akşam ki hışırtısıdır yalnızlığımın
kara dallarıyla iner acının ağaçlarından
kanadığım yere yatağını seren derecik
topla içimdeki şırıltıyı, akışını al git
bekleyiş kalsın orada, kara otların arasında
kemiklerimi bırak kayaların arasına, havlasın
sabah denizi erken gelir almaya düşlerimi
yol da gitsin ormanına kıvrıla kıvrıla, koyver
yürek biçimini aldı susuşum da
keder bile hışırdamıyor nedense eşikte
acının ötesine geçtim, acı da kayboldu, ova da
tutkunun ıslak otları arasında dolaşıyor avare ruhum
yalnızlığımdan yonttuğum heykeliyle tanrıçamın
günlerce satranç oynadım bulanık suyun kıyısında
gündüzün yoğurduğum hamura kattığım tuz
karardı dudaklarımda, dünya seyridi, deprem sandım
ışığı yitiren yaprakları boğazladı ormanda rüzgar
tenim yarılıyor, ruhum sökülüyor, tutku dağladı bedenimi
eşyalarla konuşurken unutuyorum boşlukta hışırtımı
kahvenin köpüğüdür rüzgarın götürdüklerinin tanığı
kül de yitirdi rengini baktığım yerler erirken akşamüstü
onun gözlerinden akan her damla yaş kanımken
onun tülümayaları andıran endamı, kutsal üçgeni tapınağımken
kanatları kanatlarıma değerken hâlâ mahrem uçuşlarda
ey zaman, yaktım bedenimi, ruhumun kandilinde
affet !
Fettah KÖLELİ / bireylikler, sayı:30