir selam gibi
Boz tepenin karakolun yapraksız kavakların
Bir tozlu sıkıntının çevresinden
Geniş bir çemberi daraltarak
Kanatlarında gergin güvenle
Alçaldı döne döne
Süzüldü sonra
Geldiği yerlere doğru
Bir başkasıydım konuştum kendimle
Dedim
– Sevdiklerin seni
Bağlandıkların
Her yerde hep korudu
Anımsa yazdın bile
Çok oldu
– “Öyle seveceksin ki”
Bir başkasıydım seslendim kendimden ötekine
Büyük uzaklığımdan
Kendi sesimi duydum
– Özgürlüğün kanadı ak
Unutmamak
Anımsamak için yeniden
Kendi el yazımla üç ayrı yere
Siyah bir mürekkeple
Üç kez yazdım
Üç kez okudum silinmeden önce
Bir ben biliyordum uzak kayalardan
Martının niçin kalkıp geldiğini
İlk günü
“Öyle seveceksin ki
Koskocaman dünyada
Tek başına kalınca
Sevdiklerin seni yalnız bırakmasın
Gün ışığı parmaklığı söküp atsın
Taş duvarlar
Ha var
Ha yok”
Arif DAMAR