Ne arıyorum çarşıda
tezgâhlardan düştü ellerim
ne alıp ne satmaya
uzun sokaklar düşlemek benim işim
yaza bakan, kireç boyalı
koştursun güneşin limondan atları
alkışlanarak
çırakların çürük lastik kokan nefesleriyle
kimin aslıyım ben
ne yüz oldum ne ayna
azdı gençliğim
aya doğru tutulan çarşaflar arasında
anladım hep aynı kadındır sokaklar
yokuşlar gevşemeyen orospular
ne pamuk ne de zambakla
tarih olsun diye geldim buralara
son kez Ferat’ta yıkadım saçlarımı
billûr çıkardım eskiden
daha sığ bir deniz için
koridorlara girdim sonra
büstlerin ezdiği zamanı kullandım
boşuna,
telâşlanmaz artık şehirli
yaka yırtıp ünlesem
göstersem
varoşlara sürtünerek geçen kafileleri
kafileler kafileler
barbar Atilla’nın taylarıyla çekilen
şehirler kuruldukça
uğraklar yitiren kafileler
geçerler yine de
varoşlara sürtünerek geçerler
‘yeryüzü hep delikanlı’ diye haykıran
yiğitlerle dolu kafileler
ADNAN ÖZER