Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Çarşamba, Ekim 16, 2024
No menu items!
Ana SayfaTiyatroTiyatro ÜzerineSırtımdaki Bıçak Yarası | Yaşayan Mumya - Antonin Artaud

Sırtımdaki Bıçak Yarası | Yaşayan Mumya – Antonin Artaud

Şu sırada dünyayı ele geçirmek isteyenler  var-güçleriyle çalışıyorlar. Belirli mezheplerce sürdürülen bu akıl almaz savaşa ben, yakından tanık oldum; hemen hemen otuz yıldır da bu savaşın uzaktan ta­nığıyım; yani 1915 yılının, bir ilkyaz gününden bu yana.

O gün, beni, iki mürit, Protestan kilisesinin önünde sırtımdan bıçaklamışlardı. On dokuz yaşın­daydım. Madeleine Bulvarı’nın sonunda, eczanenin önünden geçiyordum ki ‘kötülükleri yüzlerine vur­muş iki adamın çevremde gezindiklerini gördüm; gö­rür görmez de bu adamların beni vuracakları, içime doğdu. İkisini de tanımıyordum. İçlerinden biri bana gülümsedi, sanki şunu demek istiyordu: «Hayır,bizden korkmana gerek yok. Aradığımız sen değil­sin.» Sonra yüzündeki anlam değişti; bana gülüm­seyen o yüz, bir hayvan maskesine dönüştü. Afalla­dım.

Bu yüzün, o adamın olduğuna inanamıyordum Ama yüzünün buruşmakta, bozulmakta olduğunu da görüyordum. Sanki birdenbire şöyle mırıldanmaya başlamıştı: «Kimim ben, ne istiyorum? Bu adam be­nim düşmanım değil; onu tanımıyorum, vurmayaca­ğım. Böylece çekip gitti. Ben de yoluma devam edecektim ki arkamda havanın, yırtılıyormuşcasına sarsıldığını duyumsadım.

Aklıma gelen, şu oldu : «Bir pezevengin ruhudur, bu yırtılan.» Ama daha arkama dönmeden, bir bıçağın sırtımı yırttığını duy­dum; yüreğimin gerisine, omurgamın iki santim ya­kınına saplanmıştı. Arkamda bir bedenin yere düş­tüğünü duymama kalmadan, ben kendim yere devriliverdim, bir yandan da düşünüyordum son saatimin daha gelmediğini, kanımın akacağını, sonra duracağını. Bu düşünceyle yerden kalktım; korkunç acım, hafifliyordu. Yere serilmiş olan pezevenk, bana şöy­le dedi: «Ben yapmadım. Dünyada hiçbir şey değmez seni vurmama. Seni tanıyorum, sen beni unuttuysan da; kim olduğunu biliyorum. Seni vurmamı istediler ama ben bundan kaçındım; gerçi bedenim, tümüyle kaçınamadı bundan, seni vurdu azıcık, çün­kü birden denetimimi yitirmiştim; ama ruhum de­ğildir seni vuran. Onu bedenimden kurtarmak için yere düştüm ben.»

Adama dedim ki : Beni vurmak isteyenin kim olduğunu biliyorum; bir melek o, sen değilsin. Bu çok eski bir öyküdür, tarihin derinlik­lerinden bu yana sürer gelir. Anlattıkça kendimi buluyordum bu unutulmuş cinayet öyküsünde; İsa’ nın bir şamar oğlanı haline getirildiği, Şeytanın da Tanrı’nın kutsayıcısı olduğu bu öyküde. Dedim ki: Bu öykü, bizi uzaklara götürüyor, daha bitmiş değil; beni Rodez sığınağına sürükleyen, bu serüven­dir.

Burada, dünyanın bu en katolik katedralinin karan­lığında kendimi, gözlerden gönüllerden ırak hissediyorum; gece gündüz, dinmeyen büyülü dalgalarını üzerime gönderen o dünyadan uzakta. Otuz yaşım­dan beri, sırtımda bu bıçak yarasını taşıyorum; ya­rayı tazeleyip duran bu bıçak, sulara gömüyor adamı ki bedenîyle taşımakta yarasını, ruhuyla de­ğil.

Sırtımdaki Bıçak Yarası | Yaşayan Mumya – Antonin Artaud

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments