Kültür Sanat Edebiyat Felsefe
Cuma, Kasım 22, 2024
No menu items!

DOSTLUK

Bir inek tanıdım. Her daim hüzünlüydü.Yüzünün güldüğünü görmedim hiç. Kendi umarsız dalgınlığından yine kendi sesiyle çıkardı. Hep, aynı konudan konuşur, aynı özlemini dile getirmekten bıkmazdı. Çok acı çekmişti, çok haksızlığa uğramış, gelen sağmış giden sağmıştı. O ise, bir deri bir kemik, elinden geldiğince paylaşımcı olmuştu.

“Bir kez bile sızlanmadım” dedi. Gözlerini kısarak  sözünün sonunu  şöyle getirmişti  “Artık o bahsedilen inek cennetine gitmek istiyorum”

Onu rahatlatan belki de yalnızca bu umuttu. Hindistan derler bir cennet mekan varmış. Kendi gibi ineklerin özgürlük içinde, kafalarına göre yaşayıp hiç bir kısıtlama olmadan dolaşabildikleri bir yermiş. Yıllardır bu hayalle yaşadı zavallı dostum.

Bir gün ısmarlarsa iki bardak sütünü içip sohbetini dinlemek  için dostumun yanına gitmeye karar verdim. Kapıda yaşlı sahibine rastladım. Selam dahi vermeden “Ölecekti. Kavurmasını yaptık” dedi. Ansızın elindeki küreği bırakıp içeri koştu ve elinde bir tencereyle döndü. Benimde onun üzerinde hakkım olduğunu söyleyip kavurma tenceresini bana uzattı. İyi adammış gerçekten, süt içemesem de kavurmasını yedim dostumun. Mekanı cennet olsun.

Önceki İçerik
Sonraki İçerik
RELATED ARTICLES

Most Popular

Recent Comments