Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Cumartesi, Kasım 23, 2024
No menu items!

AYNI YÜREK LEKESİ

Babam gelirdi ve akşam olurdu.
Bahçedeki akasya ağacı günboyu biriktirdiği kuşları
birer hayal topu olarak uzatırdı yatağımıza.

Siyah-beyaz bir fotoğraf gibi gelirdi babam.
Kamyonlar hep geceleri, hep uzaklara giderdi.
Ben o zamanlar bütün babaları susar sanırdım.
Yalnızca gaz lambasıyla konuşan bir diş gıcırtısıydı babam.
Kapılar titreyerek açılır, titreyerek kapanırdı.
Tanrıyı ve uzun konuşanları sevmezdi hiç.

Babamdan yapılmış bir korkuydu dünya.
Ben o zamanlar yalnızlığı gece sanırdım.
Ne kadar susarsa o kadar terlerdi.
Boncuk bocuk döktüğü ter, hep uzağından geçen kadınların
içinde göveren gözleri miydi?

Babam en çok kışa yakışırdı.
Bütün oyunlarımız başkalarının evlerine bir güzellemeydi.
Annem babamın günahları için bir namaz yumağı hâlâ.

Ey penceresi dışarıya açık, içeriye kapalı evler…
Babam neden yalnızca içince güzeldi.
Şimdi beş ayrı evde aynı yürek lekesi
süt kokularına yayılıp duruyor.

Babam on altı yıldır ölüme saçmalığını anlatıyor…
 
Şükrü ERBAŞ

RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments